Logo

1. Hukuk Dairesi2025/536 E. 2025/1056 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, oğluna devrettiği taşınmazın hile yoluyla devredildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay, davacının iradesinin hile ile sakatlanarak taşınmazın devredildiğinin mahkemece tespit edilmesi ve bozma ilamına uygun hüküm kurulması, davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2024/287 E., 2024/340 K.

Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; maliki olduğu 159 ada 32 parseldeki 2 nolu bağımsız bölüm, 237 ada 6 parsel ve 240 ada 27 parsel sayılı taşınmazlarını kendisine bakacağı inancıyla ve oğluna duyduğu güven sebebiyle bedelsiz olarak satış göstermek suretiyle davalı oğluna devrettiğini, ancak devirden bir süre sonra davalının kendisiyle ilgilenmeyip bakmadığını, hakkında uzaklaştırma kararı aldırdığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde bedelin tahsilini istemiş; davacı vekili 06.12.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle, sadece 240 ada 27 parsel sayılı taşınmaz yönünden davaya devam ettiklerini, ayrıca davalı tarafından esaslı hataya düşürülerek devrin yapılmasının sağlandığını, hukuki nitelendirme hakime ait olmakla birlikte hile, hata ve bağıştan rücu nedeniyle tapu iptali ve tescile, olmazsa tazminata karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı; iddiaların doğru olmadığını, davacının kendi muvazaasına dayanamayacağını, dava konusu taşınmazların tapuda resmi şekilde kendisine devredildiğini, kabul etmemekle birlikte devrin bakım amacıyla yapıldığı düşünülse dahi bakım borcunu yerine getirdiğini, köyde sınır komşusu olan dava dışı abisi Nihat'la yıllar önce yaşadıkları husumet sebebiyle araya duvar çekmek istemesi üzerine davacı babasının bu duruma karşı çıktığını ve kendisine saldırdığını, sonrasında da kötüniyetle eldeki davayı açtığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince; taraflar arasında ölünceye kadar bakım akdi değil satış sözleşmesinin bulunduğu, kişinin kendi muvazaasına dayanamayacağı, her ne kadar davacı vekili ıslah dilekçesiyle hile, yanılma ve bağıştan rücu hukuki sebeplerine dayandığını belirtmişse de devrin bağış olarak yapıldığının ispatlanamadığı, hata ve hile iddiası yönünden de somut bir delil sunulmadığı, davanın sübut bulmadığı gerekçesiyle dava konusu 240 ada 27 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine, takipsiz bırakılan diğer dava konusu 159 ada 32 parseldeki 2 nolu bağımsız bölüm ve 237 ada 6 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesinin kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 06.02.2024 tarihli ve 2022/8589 Esas, 2024/880 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasında görülen ceza yargılamasına konu dava dosyası, dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından, yaşlı olan davacının bundan sonraki yaşantısında oğlu olan davalı tarafından bakılacağı inancıyla taşınmazını devrettiği, dinlenen tanıkların da beyanlarında davacının çocukları arasında yaptığı kura neticesinde dava konusu 240 ada 27 parsel sayılı taşınmaz kime düşerse davacıya onun bakacağını ifade ettikleri, kura sonucu davalıya düşen dava konusu taşınmazın tapuda devri sağlandıktan sonra davalının davranışlarının değiştiği, davacı babasına bakmadığı, önce 2020 yılı Mart ayında davacı babasına karşı uzaklaştırma kararı aldırdığı, daha sonra 2020 yılının Eylül ayında ise taraflar arasında ceza davasına konu eylemin gerçekleştiği, davacının ceza yargılamasına konu olaydan sonra bakılmayacağını ve kandırıldığını anlayarak süresi içerisinde eldeki davayı açtığı, davacının davalı tarafından bakılıp gözetileceğine inandırılıp bu yönde iradesi yanıltılarak temlikin yapılmasının sağlandığı, hile iddiasının kanıtlandığı, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, 159 ada 32 parseldeki 2 nolu bağımsız bölüm ve 237 ada 6 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın açılmamış sayılmasına; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle 240 ada 27 parsel sayılı taşınmaz yönünden tapu iptal-tescile karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın ispatlanamadığını, açılmamış sayılması kararı verilen parseller yönünden vekalet ücretine hükmedilmesi, davacı tarafından yapılan yargılama giderinin bir kısmının da davacı üzerinde bırakılması gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava; hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının 240 ada 27 parsel sayılı taşınmazının tamamını 22.05.2018 tarihinde davalı oğluna satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.

Hemen belirtmek gerekir ki; temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazına gelince;

Bilindiği üzere; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler'in 7/1. maddesinde; "Ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar; davanın nakli, davanın açılmamış sayılması yahut görevsizlik veya yetkisizlik kararı verildikten sonra başka bir mahkemede yargılamaya devam edilmemesi durumunda bu Tarifede yazılı ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra karar verilmesi durumunda tamamına hükmolunur. Şu kadar ki, davanın görüldüğü mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemez." hükmüne yer verilmiştir.

Somut olaya gelince; davacı tarafından 159 ada 32 parseldeki 2 nolu bağımsız bölüm, 237 ada 6 parsel ve 240 ada 27 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak dava açıldığı, bilahare 240 ada 27 parsel sayılı taşınmaz yönünden davaya devam edildiğinin bildirildiği, yapılan yargılama sonunda 159 ada 32 parseldeki 2 nolu bağımsız bölüm ve 237 ada 6 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmakla, açılmamış sayılmasına karar verilen parseller yönünden AAÜT uyarınca davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken hüküm tesis edilmemesi doğru değil ise de bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/2 hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (5) numaralı bendinden sonra gelmek üzere (6) numaralı bent olarak "6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden AAÜT'ye göre belirlenen 30.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine," cümlesinin eklenmesi, sonraki bent numaralarının buna göre teselsül ettirilmesi suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,

Dosyanın Fatsa 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

03.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.