"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/310 E., 2021/1393 K.
Taraflar arasındaki tapu kaydında düzeltim davasından dolayı Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; muris babası ...'ya ait olup diğer mirasçılarla beraber kendisine de intikal eden, bu zamana kadar da kesintisiz tasarruf etmeye devam ettikleri 2075 (yenileme sonrası 185 ada 86 parsel) ve 1831 (yenileme sonrası 192 ada 6 parsel) parsel sayılı taşınmazların intikal işlemleri için Tapu Müdürlüğüne müracaat ettiğinde, mülkiyetin aidiyeti konusunda kesin bir saptama yapılamadığından talebinin geri çevrildiğini, bahsi geçen taşınmazın Toprak Tevzi Komisyonu kararı ile murisi ...'ya verildiğini,1978 yılında yapılan kadastro çalışmasında da muris adına tespit gören taşınmazların ölümüne kadar bizzat muris tarafından, ölümünden sonra ise mirasçıları tarafından kullanıldığını, dava konusu taşınmazlar tapuda murisi ... adına görünmekte ise de aidiyet hususunun tartışmalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların mirasbırakanı ... oğlu ...'ya aidiyetinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili, katıldığı duruşmalarda davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Elbistan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.09.2015 tarihli ve 2013/538 Esas, 2015/588 Karar sayılı kararı ile; toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davanın mülkiyetin aidiyetinin tespiti talebine ilişkin olduğu, davacı vekilinin dava konusu taşınmazların ... ve ... oğlu ...'ya aidiyetinin tespitini talep ettiği, dosyaya sunulan aile nüfus kayıt örneği incelendiğinde davacının babası ... TC kimlik numaralı ... ve ... oğlu ...'nın, aynı hane BSN:15'de kayıtlı ... TC kimlik numaralı ... ve ... oğlu ... isminde babaları aynı ancak anneleri farklı kardeşinin kayıtlı olduğunun görüldüğü, dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların beyanları ile 24.06.2014 tarihli jandarmanın cevabi yazısından da görüleceği üzere dava konusu taşınmazların bulunduğu ... Mahallesinde ... ve ... oğlu ... isminde birinin yaşamadığı ve taşınmazının bulunmadığı gibi dava konusu taşınmazların ... ve ... oğlu ...'ya ait olduğunun belirtilmesi ve davalı ... ve ... oğlu ...'nın yapılan usulüne uygun tebligatlara rağmen duruşmaya katılıp herhangi bir karşı delil de ibraz etmemesi karşısında dava konusu taşınmazların ... TC kimlik numaralı ... ve ... oğlu ...'ya ait olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Dairenin 30.03.2017 tarihli ve 2017/1482 Esas, 2017/1547 Karar sayılı kararı ile; "...Somut uyuşmazlıkta davacı; 6100 sayılı HMK'nın yürürlük tarihinden sonra 10.09.2013 tarihli dava ile 185 ada 86 ve 192 ada 6 parsel sayılı taşınmazlarda malik gözüken '... oğlu ...'' ile kendi mirasbırakanı '... oğlu ...”nın aynı kişi olduklarının tespiti isteğiyle eldeki davayı açmıştır. Hâl böyle olunca anılan isteğin Asliye Hukuk Mahkemesinde yazılı yargılama usulüne göre görülmesi mümkün olmadığından, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken aksi düşünce ile yazılı şekilde davanın esası hakkında karar verilmesi doğru değildir." gerekçesi ile karar bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; Elbistan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.04.2018 tarihli ve 2018/85 Esas, 2018/164 Karar sayılı kararı ile; Mahkemenin görevsizliği sebebiyle HMK'nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, kararın kesinleşmesinden itibaren süresi içerisinde başvurulması halinde dava dosyasının görevli ve yetkili Elbistan Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, Elbistan 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararı ile; tüm dosya kapsamı, yapılan tapu kaydı ve kolluk araştırmaları, dinlenen davacı tanıkları, mahalli bilirkişi beyanları değerlendirildiğinde taşınmazın davacının babası ... oğlu ...'ya ait olduğuna kanaat edildiği, mülkiyet iddiasında bulunan 64501052340 TC kimlik numaralı ...'nın beyanının iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi kapsamında değerlendirildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesi ile; eksik araştırma ve inceleme neticesinde verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın tamamının Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının zilyetlik konusunda hüküm kurmaya elverişli olmadığını, bozma ilamı doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemenin yapılmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı ... vekili temyiz dilekçesi ile; eksik araştırma ve inceleme neticesinde hatalı karar verildiğini, dava konusu taşınmazların mülkiyetinin müvekkilinin babası ... oğlu ...'ya ait olduğunu, tapu geldilerine bakıldığı zaman bu taşınmazların kadastro tespiti esnasında müvekkilinin murisi ... adına tespit edildiğinin görüldüğünü, Yerel Mahkemede görülen davanın mülkiyetin tespiti değil, tapu iptali ve tescil davası olduğunu, Yerel Mahkemenin bu davaya bakma hususunda yetkili olmadığını, kaldı ki davacıların kadastro tespitine herhangi bir itirazları var ise tespitin kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde dava açmaları gerektiğini, bu nedenle talebin zamanaşımına uğradığını, Yerel Mahkemede görülen davanın mülkiyetin tespiti davası olarak kabul edilebilmesi için tapu maliki olarak görünen kişinin kim olduğunun tespit edilememesi, tapu malikinin nüfusa kayıtlı bir kişi olmaması veya malik olduğunu iddia eden kişinin kimlik bilgilerinde kabul edilebilir nitelikte bir yanlışlığın olması gerektiğini, oysa dava konusu taşınmazların malikinin tespit edilebildiğini, davacıların müvekkillerinin yurt dışında olmasını fırsat bilerek murislerin isim-soyad ve baba adı benzerliğinden faydalanarak haksız kazanım elde etmenin peşinde olduklarını, dava konusu taşınmazları sağlığı elverdiği müddetçe müvekkilinin mirasbırakanlarının kullandığını, murise yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığını, sağlık sorunları olan birine yapılan tebligata cevap verilmemesinin Yerel Mahkemece kabul nedenlerinden biri yapılmasının doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, tapu kayıt malikinin davacının mirasbırakanı ile ayni kişi olduğunun tespiti ile taşınmazların aidiyetinin tespiti isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının mirasbırakanı ... ve ... oğlu 1931 doğumlu ...'nın 08.09.2005 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı oğlu Zeki ile dava dışı mirasçı çocuklarının kaldığı, dava konusu 1831 ve 2075 parsel sayılı taşınmazların 13.10.1977 tarihinde tapuya dayalı olarak ... oğlu 1937 doğumlu ... adına tespit edildiği, söz konusu tespitlerin 14.07.1978 tarihinde kesinleştiği, daha sonra 16.04.2013 tarihinde 3402 sayılı Yasa'nın 22/a maddesi gereğince yenilemenin tescili işlemi ile 1831 parselin 192 ada 6 parsel, 2075 parselin ise 185 ada 86 parsel numarasını aldığı, Mahkemece yapılan nüfus araştırmasında ... ve ... oğlu 1933 doğumlu ... isimli bir kişinin daha varlığının tespit edildiği, söz konusu kişinin davacının mirasbırakanı ... ile kardeş olduğunun bildirildiği, Mahkemece 01.10.2014 tarihli celsede kurulan ara karar ile ... ve ... oğlu ...'nın davaya dahil edildiği, davaya dahil edilen ...'nın 26.12.2016 tarihinde öldüğü, mirasçılarından ... tarafından sunulan beyan dilekçesinde; davacı ile baba tarafından dedelerinin ortak olduğunu, davacının ve babasının bu zamana kadar taşınmazı kullanmalarına müsaade ettiklerini, ancak dava konusu taşınmazın kendi babası olan ... ve ... oğlu ...'ya ait olduğunu bildirdiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 124. maddesinde davada taraf değişikliği müessesesinin düzenlendiği, öte yandan HMK'da davaya dahil edilme (dahili davalı – dahili davacı) diye bir müessese bulunmayıp ıslah suretiyle dahi tarafın değiştirilemeyeceğinin genel usul kuralı olduğu, bir başka anlatımla zorunlu dava arkadaşlığı hariç bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı verilmesinin olanaksız olduğu, davada taraf olmayan kimse veya kişi hakkında hüküm kurulamayacağı açık olup ... ve ... oğlu ...'nın davaya dahil edilmesi suretiyle yargılamaya devam edilmesi doğru olmadığı gibi, çekişme konusu 192 ada 6 ve 185 ada 86 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili mülkiyet ihtilafının bulunduğu ortada olup uyuşmazlığın bu noktada tapu iptali ve tescil davasına dönüştüğü ve bu şekilde görülecek dava ile çözüme kavuşturulacağı, uyuşmazlığın çekişmesiz yargı usulünün uygulandığı tapuda düzeltim davası ile görülme imkanının bulunmadığı da açıktır.
Hal böyle olunca; mülkiyet ihtilafına dönüşen eldeki temyize konu davada uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde açılması gereken tapu iptali ve tescil davası ile görülmesi gerektiği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar Tapu Müdürlüğü ile ... vekillerinin temyiz itirazlarının değinilen yönler itibariyle kabulü ile 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı ... harçtan muaf olduğundan, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'ya iadesine,
Dosyanın Elbistan 1. Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-2. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
19.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.