"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/999 E., 2024/1383 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tortum Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/181 E., 2020/150 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; murisinin eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak Erzurum ili, Uzundere ilçesi, ... Mahallesinde kain 154 ada 36 parsel sayılı taşınmazın 50-60 yıldır nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla bahçe vasfıyla kullanıldığını, davacının uzun yıllar İstanbul ilinde oturmasından dolayı kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın hatalı şekilde Hazine adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.
II.CEVAP
Davalı Hazine temcilcisi duruşmadaki beyanında davanın reddini istemiştir.
III.İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ziraat bilirkişisi raporunda taşınmazın komşu parsellerle uyumlu olarak yıllık bakımının yapıldığının, ham toprak vasfında olmadığının bildirildiği, hava fotoğraflarının incelemesinin ziraat bilirkişisi raporuyla uyumlu olduğu, taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek nitelikte olduğu, imar-ihyanın tamamlandığı tarihten tespit tarihine kadar davacı ve eklemeli zilyetliğine dayandığı murisinin nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla 35 yılı aşkın ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunduğu, davacı lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap şartlarının oluştuğu gerekçesiyle dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre taşınmazın davacının murisi ...'ya ait iken, ölümü ile yapılan taksim sonucu davacaya kaldığı, iktisaba yeterli şekilde eklemeli olarak davacının zilyetliğinde olduğu, ziraat ve jeodezi bilirkişilerinin raporlarına göre de taşınmazın özel mülkiyete konu olduğu. 1974, 1984 ve 2002 tarihli hava fotoğrafları ile 2013 tarihli uydu fotoğraflarında tarımsal faaliyet yapılan yer olup sabit sınırların arazi üzerinde mevcut olduğu belirtilmesine göre davacı lehine iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A.Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; taşınmazın kendisine murisinden intikal ettiğini iddia eden davacının tek başına aktif dava ehliyeti bulunmadığını, sadece taşınmaz üzerinde ağaç dikmekten ibaret faaliyetin Kadastro Kanunu kapsamında imar-ihya faaliyeti olmadığını, taşınmazın hangi suretle imar-ihya edildiğinin belirlenmediğini, usulüne uygun belgesiz araştırmasının yapılmadığını, mahalli bilirkişi listesinin davalı tarafa tebliğ edilmediğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının ortadan kaldırılmasını, İlk Derece Mahkemesinin kararının bozulmasını istemiştir.
B.Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi imar-ihya ve eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
1.Dosya kapsamından; Erzurum ili, Uzundere ilçesi, ... Mahallesinde kain dava konusu 154 ada 36 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında malikinin tespit edilememesi ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında ekonomik yarar sağlanması mümkün yerlerden olduğu gerekçesiyle 3.126,31 metrekare yüz ölçümlü ham toprak vasfıyla davalı Hazine adına tespit edildiği, tespitin 05.05.2009 tarihinde kesinleşmesi üzerine Hazine adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
2.Davacı tarafından imar-ihya ve murisinin eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak tescil istemiyle açılan davada, İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
3. Şöyle ki; davacı dava dilekçesinde, murisinin eklemeli zilyetliğine dayanmış ise de taşınmazın murisinden kendisine ne şekilde intikâl ettiği hususunda açıklama yapmamış, UYAP sistemi üzerinden haricen edinilen nüfus kayıtlarına göre, davacının muris babası ...'nin 1967 tarihinde, annesi ...'nın ise 1996 tarihinde öldüğü, davacının kardeşleri ... ve ...'in ise sağ oldukları görülmüş, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ...'in taşınmazın öncesinde davacının babası Bahri, ölüm üzerine annesi ... tarafından kullanıldığını ancak taşınmazın davacının halen sağ kardeşi ...'e düştüğünü, davacıya başka yerden taşınmaz verildiğini beyan ettiği, mahalli bilirkişi ... davacıyı taşınmazı kullanırken görmediğini ancak meyveleri topladığını köylülerden duyduğunu, mahalli bilirkişi ... taksimi bilmediğini ancak meyveleri davacının topladığını gördüğünü, davacı tanığı ... ise mirasçılar arası taksim ile taşınmazın davacıya düştüğünü ve taşınmazı davacının kullandığını beyan ettikleri, mahalli bilirkişi ve davacı tanığının taşınmazın davacıya intikâl edip etmediği, ettiyse ne şekilde intikâl ettiği ve davacının zilyetliği bulunup bulunmadığına ilişkin çelişkili beyanlarda bulundukları görülmüş ise de Mahkemece davacı tarafa taşınmazın ne sebeple adına tescilini istediği, mahalli bilirkişiler ve tanık tarafından babasından sonra taşınmazı kullandığı beyan edilen annesinin eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanıp dayanmadığı sorulmamış; satış, bağış, taksim gibi sebeplerden hangisine dayandığı belirlenmemiş, buna göre davacının aktif dava ehliyeti olup olmadığı belirlenmeden karar verilmiştir. Şu halde, davacının aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı hususu açıklığa kavuşmamıştır.
4.Diğer yandan, 17.06.2019 tarihinde mahallinde yapılan keşif sonrası alınan ziraat mühendisi bilirkişi raporunda taşınmaz üzerindeki kendinden yetişmeyecek muhtelif meyve ağaçlarının 15-20 yaşlarında ve bakımlı olduğu, bahçe kullanımı olduğu bildirilmiş ise de ağaç sayısı, toprak yapısı, taşlılık, imar-ihyanın ne zaman başlayıp bittiği hususlarına ilişkin verilere yer verilmemiş, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi raporunda ise kullanım türü ve ağaç yaşlarına istinaden kullanım süresi hususlarında ziraat raporu ile çelişkili olarak 1974 tarihli hava fotoğrafından günümüze kadar taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyet olduğu ve sınırlarının sabit olduğu bildirilmiş, mahalli bilirkişi ve tanıklar tarafından davacıdan önce taşınmazı kullandığı beyan edilen davacının annesi ... hakkında aynı çalışma alanı içinde kuru/sulu toprakta belgesizden edindiği taşınmaz miktarı araştırılmamıştır.
5.Hâl böyle olunca; Mahkemece öncelikle, davacıya taşınmazın kendisine ne şekilde (bağış, satış, taksim vs.) intikal ettiğini açıklamak ve delillerini bildirmek üzere süre ve imkan tanınmalı, davacı ve murisi adına aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı Tapu, Kadastro ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak varsa söz konusu taşınmazların kesinleşme durumlarını gösterir şekilde kadastro tutanak örnekleri ve tapu kayıtları temin edilmeli, davacının aktif dava ehliyeti bulunduğu sonucuna varılması halinde 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesi uyarınca, davacı ve murisleri adına aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden başkaca taşınmaz tespit ya da tescil edilip edilmediği Tapu ve Kadastro Müdürlükleri ile Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden ayrı ayrı sorularak varsa bu şekilde tespit edilen taşınmazların kesinleşme durumlarını da gösterir biçimde tespit tutanaklarının onaylı örnekleri, kesinleşmiş olanların kadastro sonucu oluşan tapu kayıtları, hükmen kesinleşenler bulunmakta ise tescil ilamları getirtilerek dosya içine konulmalı, aynı Kanun'un 03.07.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip Kanun'un getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik (çift) hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden, bu fotoğraflardan yararlanılarak üretilmiş memleket haritaları ile en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları ise ilgili kurumlardan getirtilmeli, komşu taşınmazlara ait kadastro tutanakları, hükmen oluşmuş iseler mahkeme dosyaları celp edilmeli, dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek mahalli bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 3 kişilik ziraat mühendisi kurulu, 1 jeodezi ve fotogrametri mühendisi ile 1 fen bilirkişisinden oluşan bilirkişi kurulunun katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır.
6.Yapılacak keşifte dinlenecek mahalli bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, öncesi itibariyle davacının murisleri anne ve babasına ait olması halinde özellikle davacıya ne şekilde (bağış, satış, taksim vs.) intikal ettiği, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, mahalli bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri komşu parsellere ait tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmelidir.
7.Ziraat mühendisleri kurulundan dava konusu taşınmazın kullanım durumunu, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığını, böyle yerlerden ise imar-ihya edilip edilmediği, ne şekilde imar-ihya edildiği, edilmiş ise hangi tarihte tamamlandığı, taşınmaz üzerindeki ağaçların yaş ve cinsleri, taşınmazın tarıma elverişliliği hususlarında önceki tarihli ziraatçi bilirkişi raporlarını da irdeler şekilde taşınmaz bölümünün tarımsal niteliğini açıklayan, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısını, eğimini, bitki desenini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetlik var ise zilyetliğin şeklini ve süresini bildiren, taşınmaz bölümünün değişik yönlerden çekilmiş ve hangi bölüme ait olduğu işaretlenmiş renkli fotoğrafları ile desteklenmiş, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalıdır.
8.Jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden dava konusu taşınmazın kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle hava fotoğraflarının ait oldukları yıllara göre taşınmaz bölümünün niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi veya bahçe niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü belirten, önceki raporların irdelenerek çelişkinin sebebinin açıklandığı ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlemesi istenilmelidir.
9.Fen bilirkişisine keşfi takibe imkan verir ve denetime elverişli kroki ile ayrıntılı rapor düzenlettirilmelidir.
10.Tanık ve mahalli bilirkişi beyanları bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın hükmü veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.