"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/385 E., 2024/1 K.
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.06.2016 tarihli ve 2015/1133 Esas, 2016/496 Karar sayılı kararıyla, davanın kabul nedeniyle kabulüne karar verilmiş; davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.07.2020 tarihli ve 2016/17694 Esas, 2020/2545 Karar sayılı kararıyla, "Mahkemece davalının kabul beyanı nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de verilen kararın usul ve yasaya uygun bulunmadığı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde, “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmüne yer verildiği, bu süre hak düşürücü süre niteliğinde olup kamu düzenine ilişkin olduğundan Mahkemece re’sen göz önüne alınması gerektiği, davanın davalı tarafça kabulünün bu durumun bir istisnası olmadığı, somut olayda dava konusu 792 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti 30.05.1989 tarihinde kesinleşmiş olup davanın açıldığı 24.12.2015 tarihine kadar kanunda belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu, hal böyle olunca, davanın hak düşürücü sürenin dolmuş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesinin isabetsizliğine" değinilmek suretiyle bozulmuş, yargılama sırasında vefat eden davacının mirasçıları vekilinin karar düzeltme itirazı Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 13.04.2021 tarihli ve 2020/9611 Esas, 2021/3654 Karar sayılı kararıyla reddedilmiştir.
Alanya 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.09.2021 tarihli ve 2021/355 Esas, 2021/117 Karar sayılı kararıyla, hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca davanın reddine karar verilmiş, yargılama sırasında vefat eden davacının mirasçıları vekilinin temyizi üzerine hüküm, Dairemizin 13.12.2022 tarihli ve 2021/10736 Esas, 2022/8133 Karar sayılı kararıyla, "somut olayda, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı ancak davalının davayı kabul ettiğini bildirdiği, hak düşürücü sürenin bir hakkı ortadan kaldıran/sona erdiren niteliğe sahip olması, davayı kabulün ise davalının üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği bir hak olması ve kamu düzenine aykırı bir sonuç doğurmaması şartıyla davacının ileri sürdüğü hakkının gerçekte var olup olmadığından bağımsız olarak davaya son veren ve kesin hükmün sonuçlarını doğuran bir taraf işlemi olması nedeniyle Mahkemece davayı kabul beyanına üstünlük tanımak suretiyle işlem yapılması gerektiği, hal böyle olunca Mahkemece kabul beyanı çerçevesinde bir karar verilmesi yerine hak düşürücü süre yönünden reddedilmesinin isabetsizliğine" değinilmek suretiyle bozulmuş; davalı vekilinin karar düzeltme itirazı Dairemizin 12.09.2023 tarihli ve 2023/3492 Esas, 2023/4287 Karar sayılı kararıyla reddedilmiştir.
Dairemiz bozma kararına Mahkemece direnilmesi üzerine karar, yargılama sırasında vefat eden davacının mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmekle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/5. madde hükmü gereğince Dairemizce yapılan incelemede;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/6. maddesinde; “Davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın, önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesi, her hâlde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır” hükmü yer almaktadır.
Dairemizin 28.11.2024 tarihli ve 2024/5053 Esas, 2024/6393 Karar sayılı geri çevirme kararı ile dosya arasına aldırılan belgelerden, yargılama sırasında 2018 yılında, dava konusu taşınmazın bulunduğu çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca uygulama kadastrosu çalışması yapıldığı, uygulama kadastrosu tutanaklarının edinme sebebine göre eski 774 ile 792 parsel sayılı taşınmazların müşterek sınırının zemindeki dere olduğu ancak tesis kadastrosuna ait ölçü krokisinde de var olan zemindeki derenin paftasında yanlış gösterildiği gerekçesiyle söz konusu taşınmazların hudutlarının ve yüzölçümlerinin yeniden belirlendiği ve dava konusu taşınmazın 05.05.2016 tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen nizalı bölümünün yeni 200 ada 16 (eski 774) parsel sayılı taşınmaza ilave edildiği anlaşılmıştır.
Öte yandan, davacı ... tarafından eldeki davanın, dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün 774 parsel sayılı taşınmaza eklenmesi ve paftanın bu şekilde düzeltilmesi istemiyle açıldığı, dava tarihinde 774 parsel sayılı taşınmaz davacının murisi olan annesi adına kayıtlı olduğu halde Mahkemece davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunun da tartışılmadığı görülmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/6. maddesi uyarınca, az yukarıda açıklanan hususlar da değerlendirilmek üzere dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Dosyanın YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNA GÖNDERİLMESİNE,
13.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.