Logo

1. Hukuk Dairesi2025/594 E. 2025/704 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Muris muvazaasına dayalı olarak miras payı oranında tapu iptali ve tescil istemiyle açılan davada, taşınmazın gerçek değerinin tespiti ve temyiz edilebilirlik sınırının aşılıp aşılmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazların toplam değerinin davacının miras payı oranında hesaplanmasıyla temyiz edilebilirlik sınırının aşıldığı ve Bölge Adliye Mahkemesi'nin ek kararının hatalı olduğu gözetilerek ek karar ortadan kaldırılmış, ancak asıl karar usul ve yasaya uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1634 E., 2024/1651 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/6 E., 2023/103 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 25.12.2024 tarihli ek kararı ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 366/1. maddesi yollamasıyla 346/1. maddesi uyarınca temyiz talebinin kesinlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; muris dedesi ...'in 866 parsel sayılı taşınmazdaki payını davalı ...'ya satış suretiyle temlik ettiğini, ...'nın da dava dışı ...'e devredip daha sonra yeniden kendi adına devraldığını, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, taşınmazın ifraz edilmesi sonucu 4349, 4352, 4353, 4354 ve 4355 parsellere ayrıldığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, mümkün olmazsa tazminata karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı; taleplerin zamanaşımına uğradığını, temlikte muvazaanın bulunmadığını, muris ... ve eşine, kendisi ve ailesi tarafından bakıldığını, dava dışı kardeşi ... ...'in borçlarını ödemesi sebebiyle dava konusu taşınmazın kendisine devredildiğini, murisin diğer taşınmazlarının mirasçılar arasında eşit bir şekilde paylaşıldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; murisin çocukları ile arasında husumet bulunmadığı, geride pek çok taşınmazının kaldığı, davalının, murisin talebi ile dava dışı mirasçı ... ...'in borçlarını ödemesi ve murise ve eşine bakması sebebiyle temlikin yapıldığı, bu hususun tanık beyanları ile sabit olduğu, temlikin mal kaçırma amacı ile yapıldığının ispatlanamadığı, davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 25.12.2024 tarihli ek kararı ile, kararın değer itibarıyla temyiz edilebilirlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle HMK'nın 366/1. maddesi yollamasıyla 346/1. maddesi uyarınca temyiz talebinin kesinlik nedeniyle reddine karar karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; keşfen saptanan değerlere göre dava değerinin temyiz sınırının üstünde olduğunu, ek kararın usul ve yasaya aykırı verildiğini; işin esası bakımından tanık beyanları ile muvazaa iddialarının sabit olduğunu, dava konusu taşınmazın gerçekte davalıya ait olup iade koşuluyla ara malik ... ...'e devredildiğine ilişkin olarak taraflar arasında imzalanmış yazılı bir belge olmadığını, davalı tanıklarının çelişkili beyanlarda bulunduklarını, davalı tanıkları ile davacı arasında husumet bulunduğunu, murisin mal satmaya ihtiyacı olmadığı gibi davalının da alım gücünün bulunmadığını, taleplerine rağmen Mahkemece tarafların sosyo-ekonomik durumlarının araştırılmadığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtip kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; muris ...'in 11.05.2000 tarihinde öldüğü, geride mirasçıları olarak çocukları davalı ... ile dava dışı ..., ..., ..., ... ve kendisinden sonra (01.07.2020 tarihinde) ölen kızı ...'den torunları davacı ... ile dava dışı ..., ... ve ...'nın kaldığı; muris ...'in 25.12.1990 tarihinde 866 parsel sayılı taşınmazdaki 7902/8320 payını Ziraat Bankası lehine ipotekli şekilde davalı ...'ya satış suretiyle temlik ettiği, davalı ...'nın bu payı 12.08.1996 tarihinde dava dışı ... ...'e devrettiği, dava dışı ...'in 866 parsel sayılı taşınmazın ifraz edilmesi sonucu oluşan dava konusu 4349 (yeni 1456 ada 4), 4352 (yeni 1457 ada 18), 4353 (yeni 1457 ada 17), 4354 (yeni 1457 ada 16) ve 4355 (yeni 1457 ada 15) parsel sayılı taşınmazlardan 4352 parseli 03.06.2016 tarihinde, diğerlerini ise 25.08.2015 tarihinde davalı ...'ya satış yoluyla devrettiği, 4349 parsel sayılı taşınmazda kat irtifakı tesis edilmesi sonucu oluşan toplam 23 parça bağımsız bölümden B Blok 5 ve 6 nolu, C Blok 6 nolu bağımsız bölümlerin halen davalı ... adına kayıtlı oldukları, diğerlerinin ise davalı ... tarafından farklı tarihlerde dava dışı kişilere devredildiği anlaşılmaktadır.

Ek karara yönelik temyiz itirazının incelenmesinde;

Bilindiği üzere 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur.

Öte yandan pay oranında açılan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davalarda, dava değerinin davayı açan mirasçının payına isabet eden değer olacağı da kuşkusuzdur.

Diğer taraftan dava konusu taşınmazlarla ilgili verilecek nihai kararların istinaf ve temyiz yollarına tabi olup olmayacakları dava değerine göre belirlenecektir. Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı HMK'nın 362. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Somut olayda; 17.02.2023 tarihli bilirkişi raporuna göre davaya konu taşınmazların dava tarihindeki keşfen saptanan değerleri toplamı olan 16.740.352,00 TL üzerinden davacının miras payına (1/28) 597.869,72 TL isabet etmektedir. Anılan değerin Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin üzerinde olduğu anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesinin 25.12.2024 tarihli ek kararının ortadan kaldırılması gerekir.

Asıl karara yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin ek karara yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen 25.12.2024 tarihli ek kararın ORTADAN KALDIRILMASINA,

Ek karar bakımından peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davacıya iadesine,

Asıl karara yönelik temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 187,80 TL

bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.