Logo

1. Hukuk Dairesi2025/230 E. 2025/559 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığına ve buna bağlı olarak tapu iptali ve tescilinin yapılıp yapılmayacağına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin, vekaletname ile kendisine verilen yetkiyi aşıp taşınmazları oğlu ve davacının kızıyla elbirliği içerisinde devrettiği ve vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gözetilerek yerel mahkemenin tapu iptali ve tesciline ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/35 E., 2022/206 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, 110 ada 26, 112 ada 10, 115 ada 4, 6, 11, 23, 26 ve 29 parseller ile 118 ada 38 parsel sayılı taşınmazların muris ... ...'a ait olduğunu ve kadastro sırasında mirasçıları adına elbirliği hâlinde tespit ve tescil edildiğini, mirasçılardan olan davacı müvekkilinin yurt dışında yaşadığını ve taşınmazların mirasçılar arasında eşit bir şekilde taksim edilmesi için kardeşi dava dışı ... ...'a vekâletname verdiğini, ancak kardeşinin vekâlet görevini kötüye kullanarak taşınmazları oğlu ... ile diğer davalı ... adına tescil ettirdiğini, bu durumu davalıların da bildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile muris ... ... mirasçıları adına eşit şekilde tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 08.04.2014 tarihli dilekçede ise sadece davacının miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğunu açıklamıştır.

II. CEVAP

Davalı ...; davacının amcası olduğunu, mirasbırakan ... ...'un vefatından sonra bütün mirasçılarının bir araya gelerek dedesinden kalan yerleri paylaştıklarını, düzenlenen taksim sözleşmesinin dosyada mevcut olduğunu, mirasçıların bu paylaşıma ... gösterdiğini ve paylaşımda dedesinden kalan tapulu taşınmazların kendilerine düştüğünü, daha sonra babasının halaları olan ... Emanet ile Katiye Kestane'ye ait hisselerin tamamını, ... Kün'e ait hissenin ise 1/3’ünü satın aldığını, davacı amcasının da tapulu yerler kendilerine isabet ettiğinden babasına vekâletname verdiğini, babasının da taşınmazları kendisine sattığını, davacı amcasına kalan yerlerin daha çok 2/B arazisi olduğunu, tapulu yerlerden olan ve üzerinde davacının evinin bulunduğu 3000m2’lik taşınmazın ise kim adına tescil edileceğinin davacıya sorulduğunu, davacının, kızı ... adına tescilini istemesi üzerine devrin kızı adına yapıldığını, yapılan işlemlerde hiçbir şekilde yolsuzluk bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ...; dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 10.04.2014 tarihli ve 2010/158 Esas, 2014/185 Karar sayılı kararı ile; vekil ile alıcı arasında el ve işbirliği olmadığı, davacının zararlandırıldığı iddiasının kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Dairenin 30.11.2015 tarihli ve 2014/2670 Esas, 2015/13789 Karar sayılı kararı ile; " ... toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden taşınmazların davacıya ve diğer mirasçılara mirasbırakanlarından intikal ettiği, mirasçıların kardeşleri ...'ı vekil tayin ettikleri, vekilin de kendisine asaleten diğer paydaşlara vekâleten taşınmazları oğlu davalı ...'a satış suretiyle temlik ettiği, akitte gösterilen bedeller ile saptanan gerçek bedeller arasında fahiş fark olduğu, gerçek bedellerin davacıya ödendiğinin kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Bu somut olgular yukardaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde vekalet görevinin kötüye kullanıldığı sonucuna varılmaktadır. Hâl böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere davanın reddi doğru değildir. " gerekçesiyle karar bozulmuş, Mahkemenin 22.12.2016 tarihli ve 2016/90 Esas, 2016/786 Karar sayılı kararı ile; davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle önceki kararda direnilmesine ve davanın reddine karar verilmiş, söz konusu kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 31.05.2017 tarihli ve 2017/2179 Esas, 2017/3037 Karar sayılı kararı ile; direnme kararının yerine olmadığı gerekçesiyle dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na gönderilmesine karar verilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 16.09.2021 tarihli ve 2017/1-2611 Esas, 2021/1008 Karar sayılı kararı ile; " ... Hal böyle olunca; yerel mahkemece davacının iddiasını ispat ettiği gözetilerek, dava konusu 110 ada 26 parsel, 112 ada 10 parsel, 115 ada 4, 6, 11, 23, 26 ve 118 ada 38 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekmektedir. Dava konusu 115 ada 29 parsel sayılı taşınmaz ise 12.03.2007 tarihinde hükmen dava dışı ... ... adına tescil edilmiş olup, davalıların bu taşınmazda kayıt maliki olmadıkları ve dolayısıyla taraf sıfatlarının bulunmadığı gözetilerek davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, esastan reddine karar verilmiş olması isabetli değildir. Ayrıca, dava tarihi 10.08.2010 olmasına karşın direnmeye ilişkin gerekçeli karar başlığında 05.05.2016 olarak yazılmış ise de bu husus mahkemece her zaman düzeltilmesi mümkün maddi hata niteliğinde olduğundan ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır. Bu durumda Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına, bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan ilave nedenlerle uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır." gerekçesi ile karar bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; dava konusu 115 ada 29 parsel sayılı taşınmaz yönünden davalıların kayıt maliki olmadıkları gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğundan reddine, diğer dava konusu taşınmazlar yönünden deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte ele alınarak yapılan değerlendirmede; yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere vekil edenin dava konusu taşınmazlardaki payının bedelsiz olarak ... ve ...'a devredildiği, ...'un vekil ... ...'un oğlu olduğu, bu sebeple el ve işbirliği içinde oldukları, ...'un da davacının kızı olduğu ve bu hususları bilebilecek konumda olduğu, dolayısıyla onun da el ve işbirliği içerisinde bulunarak vekalet görevinin kötüye kullanılmasına sebebiyet verdikleri gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı ... temyiz dilekçesi ile; Yerel Mahkemece usul ve yasaya aykırı olarak verilen bozma ilamına uyulmak suretiyle karar verildiğini, davacı tarafından Kocaali Noterliğinin 3.10.2006 tarih ve 2597 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil tayin edildiğini, 05.10.2007 tarihinde ise azledildiğini, daha sonra 23.01.2008 tarih ve 266 yevmiye numaralı vekaletname ile yeniden vekil tayin edildiğini ve bu vekaletname ile ilgili 17.06.2009 tarihinde işlem yaptığını, tüm bu hususların dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerle açıkça ortaya konulduğunu, kendisi tarafından vekalet görevinde yetki aşımı yapıldığı iddiasının kabul edilemeyeceğini, vekillikten azledildikten sonra tekrar vekil tayin edilmesinin de savunmasını desteklediğini, somut olayda kendisi ile taşınmazı devralan kişiler arasında çıkar ilişkisi bulunmadığını ve dahası böyle bir durumun varlığının davacı tarafından kanıtlanamadığını, satış bedelleri arasındaki farkın tek başına vekaletin kötüye kullanıldığı anlamına gelmeyeceğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacı ...'un, Kocaali Noterliğince düzenlenen 03.10.2006 tarihli ve 02597 yevmiye numaralı vekâletnamesi ile dava dışı kardeşi ... ...’u vekil tayin ettiği, kendisine babalarının vefatı nedeniyle her türlü yolla intikal eden ve Kocaali ilçesi, Şerbetpınarı köyü hudutları dâhilinde bulunan bilumum taşınmazlardaki miras hisselerinin tamamını mirasçılık belgesine göre adına intikalini yaptırmak, müşterek mülkiyete çevirmek, miras nedeniyle taksim sözleşmesi yapmak ve tüm taşınmazlardaki hisselerini dilediği bedel ve koşullarda satarak satış bedelini almak üzere gerekli olan tüm yetkileri verdiği, daha sonra Stuttgart Başkonsolosluğunca düzenlenen 05.10.2007 tarihli azilname ile kardeşini vekâletten azlettiği, aradan bir süre geçtikten sonra ise yine Kocaali Noterliği tarafından düzenlenen 23.01.2008 tarih ve 00266 yevmiye numaralı vekâletname ile bu defa Türkiye Cumhuriyeti dâhilinde tüm murisi evvellerinden intikal eden ve edecek olan taşınmazlar bakımından aynı yetkileri tanıyarak kardeşi ... ...’u yeniden vekil tayin ettiği, çekişme konusu 110 ada 26, 112 ada 10, 115 ada 4, 6, 11, 23 ve 26 parsel sayılı taşınmazlar ile 118 ada 38 parsel sayılı taşınmazların 12.03.2007 tarihinde hükmen davacı ve kardeşleri adına veraseten iştirak halinde tescil edildiği, 03.03.2008 tarihinde de paylı mülkiyete çevrilip aynı işlemle vekil ... tarafından oğlu ...' a satış suretiyle temlik edildiği, taşınmazlardan 110 ada 26 parsel sayılı taşınmazın davalı ... tarafından davacının kızı ...' a satış suretiyle devredildiği, yine dava konusu 115 ada 29 parsel sayılı taşınmazın ise 12.03.2007 tarihinde hükmen dava dışı ... ... adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.

Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı ...'un yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 4.615,53 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...'dan alınmasına,

Dosyanın Kocaali Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

12.02.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.