"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/535 E., 2024/1397 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bünyan Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/242 E., 2023/255 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; Kayseri ili, Bünyan ilçesi, ... Mahallesi 375 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davacılar mirasbırakanı ... tarafından satın alınmış olmasına rağmen satış senedine göre satış tarihinde henüz 7 yaşında bulunmasına rağmen mirasbırakanın kardeşi davalı ... ve muris ... adına tescil edildiğini, satış tarihi olan 01.04.1974 tarihinde davalının 7 yaşında olup geliri ve fiil ehliyeti bulunmadığını, mirasbırakan ...’ın diğer mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla taşınmazı birlikte satın almışlar gibi bir izlenim yaratmak amacıyla davalı kardeşi adına muvazaalı olarak tescil ettirdiğini, taşınmaz bedelinin yalnızca mirasbırakan tarafından ödendiğini ve bu bedelin mirasbırakanın banka hesabında sözleşme tarihinde mevcut olduğunu, taşınmaz üzerindeki muhdesatların davacıların emek ve çabası sonucunda meydana geldiğini ileri sürerek davalı adına bulunan tapu kaydının iptali ile mirasbırakan ... adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava muris muvaazasına dayandırılmış ise de mirasbırakan ... tarafından davalıya yapılan herhangi bir devir işleminin bulunmadığını, taşınmazın üçüncü kişiler tarafından mirasbırakan ve davalıya devredildiğini, devir tarihinde bir kısım davacıların hayatta dahi olmadığını, eldeki dava ile taraflar arasında devam eden ortaklığın giderilmesi davasının geciktirilmesinin amaçlandığını, mirasbırakanın ekonomik gücünün kök mirasbırakan Mehmet'in malvarlığı üzerinden edinildiğini, mirasbırakan ...'nın kadastro tespitinden önce ölmesi nedeniyle 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, davaya konu taşınmazın kadastro tespitinin 22.08.1988 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafın ileri sürdüğü hususların kadastro tespit tarihinden öncesine dayandığı, davanın 19.10.2023 tarihinde 3402 sayılı Kanun’un 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kadastro öncesi muvazaa nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, davaya konu taşınmazın kadastro tespitinin 22.03.1988 tarihinde kesinleştiği, davacıların muvazaalı olduğunu iddia ettikleri satış işleminin kadastro tespitinden önceki tarihli olduğu, dava konusu taşınmazın tespit tarihinden önce tapusuz taşınmaz olduğu, eldeki davanın 19.10.2023 tarihinde açıldığı, İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve kanuna aykırılık görülmediği gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddiaları tekrarlamış, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davaların herhangi bir süreye bağlı olmaksızın her zaman açılabileceğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B.Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacılar vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dosyanın incelenmesinden; davaya konu taşınmazın geldisi olan 797 parsel sayılı 16.882 m2 yüz ölçümündeki ev, ahır ve tarla niteliğindeki taşınmazın vergi kaydı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği, intikal ve 1980 tarihinde yapılan satış nedeniyle 18.09.1987 tarihinde davacılar mirasbırakanı ... ve davalı ... adına tespit edildiği, tespitin itirazsız olarak 22.03.1988 tarihinde kesinleştiği, davacıların 19.10.2023 tarihli dava dilekçesinde 19.08.1980 tarihli satış senedinde alıcı olarak görünen ve davacılar mirasbırakanı ...'nın kardeşi olan davalının yaşının küçük olup alım gücünün bulunmadığı, mirasbırakanın mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak taşınmazı davalı adına tescil ettirdiği iddiasına dayandığı anlaşılmaktadır.
3. Davacı taraf dava dilekçesinde, davanın dayanağını oluşturan tüm olayları (vakıaları) bildirmekle yükümlüdür (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 119/1-e). Aynı Kanun'un 25. 26. ve 31. maddelerinin buyurucu nitelikteki hükümlerinde belirtildiği üzere Hâkim, kanunda gösterilen istisnalar dışında, davanın sınırlarını çizen bu olaylarla bağlı olup bunlar dışına çıkamaz ve inceleme yapıp karar veremez. Ancak, davada ileri sürülen olaylar belirsiz (müphem) veya çelişkili ise belirsiz veya çelişkili gördüğü iddia veya sebepler (vakıalar) hakkında açıklama isteyebilir.
4. Hemen belirtmek gerekir ki, hâkim yukarıda değinildiği gibi davacının bildirdiği maddi olaylar ve son istekle bağlı ise de HMK'nın 33. maddesi uyarınca ileri sürülen maddi olaylarda hangi hukuki sebebe göre karar vereceğini tayin ve takdir etmek durumundadır. Başka bir anlatımla, maddi olgu ve olayları (vakıaları) bildirmek yanlara, bildirilen bu olay ve olgulara göre hukuki nitelendirmeyi yapmak, uyuşmazlığı çözüme ulaştıracak kanun hükmünü bulup uygulamak hakime aittir. Öyle ki, hukuki sebep yanlış gösterilmiş veya hiç gösterilmemiş olsa dahi hakim tarafından en uygun hukuki sebebin bulunması ve ona göre karar verilmesi gerekir.
5. Somut olayda; Mahkemece davanın kadastrodan önceki nedene dayandığı ve hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle karar verilmiş ise de davacılar mirasbırakanı ...'ın 02.05.2010 tarihinde kadastro tespitinden sonra öldüğü, 4721 sayılı Kanun'un 599. maddesine göre mirasçıların murisin ölümü ile mirası bir bütün olarak kanun gereğince kazanacakları açıktır.
6. Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde mirasbırakanın kadastro tespitinden önce ölmesi halinde, kadastro tespitinden önce miras hakkı sahibi olan davacılar tarafından kadastro öncesi nedene dayanılmış olacağı, somut olayda mirasbırakanın kadastro tespitinden sonra ölmüş olması ve davacıların bu tarihten sonra mirasçılık sıfatını kazanmaları nedeniyle 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin uygulanamayacağının gözetilmesi, ancak davaya konu taşınmazın kadastro tespitinden önce tapusuz ve taşınır hükmünde olup mirasbırakan tarafından davalıya devredilen tapulu bir taşınmazın bulunmadığı, bu nedenle muris muvazaasına ilişkin Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının bu davada uygulanamayacağı dikkate alınarak davanın bu nedenle reddedilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru değildir.
7. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK'nın 370/2 hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. Davacılar vekilinin temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, gerekçesinin açıklandığı şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.