"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/112 E., 2022/10 K.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; Adana ili, Ceyhan ilçesi, ... köyünde 1959 yılında yapılan toprak tevzi işlemleri sırasında 30.000 m2 yüz ölçümündeki taşınmazın 119 parsel olarak mirasbırakanları ... ...'a verildiğini, dava konusu taşınmazın Hazine adına kayıtlı 101 ada 2 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığını, ölene kadar murislerinin, ölümünden sonra da mirasçılar olarak kendilerinin taşınmaza zilyet olmaya devam ettiklerini ileri sürerek toprak tevzi çalışmaları esnasında 119 parsel numarası ile mirasbırakanlarına verilen kısmın dava konusu 101 ada 2 parsel sayılı taşınmazdan iptal edilerek miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili; davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; dava konusu 30.000 m2 yüz ölçümündeki taşınmazın Hazine adına kayıtlı 101 ada 2 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığı, 1959 yılında toprak tevzi yolu ile dağıtılan bu yerin 25 sene müddetle takyitli olarak davacılar mirasbırakanı ... ...'a 119 parsel olarak verildiği, davacıların mirasbırakanının ölene kadar zilyet olduğu, ölümünden sonra da mirasçılarının zilyetliklerini devam ettirdikleri gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin kararının süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 20.05.2021 tarihli ve 2019/2271 Esas, 2021/4161 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmaza ilişkin tedavüllü tapu kayıtları ve toprak tevzi işlemlerine ilişkin belgeler getirtilmeden hüküm kurulduğuna değinilerek söz konusu belgelerin dosya arasına konulması, bundan sonra yeniden fen bilirkişisi, mahalli bilirkişiler ve tanıklar aracılığıyla taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılması, dayanak belgeler ile paftanın ve tapu kayıtlarının yerinde uygulanması, dava konusu 119 sayılı toprak tevzi parselinin, tevzi haritasındaki sınırları itibarı ile dava konusu tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığının duraksamaya yer vermeksizin tespitinden sonra toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilip Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, dayanak belgeler ile paftanın ve tapu kayıtlarının yerinde uygulanmasının sağlandığı, dava konusu 119 sayılı toprak tevzi parselinin tevzi haritasındaki sınırları itibarı ile dava konusu tapu kaydı kapsamında kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava; kadastro tespitinden sonra yapılan toprak tevzi çalışmasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kadastro çalışmaları sonucu Adana ili, Ceyhan ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 101 ada (eski 35 ada) 2 parsel sayılı taşınmazın, tarla vasfıyla tapu kaydına istinaden Hazine adına tespit ve tescil edildiği, davacıların; 101 ada 2 parsel sınırları içerisinde yer alan çekişme konusu taşınmaz bölümünün, kadastro tespitinden sonra yapılan toprak tevzi çalışmaları ile murislerine verildiği iddiasıyla eldeki davayı açtıkları, yargılama sırasında 101 ada 2 parsel sayılı taşınmazda ifraz, bilahare toplulaştırma işlemleri yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, Mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşur. Diğer taraftan Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir.(09.05.1960 tarihli, 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı).
Ne var ki; Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği, yapılan araştırma ve incelemenin de hüküm kurmak için yeterli olmadığı anlaşılmaktadır.
Şöyle ki; bozma kararında dava konusu taşınmaza ilişkin tedavüllü tapu kayıtlarının ve toprak tevzi işlemlerine ilişkin belgelerinin araştırılarak dosya içerisine alınması, bundan sonra yeniden keşif yapılması gerektiğinden bahsedilmesine rağmen, anılan bilgi ve belgeler eksiksiz olarak dosya arasına konulmamış olup Dairenin geri çevirme kararı üzerine söz konusu kayıtlar istenmiş ve bir kısım belgeler de bu suretle temin edilmiştir. Bozma kararında belirtilen hususlar tamamlanmaksızın yapılan keşif neticesinde alınan bilirkişi raporunun ise yeterli, hükme ve denetime elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
Öte yandan; dava konusu taşınmazda ifraz işlemleri yapıldığı gözetilmeksizin taşınmazın son durumu belirlenip yöntemince incelenmeden hüküm kurulması da isabetsizdir.
Hal böyle olunca; 101 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine dayanak kayıtların ve kadastro sonucu oluşan tapu kayıtlarının ilk tesislerinden itibaren tüm tedavüllerinin, iktisap nedenleri yazılmak suretiyle intikallerini gösterir tüm geldi ve gittilerinin; 1959 yılında taşınmazın bulunduğu bölgede 4753 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılan toprak tevzi çalışmaları sonucu oluşan 119 sayılı toprak tevzi parseline ait tablendikatif belgesi, belirtmelik tutanağı, belirtmelik tutanağında varsa taşınmaza uygulanan kayıtların, toprak tevzi harita ve eklerinin eksiksiz olarak temin edilmesi; dava konusu taşınmaza ilişkin ifraz ve toplulaştırma işlemlerinin tüm bilgi ve belgeleri ile haritalarının getirtilmesi; bundan sonra fen bilirkişisi, mahalli bilirkişiler ve tanıklar aracılığıyla dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, dayanak belgeler ile paftanın, ilgili haritaların yerinde uygulanması, 119 sayılı toprak tevzi parselinin tevzi haritasındaki sınırları itibarı ile dava konusu taşınmaz kapsamında kalıp kalmadığının duraksamaya yer verilmeksizin tespit edilmesi, bu kapsamda fen bilirkişisinden keşfi ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıca dava konusu taşınmazın ifraz ve toplulaştırma çalışmaları yapıldıktan sonra hangi parsellere isabet ettiğini gösterir şekilde rapor alınması; toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
24.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.