"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1225 E., 2024/1363 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Şanlıurfa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2013/632 E., 2021/275 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davada davacı ... vekili dava dilekçesinde; Şanlıurfa ili, Merkez (Karaköprü) ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 794 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına idari yoldan tescil edildiğini, dava dilekçesi ekindeki krokide (A) ve (B) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin taşlık ve tapulama harici yerken davacının babası ... tarafından 40-45 yıl önce taşlarından temizlenerek tarım arazisi haline getirilip ağaçlandırıldığını, 20-25 yıl önce de davacı ...’a temlik edip zilyetliğinin devredildiğini, zilyetlikle edinme koşullarının tescil tarihinden önce davacı lehine oluştuğunu ileri sürerek asıl davada (A) harfi ile gösterilen birleştirilen davada ise (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; görev, zamanaşımı, yetki, derdestlik ve husumet itirazlarında bulunmuş, dava konusu yerin eğimli, dağlık, taşlık ve kayalık yerlerden açılma olduğunu, davacının zilyetliğinin belgeye dayanmadığını, taşınmaz kadimden beri mera vasıflı iken Şanlıurfa Orman İşletme Müdürlüğünün 18.03.1991 tarih ve 680 sayılı yazısı ile ... köyü 793, 794 ve 795 parsel numaralı mera vasıflı taşınmazların cins değişikliklerinin yapılarak ağaçlandırılmak üzere Orman Genel Müdürlüğü adına tahsis ve tescil işlemlerinin yapılmasının talep edilmesi üzerine Şanlıurfa 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğünün 27.04.1992 tarih ve 798 sayılı yazıları ile cins değişikliği yapılarak taşınmazların tahsisleri için Milli Emlak Genel Müdürlüğü ile yapılan yazışma neticesinde alınan 17.12.1996 tarihli cevabi yazı ile taşınmazların taşlık olduğundan makineli ve işçi eliyle çalışmaya uygun olmadığından tahsislerinin uygun görülmediğinin bildirildiğini, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın kayıt malikine yöneltilmesi gerektiğini belirterek zilyetlikle edinme koşulları araştırıldıktan sonra davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davalı İdarenin davada taraf sıfatının bulunmadığını, imar-ihya ve zilyetlik koşullarının araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davalara konu (A) ve (B) harfi ile gösterilen taşınmazların bulunduğu 794 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 19.09.1975 yılında kesinleşerek özel siciline mera olarak kaydedildiği, daha sonra Şanlıurfa Defterdarlığının talebi ile tahsis amacı değişikliği yapılarak 27.01.1992 tarihinde Hazine adına taşlı tarla vasfı ile tescilinin yapıldığı, 794 parsel sayılı taşınmazın 14.03.2017 tarihinde 971, 972, 973, 974, 975, 976 ve 977 numaralı parsellere ayrıldığı, 794 ve 971 numaralı parsellerin 02.06.2020 tarihinde ayırma işlemine tabi tutulduğu ve Büyükşehir Belediyesi adına kayıtlı olarak 1175, 1176 ve 1177 parseller olduğu, kadastro tespitinin kesinleşmesi ile birlikte tapuya tescil edilen taşınmazların mülkiyetinin zilyetlikle kazanılmasının mümkün bulunmadığı gibi mera olarak sınırlandırılarak özel siciline kaydolan taşınmazların da zilyetlikle kazanılamayacağı, kadastro tespitinin kesinleştiği 1975 yılından davanın açıldığı 2013 yılına kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, dava konusu alanın ... adına kayıtlı olduğu, bu haliyle Hazine ve Karaköprü Belediye Başkanlığının pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davada davanın ... ve Hazine yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, ... yönünden esastan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kadastrodan önceki hukuki nedene dayandığı, dava konusu 1175, 1176 ve 1177 parsel sayılı taşınmazların 971 parselden geldiği, 971 parselin 794 parsel sayılı taşınmazın ifrazı sonucunda oluştuğu, 794 parselin kadastro tespitinin ise 19.09.1975 tarihinde kesinleştiği, 05.11.2013 ve 26.11.2013 tarihinde açılan davaların 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, davacının kadastro sonrası nedene dayandığının kabul edilmesi halinde de zilyetliğe dayalı dava açılamayacağının kabulünün gerektiği, sonuç olarak İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Asıl ve birleştirilen davada davacı vekili temyiz dilekçesinde; davacının taşınmazlara bitişik olan parsellerin maliki olduğunu, Kadastro Müdürlüğünün müzekkere cevabında 794 numaralı parselin evveliyatının tapulama harici bırakıldığının ve idari yoldan 27.04.1992 tarihinde tarla vasfı ile Hazine adına tescil edildiğinin bildirildiğini, Milli Emlak Müdürlüğünce taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kalma yerlerden olmadığı ve herhangi bir kamu kurumuna tahsis edilmediğinin bildirildiğini, taşınmaz üzerinde üçüncü bir kişinin tasarrufunun bulunmadığını, Tapu Müdürlüğünün müzekkere cevabında 794 parselin senetsizden 140.250,00 m2 olarak kadimden beri mera olarak kullanıldığı ve Köy Tüzel Kişiliğinin olduğu belirtilerek mera vasfı ile 24.07.1975 yılında tespitinin yapıldığı ve 19.09.1975 yılında kadastro tespitinin kesinleştiği, 1992 yılında taşlı tarla vasfı ile Hazine adına tescil edildiğinin bildirildiğini, buna göre taşınmazı temizleyip imar ve ihya eden ve babasıyla birlikte 80 yılı aşkın süredir kullanan davacı adına tescil kararı verilmesi gerektiğini, Orman Müdürlüğünün müzekkere cevabında da taşınmazın tescilli mera kaydına rastlanılmadığının bildirildiğini, taşınmazın Hazine adına tescil edildiği 1992 yılı ve öncesinden dava tarihine kadar zilyetlikle edinme koşullarının davacı lehine oluştuğunu, davanın kadastro tutanaklarına dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil davası olmayıp taşınmazın davacı tarafından imar ve ihyasının tamamlanması ve idari tescil kararından sonra da zilyetlik hakkının devam etmesi nedenine dayandığını, tapulama harici alan idareye tescil edilebiliyorsa davacının da taşınmazın tescilini isteme hak ve hürriyetinin bulunduğunu, taşınmazın 1975 ile 1992 yılları arasında mera kaydının olduğu, 1992 yılından 2016 yılına kadar 24 yıl süre ile tapulama harici taşlık olarak tescilli olduğunu, bu süre zarfında davacının tescil şartlarını sağladığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun/HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dosyanın incelenmesinden; mülga 766 sayılı Tapulama Kanunu'na göre yapılan kadastro çalışmaları sırasında davaya konu 794 parsel sayılı taşınmazın kadimden beri mera olarak kullanıldığından bahisle 24.07.1975 tarihinde mera olarak sınırlandırılması ile yetinildiği, bu tespite dair tutanağın 19.09.1975 tarihinde kesinleştiği, mera vasıflı bu taşınmazın tamamı tescil harici iken Şanlıurfa Defterdarlığı Milli Emlak Müdürlüğünün 22.01.1992 tarihli, Tarım Reformu Bölge Müdürlüğünün 04.07.1991 tarihli yazıları, Köy İhtiyar Heyetinin valilikçe onaylanmış 17.01.1992 tarihli muvafakatnamesi ve Kadastro Müdürlüğünün 31.01.1992 tarihli fenni beyannamesinde görüldüğü üzere mera vasfı kaldırılarak 27.04.1992 tarihinde taşlı tarla vasfı ile idari yoldan Hazine adına tescil edildiği, daha sonra ... Encümen kararı ile 14.03.2017 tarihinde 971 ilâ 977 parsel sayılı taşınmazlara ayrıldığı, davaya konu taşınmaz bölümlerinin 971 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı, bilahare Tapu Müdürlüğünce yapılan ayırma işlemi neticesinde 02.06.2020 tarihinde 1175, 1176 ve 1177 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu, davaya konu taşınmaza isabet eden 1175 ve 1176 parsel sayılı taşınmazların ... adına kayıtlı olduğu, asıl ve birleştirilen davaların imar-ihya ve eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak sırasıyla 05.11.2013 ve 26.11.2013 tarihlerinde açıldığı tespit edilmiştir.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl ve birleştirilen davada davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl ve birleştirilen davada davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.03.2025 tarihinde oy birliğiyle kesin olmak üzere karar verildi.