"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/476 E., 2023/524 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kelkit Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/387 E., 2022/434 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ... ve ... dışındaki davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; mirasbırakan ... ...’ın mirasçıları olduklarını, mirasbırakandan intikal etmesi gereken 756 ada 23, 754 ada 6, 755 ada 2 (eski 169 ada 41, 47, 48, 49, 50, 51 ve 52) parsel sayılı taşınmazlara davalı ve diğer tüm varislerle birlikte malik olmaları gerekirken kadastro sırasında davalıların mirasbırakanı olan ...’in tüm taşınmazları adına tescil ettirdiğini, bu durumu bilerek ve diğer mirasçıların haklarını ortadan kaldırmak için yaptığını, mirasbırakan ...’ın ölmeden önce veya muvazaa ile daha sonra ne şekilde elde edildiğini tespit edemedikleri 309 ada 1, 112 ada 3, 285 ada 19, 761 ada 6, 762 ada 5, 551 ada 24 parsel sayılı taşınmazlar ile 551 ada 25 parsel sayılı taşınmazdaki zemin katta bulunan 3, 5, 7 ve 3-1 numaralı bağımsız bölümler, 498 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 1, 6, 10 ve 11 numaralı bağımsız bölümlerin de mirasçıları mirastan yoksun bırakmak amacı ile davalıların mirasbırakanı ... tarafından veya sonrasında muvazaalı işlemlerle davalılara devredildiğini, tespit edemedikleri birçok taşınmazın da bu durumda olduğunu, tapu kayıtlarının celp edilmesi gerektiğini, tasarruf edilen ve muvazaalı olduğu tespit edilen taşınmazlar için payları oranında kendilerine değerlerinin ödenmesi gerektiğini, mirasbırakanın haberi olup olmadığının kendilerince bilinmediğini ileri sürerek arsa niteliğindeki taşınmazına yapmış olduğu kadastro işleminin mirasçılardan mal kaçırma kastı ile yapıldığının ve/veya muvazaalı olduğunun tespitine ve taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, tasarruf edilen taşınmazları için şimdilik 10.000,00 TL’nin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemişler; aşamada dava dilekçesinde sehven 756 ada 23 parsel yazıldığını, olması gerekenin 756 ada 2 parsel sayılı taşınmaz olduğunu bildirmişler; davacı ... ve ... 18.10.2019 tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiklerini beyan etmişler; 11.08.2022 tarihinde davacı ...’nın ölümü üzerine yargılamaya mirasçıları devam etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar; 756 ada 23, 754 ada 6, 755 ada 2, 112 ada 3, 285 ada 19, 551 ada 24, 551 ada 259 parsel sayılı taşınmazlar ile 498 ada 1, 6, 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazların 1991 yılında kadastro tespiti ile babaları adına tescil edildiğini, 309 ada 1, 761 ada 6, 762 ada 5 parsel sayılı taşınmazların da intikal yoluyla babaları adına tescil edildiğini, kadastro tespitinin üzerinden 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacıların mirasbırakanın taşınmazlarda hiçbir zaman hakkı olmadığını, pay oranında talebin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazların bir kısmının önceki tapu kaydına istinaden davalılar murisi adına kayıtlı olduğu, bir kısmının kök muris ... ... tarafından hibe yolu ile, bir kısmının ise kök muris ... ...'dan intikal yolu ile davalılar murisine devredildiği, davacı ... ve ...’in de davadan feragat ettikleri gerekçeleriyle davacı ... ve ... yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, diğer davacılar yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... ve ... dışındaki davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı ... ve ... ... dışındaki davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle:
a. Dava konusu taşınmazların her ne kadar kök mirasbırakan ... tarafından davalılar mirasbırakanı ...’e satış yolu ile devredildiğine ilişkin herhangi bir kayda rastlanılmadığı belirtilmişse de dava konusu taşınmazların kök mirasbırakan ...'a ait olduğu ve diğer mirasçılarından mal kaçırma kastı ile çeşitli yollarla, davalıların mirasbırakanı ...'a ve mirasbırakanın ikinci eşi olan ...'ya devredildiğini,
b. Mahalli bilirkişilerin ve tanıkların dava konusu taşınmazların kök mirasbırakan ...'a ait olduğunu, ...’ın mal devretmeye ihtiyacı olmadığını beyan ettiklerini,
c. Dava konusu taşınmazların kadastro tespitinde kök mirasbırakanı ...’a aitken hibe yolu ile ya da kadastro ile davalıların mirasbırakanı ... adına tescil edildiğini,
d. ...’ın mal kaçırmak için temlikleri yaptığını, ...’in taşınmazları alacak ekonomik gücü olmadığını, eksik araştırma yapıldığını, kadastro işlemlerinin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı hususunun da detaylı araştırılmadığını, alacak talepleri yönünden hüküm kurulmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile bedel istemlerine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dosya içeriğinden; dava konusu 756 ada 2, 6, 755 ada 2 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerine dayanak 24.10.1980 tarihli ve 74 numaralı tapunun geldisinin 02.12.1969 tarihli ve 1 sıralı tapu olduğu, 1 numaralı tapunun geldisinin 19.11.1969 tarihli ve 13 numaralı tapu olduğu, 13 numaralı tapunun geldisinin 10.12.1968 tarihli ve 16 numaralı tapu olduğu, 16 numaralı tapunun geldisinin 06.08.1968 tarihli ve 3 numaralı tapu olduğu, anılan tapuda muris ...’ın 8/12 payını davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, dava konusu 498 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin dayanak 01.12.1962 ve 2 numaralı tapuya istinaden yapıldığı, anılan tapu ile murisin taşınmazdaki payının bir kısmını çocukları ...’e, ...’e ve İklima’ya bağışladığı, dava konusu 551 ada 24 ve 25 parsel sayılı taşınmazların geldilerinden 104 ada 22 parselin kadastro tespitinde üçüncü kişi adına tescil edildiği, 104 ada 82 parsel sayılı taşınmazın ise ... eşi ...’nin mirasbırakanlarından intikalen ...’a ve çocuklarına isabet ettiği belirtilerek kadastro tespitinin yapıldığı, 104 ada 65 parsel sayılı taşınmazın da bir kısmının dayanak 06.08.1968 tarihli ve 3 numaralı tapudan geldiği, dava konusu 309 ada 1 parsel sayılı taşınmazın hükmen muris ve dava dışı ... ... ile ... ... adına tespit edildiği, taşınmazın kök muristen davalılar murisi ...'a devrinin ise 23.07.1995 tarihli ve 504 yevmiye numaralı intikal işlemi ile gerçekleştiği, dava konusu 112 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin dayanağının 15.02.1966 tarihli ve 7 sıralı tapu olduğu, anılan tapu ile murisin payını ...’e hibe ettiği, dava konusu 285 ada 19 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin dayanak 18.01.1962 tarihli ve 6 sıralı tapuya istinaden yapıldığı, anılan tapu ile taşınmaz ... oğlu ... adına kayıtlı iken vekili ... ... oğlu ...'ın taşınmazı ... oğlu ...’e sattığı, 6 sıralı tapunun geldisinin 17.11.1958 tarihli ve 14 sıralı tapu olduğu, 14 numaralı tapunun geldisinin 24.02.1951 tarihli ve 58 numaralı tapu olduğu, anılan tapuda ...’in taşınmazı açık attırma suretiyle edindiğinin belirtildiği, dava konusu 761 ada 6 ve 762 ada 5 parsel sayılı taşınmazların geldisinin 140 ada 2 parsel sayılı taşınmaz olduğu, ilgili taşınmazın kök muris ... ...'dan davalılar murisi ...'a devrinin ise 23.07.1995 tarihli intikal işlemi ile gerçekleştiği görülmüştür.
Hemen belirtilmelidir ki; TMK’nın 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190/1. maddesi ise “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” hükmünü düzenlemiştir.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre ve özellikle murisin satış suretiyle temlik ettiği paylar yönünden de muris muvazaası iddiasının kanıtlanamadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna uygun olup davacı ... ve ... dışındaki davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle:
Davacı ... ve ... dışındaki davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 435,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.