"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/454 E., 2024/1386 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/274 E., 2022/428 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Muğla ili Seydikemer ilçesi ... Mahallesinde kain 3849 parsel sayılı taşınmaz ve 11 farklı taşınmazın davacının dedesinden babasına onun ölümüyle de davacıya intikal ettiğini buna karşılık söz konusu taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında davalı ve diğer 24 farklı kişi adına tespit ve tescil edildiğini, davalılar adına yapılan tespitin gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini, olmazsa taşınmazların keşfen belirlenecek bedellerinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II.CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının talebinin hak düşürücü süre ve zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 17.04.2018 tarih ve 2017/298 Esas, 2018/161 Karar sayılı kararıyla davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 17.10.2019 tarih ve 2019/581 Esas, 2019/1004 Karar sayılı kararıyla dava konusu taşınmazların ayrı kişiler adına kayıtlı olduğu, davalı tapu malikleri arasında ihtiyari ya da zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, bu kapsamda davanın her bir parsel yönünden tefrik edilerek ayrı davalarda görülmesi gerekirken tüm parselleri kapsayacak şekilde davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
2.Bölge Adliye Mahkemesi kararı sonrasında davalı ...'ın maliki olduğu dava konusu 3849 parsel yönünden tefrik kararı verilmiştir.
3.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazın bulunduğu ... Mahallesinde kadastro çalışmalarının 29.07.1985 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesi kapsamında 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın geldisi olan 20 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili kadastro tespitinin 29.07.1985 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde belirtilen hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, davacının tapu iptali ve tescil talebinin hak düşürücü süre nedeniyle, terditli alacak isteminin ise zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi gerekeceği, İlk Derece Mahkemesince davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilmesinin isabetli olduğu belirtilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1.Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarının ve ziraat bilirkişi raporunda yapılan tespitlerin davacının iddiasını doğruladığını, dosyaya sunulan ve davacının dayandığı Osmanlıca tapu kaydı ile davacının murisi tarafından Fethiye Kaymakamlığına hitaben yazılan dilekçelerin incelenmediğini, davacının dayandığı belge ve tapu kayıtlarının kadastro tespitinden sonra davacının murisine ait evrakların arasında bulunduğunu, davacının bu belgeleri bulana kadar belgelerin varlığından haberdar olmadığını, bu kapsamda sonradan elde edilen bu deliller değerlendirilmeksizin davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, ayrıca ön inceleme duruşmasında hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmedikten sonra tahkikat aşamasında bu nedenle davanın reddine karar verilemeyeceğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Muğla ili Fethiye ilçesi ... Mahallesinde 1980 yılında yapılan tapulama çalışmaları sonucunda 20 parsel sayılı taşınmazın 5.320 m2 yüz ölçümü ve tarla vasfıyla senetsizden davalı ... adına tespit edildiği, askı ilan süresi içerisinde itiraz edilmeyen tutanakların 29.07.1985 tarihinde kesinleştiği, taşınmazın 21.04.2011 tarihinde kamulaştırma kapsamında ifraz edilmesi sonucunda 3849 ve 3850 numaralı parsellerin oluştuğu, 3849 parsel sayılı taşınmazın 5.033 m2 yüz ölçümü ve tarla vasfıyla davalı ... adına, 3850 parsel sayılı taşınmazın ise Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü adına tescil edildiği, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede 2019 yılında 3402 sayılı Kanun'un 22/a maddesi kapsamında yapılan uygulama kadastrosu sonucunda 3849 parsel sayılı taşınmazın 115 ada 72 parsel numarasını aldığı, eldeki davanın ise kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 10.11.2017 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2022 tarih ve 2020/(16)1-691 Esas, 2022/1680 Karar sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere, hak düşürücü sürenin hukuki niteliği uyarınca mülkiyet hakkının özünün ortadan kalkmasına, diğer bir anlatımla davacının malvarlığı üzerindeki hakkı hak düşürücü süre nedeniyle ortadan kalktıktan sonra açtığı davada tazminat hakkına da sahip olamayacağına göre verilen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.