"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
İlk Derece Mahkemesi kararının davalılar vekili tarafından temyizi üzerine, Mahkemenin 08.03.2022 tarihli ek kararı ile temyiz harç ve giderlerinin yatırılması için çıkarılan muhtıraya rağmen davalılar tarafından istenen harç ve masrafların yatırılmadığı gerekçesiyle davalıların temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir.
Mahkeme kararının davalılardan ... vekili tarafından temyizi üzerine, Mahkemece bu kez 06.02.2024 tarihli ek karar ile, davalının temyiz dilekçesinin süreden reddine karar verilmiştir.
Mahkemenin 06.02.2024 tarihli ek kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; Rize ili, Fıdıklı ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 382 ada 38 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakanları ...’e ait olduğunu, ancak kadastro çalışmaları sırasında adı geçen taşınmazın davalıların mirasbırakanı ... adına tespit ve tescil edildiğini, yapılan tespitin hatalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile muris ... mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, davaya cevap vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Pazar (Rize) 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.12.2015 tarihli ve 2014/240 Esas, 2015/429 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın kadastro tespiti sırasında davalıların murisi ... adına tespit gördüğü, ancak taşınmazın davacıların kök murisi ...’den miras yoluyla intikal ettiği tüm dosya kapsamından anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 07.03.2019 tarihli ve 2016/7418 Esas, 2019/1511 Karar sayılı kararıyla; “ Çekişmeli 382 ada 38 parsel sayılı taşınmaz, kadastro sırasında davalı adına tespit ve tescil edilmiş ise de, niteliği çalılık olarak belirlenmiştir. Davacılar miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açtıkları, taşınmaz başında yapılan keşif sonucu dosyaya ibraz edilen ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın çalılık vasfında olduğu, üzerinde tarımsal ürün bulunmadığı belirtilmiş olduğu halde yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmazın davacılara ait olduğunu bildiklerine ilişkin soyut beyanları ile yetinilmiş, taşınmaz üzerinde davacı taraf yararına iktisap koşullarının ne suretle gerçekleştiği, zilyetliğin ne şekilde olduğu, tespit tarihine kadar ekonomik yarar sağlayan 20 yılı aşkın zilyetlikleri bulunup bulunmadığı araştırılmadan karar verilmiş olması nedeniyle yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunamamaktadır. Hâl böyle olunca, taşınmazın niteliği, kullanım durumu, zilyetliğin başlangıç ve sürdürülüş biçiminin belirlenmesi yönünden mahallinde fen bilirkişi, önceki bilirkişi dışında üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu, üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıklarının katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin yapıldığı tarihe kadar, ne kadar süreyle kimler tarafından neye istinaden ne şekilde zilyet edildiğine ilişkin maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, taşınmazın ne zamandan beri kim tarafından ne suretle kullanıldığı hususu sorulmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, bilirkişi ve tanık sözleri ile önceki keşif beyanları arasında çelişki bulunduğu takdirde gerekirse yüzleştirme yapılarak çelişki giderilmeye çalışılmalı, üç kişilik ziraat bilirkişisi kurulundan taşınmazın bitki örtüsü, komşu parsellerle mukayesesi, taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, zilyetliğin hangi tarihte hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, zilyetliğin ekonomik amaca uygun olup olmadığı, taşınmazın çalılık vasfı ile tespit ve tescil edildiği de gözetilerek bilimsel verilerle desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalı, taşınmazın değişik yönlerden renkli fotoğrafları çektirilerek rapora eklenmeli, fen bilirkişisine keşfi takibe imkan verir ayrıntılı rapor ve kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacı muris ... mirasçıları yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamı üzerine yeniden yapılan keşifte dinlenen davacı tanıkları ve mahalli bilirkişilerin beyanları doğrultusunda taşınmazın davacıların murisi ...'den intikal ettiğinin, ona da büyüklerinden kaldığının, taşınmazın davacılar ve murisleri tarafından kadastro tespitinin yapıldığı tarihe kadar 20 seneden fazla kullanıldığının, toplamda da 40 seneden fazla kullanıldığının anlaşıldığı, davacılar tarafından taşınmazda çok uzun yıllardır fındık tarımı yapıldığı, taşınmazda bulunan ve davacıların murisleri tarafından dikilen ağaçlardan kışlık yakacak odun ihtiyacının giderildiği ve arıcılık faaliyetleri yapıldığının tespit edildiği, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazın sınırlarının 20 yılı aşkın zamandır davacı ve murisleri tarafından kullanıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekili tarafından temyizi üzerine, Mahkemenin 08.03.2022 tarihli ek kararı ile; temyiz harç ve giderlerinin yatırılması için çıkarılan muhtıraya rağmen davalılar tarafından istenen harç ve masrafların yatırılmadığı gerekçesiyle davalıların temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir.
Mahkeme kararının davalılardan ... vekili tarafından temyizi üzerine, Mahkemece bu kez 06.02.2024 tarihli ek karar ile davalının temyiz dilekçesinin süreden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Mahkemenin yukarıda belirtilen 15.09.2021 tarihli kararına ve 06.02.2024 tarihli ek kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; karar ve ek kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilmediğini, davalının davadan haberdar olmadığını, davalının mahkemeye erişim hakkının engellendiğini, davalı için dosyaya sunulan vekaletnamenin eldeki dava dosyası için verilmediğini, eldeki davadan çok önce verilen vekalete dayalı dosya takibi yapılmasının mümkün olmadığını, yapılan yargılamanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyadaki tüm tebligatların eldeki dava için yetkilendirilmeyen Av. ...’na yapıldığını, anılan avukat tarafından dosyanın gerekli şekilde takip edilmediğini, Avukat ...’nun vekalet görevini kötüye kullanarak eldeki davaya davalının bilgisi dışında vekaletname koyduğunu ve herhangi bir savunma dilekçesi ve delil dilekçesi sunmadığını, duruşmaları takip etmediğini ve temyiz sürecini tamamlamadığını, yapılan tebligatların usulsüz olduğunu; dosyanın esası yönünden mahalli bilirkişi beyanlarının net olmadığını, dava konusu taşınmazın davalının murisi ...’a ait olduğunu, taşınmazda uzun yıllar kimsenin faaliyette bulunmadığını, buranın davalılara ait olduğunu, kendilerinin şehir dışında bulunmaları nedeniyle taşınmazla ilgilenen bulunmadığını, bozma ilamındaki eksikliklerin keşif esnasında giderilmediğini, somut olaylara dayalı beyanların alınmadığını, ayrıntılı rapor ve kroki düzenletilmediğini, eksik inceleme ile hüküm verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kadastro sonucu Fındıklı ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 382 ada 38 parsel sayılı 18.953,87 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle çalılık vasfıyla ... adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 114/e maddesinde davayı takip yetkisi dava şartları arasında düzenlenmiş olup anılan hüküm uyarınca dava açma ve davayı takip yetkisinin bulunması dava şartıdır. Öte yandan anılan Yasa'nın 115. maddesinde de dava şartlarının incelenmesine ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
Somut olayda; davalılar ..., ... ve ... adına vekil ... tarafından sunulan vekaletnamelerin dava takip yetkisi içermediği (Rize ili, Fındıklı ilçesinde bulunan taşınmazlar için intikal ve buna dair işlemlerin yapılması yetkilerini içerdiği), buna rağmen vekil ... tarafından davanın takip edildiği, yine davalılar adına duruşmalara ve keşfe katılan Av.... adına davalılar tarafından verilen herhangi bir vekaletname bulunmadığı, ancak bu avukat tarafından davalılar adına davanın takip edildiği, Mahkemenin 15.09.2021 tarihli kararının 06.11.2021 tarihinde davalılar adına dava takip yetkisi olmayan Av. ...’na tebliğ edildiği, 04.11.2021 tarihinde yine davalılar adına vekil ... tarafından hükmün temyiz edildiği, Mahkemece temyiz yoluna başvurma harcı, temyiz karar harcı ve temyiz posta giderinin 1 haftalık kesin süre içerisinde yatırılması, aksi halde temyiz isteminden vazgeçmiş sayılacağına ilişkin 13.02.2022 tarihli muhtıranın davalılar adına Av. ...’na 19.02.2022 tarihinde tebliğ edildiği, Mahkemece 08.03.2022 tarihli ek karar ile temyiz temyiz harç ve giderlerinin yatırılması için çıkarılan muhtıranın 19.02.2022 tarihinde davalılar vekiline tebliğ edilmesine rağmen davalılar vekilinin 1 haftalık kesin süre içinde muhtırada belirtilen masrafları yatırmadığı gerekçesi ile davalılar vekilinin temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verildiği, anılan ek kararın yine Av. ...’na 14.03.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalılardan ... vekili Av. ... tarafından 05.02.2024 tarihli dilekçe ile Mahkemenin 15.09.2021 tarih 2019/188 Esas, 2021/238 Karar sayılı kararının temyiz edildiği, Mahkemece bu kez 06.02.2024 tarihli ek karar ile davalı ...’in temyiz dilekçesinin süreden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklandığı üzere, davada takip yetkisinin dava şartlarından olduğu ve davalılar adına işlem yaparak davayı takip eden Av. ...’nun sunduğu vekaletnamesinde dava takip yetkisi bulunmadığından, davalılardan ... tarafından bu avukat tarafından yapılan işlemlere onay verilmediği belirtilerek dava takip yetkisi bulunan yetkili vekil ile hükmün temyiz edildiği de gözetildiğinde, yetkisiz vekil Av. ... tarafından yapılan işlemlerin hükümsüz olduğu anlaşıldığından, Mahkemenin 08.03.2022 tarihli ve 06.02.2024 tarihli ek kararlarının ortadan kaldırılması gerektiğinde kuşku yoktur.
Bununla birlikte, dosya içeriğinden, tüm davalılara dava dilekçesinin farklı adreslerde, ancak muhatap ile aynı adreste daimi çalıştığı belirtilen Abdullah Tapurcu’ya tebliğ edildiği, farklı adreslerde ikamet eden tüm davalılar için aynı kişiye dava dilekçesinin tebliğ edilmesinde yapılan tebligatın da usulüne uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. HUMK'un 73. maddesinde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre mahkeme, tarafları dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür. Asıl olan tarafların huzurunda yargılamanın yürütülmesi olmakla birlikte, hukuk mahkemelerinde taraflar yargılamaya katılmasalar bile mutlaka duruşmadan haberdar edilmelidirler. Duruşmaya gelinmese dahi ilgilinin yokluğunda davaya devam edilip karar verilmesine usulün olanak tanıdığı hallerde, açıklanan biçimdeki uyarıyı taşıyan davetiyenin tebliğ edilmesinden ve yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girilmesi, deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması gereklidir. Değinilen işlemleri nedeniyle tebligat, bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Bu nedenle tebliğ ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tüzüğü hükümleri tamamen şeklidir. Kanun ve Tüzüğün amacı, tebliğin muhatabına ulaşması, konusu ile ilgili olarak kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususun belgeye bağlanmasıdır. Hâl böyle olunca, kanun ve tüzük hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur. Kural olarak tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen son adresinde yapılır. Ancak tebliği alacak kişinin müracaatının bulunması, kabulü koşuluyla her yerde yapılabilir. (TK m.10) Tebligatı, tebliğ muhatabı adına almaya yetkili kimseler yasayla ayrıca belirtilmiştir. Bunlar; vekil, yasal temsilci, tüzel kişinin organları, kıta komutanları, amir ve memurlar, aynı çatı altında oturan aile bireyleri, hizmetçileri, daimi memurları vs. kimselerdir. Kendisine tebligat yapılacak kimse geçici olarak adresinde bulunmazsa tebligat, kendisiyle birlikte oturan aile efradına yapılır. (TK m.16) Aile efradı kavramı geniş anlamda aileyi kapsamaktadır. (MK m.367) buna göre, karı-koca,hısım ve evlatlık gibi birlikte oturan kimseler aile efradı sayılır. Buna sıhri hısımlık da dahildir. Bütün bunların yanında tebligatın geçerliliği için, tebliği alacak kişinin o aile ile birlikte oturmuş, orayı adres olarak seçmiş olması da zorunludur.
Somut olaya gelince; yukarıda anılan ilkeler çerçevesinde bir değerlendirme yapıldığında, davalı ...’e dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Hâl böyle olunca; dava konusu taşınmazın davalıların mirasbırakanı ... adına kayıtlı olduğu, ...’ın ölüm tarihi itibariyle terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olup mirasçılardan davalı ...’nın hükmü temyiz etmesinin diğer mirasçılara da sirayet edeceği göz önüne alınarak öncelikle davada taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra taraf delillerinin toplanarak işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Mahkemenin 08.03.2022 tarihli ve 06.02.2024 tarihli ek kararlarının ORTADAN KALDIRILMASINA,
Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönlerden kabulü ile hükmün, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davalıya iadesine,
Dosyanın Pazar (Rize) 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
17.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.