"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/1652 E., 2024/1801 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Safranbolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/251 E., 2024/186 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; dava konusu Eflani ilçesi, ... köyünde bulunan 109 ada 23, 110 ada 87 ve 88, 117 ada 1, 121 ada 3, 127 ada 48, 78, 80 ve 90,131 ada 7, 22, 58, 103 ve 104 parsel sayılı taşınmazların kök muris ...'ye ait olduğunu, ...'in ..., ..., ..., ... ve murisi annesi ... olmak üzere yasal mirasçılarının bulunduğunu, ... 'ün 23.03.1963 yılında vefat ettiğini, dava konusu taşınmazların gerek murisin yasal mirasçıları arasında, gerekse ölümleriyle alt soyları arasında herhangi bir şekilde taksim yapılmadığını ve birbirlerine hisse devrinin de bulunulmadığını, dava konusu taşınmazların halen verasette iştirak halinde mülkiyet durumunda olduğunu, murisin ölümünden sonra mülkiyet gibi zilyetliğin de diğer mirasçılara intikal ettiğini, miras taksim olmadığı taktirde bir mirasçının zilyetliğinin diğer mirasçılar adına sürdürülmüş sayılacağını, bu itibarla bağımsız zilyetlikten ve bunun mülkiyeti kazandırdığından söz edilemeyeceğini, kadastro tespit çalışmaları sırasında bu hususun dikkate alınmadığını, murisi olan annesi ...'nin taşınmazlar üzerindeki yasal hakları ve paylarının göz ardı edildiğini dava konusu taşınmazların davalılar adına kayıt edilerek tapuya tescil edildiğini ileri sürerek davalılar adına kayıtlı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar; davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının annesi ...'nin 1963 yılında kök muris ...'den önce vefat ettiğini, kadastro tarihinden evvel uzun yıllar taşınmazın davalılar ve murisleri tarafından kullanıldığını, davacının bu durumun aksini ispat edemediğini tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarına göre davacının murisi olan annesi veya çocukları tarafından taşınmazın kullanılmadığı belirlenerek davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının kadastro tespitinden önceki sebebe dayandığı, bu durumda tutanağın kesinleştiği tarihten davanın açıldığı tarihe kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 hükmünde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinin anlaşıldığını, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın esastan reddine karar verilmesinin doğru olmadığı belirlenip İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; yargı içtihatları gereğince mirasçılar arasındaki uyuşmazlıklara ilişkin zamanaşımı ve hak düşürücü süreler işlemeyeceğini, kadastro işlemine itiraz süresi içerisinde murisin vefat ettiği ve müvekkile miras kaldığını, tutanağın tanziminden sonra doğan haklar açısından hak düşürücü sürenin uygulanamayacağını davanın reddinin hatalı olduğunu, davanın esasının incelenmesi gerektiğini, davaya konu taşınmazların mirasçısı olduğunun resmi kayıtlarla sabit hale geldiğini, davalılar tarafından müvekkilin miras hakkından mahrum edilmek istendiği ve bu yönüyle ketmi verese saikiyle hareket edildiğini, bu nedenle hak düşürücü sürenin işlememesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.