Logo

10. Hukuk Dairesi2024/7569 E. 2024/11590 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının yurt dışı borçlanma talebinin geçerlilik tarihi ve bu tarihe göre hesaplanacak borçlanma bedelinin tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının yurt dışı borçlanma başvurusunda bulunup işlemleri makul sürede takip etmediği, davanın da makul süreden sonra açıldığı gözetilerek, ilk başvuru tarihinin değil dava tarihinin geçerli borçlanma tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği ve buna göre hesaplama yapılması gerektiğinden, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/862 E., 2024/539 K.

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Sivas 1. İş Mahkemesi

SAYISI : 2022/103 E., 2022/204 K.

Taraflar arasındaki aksine işlemin iptali ile yurt dışı borçlanmasının 31.07.2019 tarihi itibariyle geçerli olduğunun tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, aksine işlemin iptali ile 31.07.2019 tarihli yurt dışı borçlanma talebinin geçerli olduğunun tespitini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Kurum vekili, davacının yurt dışı borçlanma işlemlerini kanuni süresinde tamamlayamadığını, borçlanmanın iptali işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, davacı ...'in 01.07.1992 - 30.06.2002 döneminde toplam 3600 gün ve 01.01.2005 - 20.07.2010 döneminde 2000 gün olmak üzere, 5600 gün karşılığı toplam 300.510,00-TL üzerinden borçlanabileceğinin tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

Davacı vekili, kararın eksik araştırma ve inceleme sonucu verildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Davalı Kurum vekili, kararın eksik araştırma ve inceleme sonucu verildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V.TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, kararın eksik araştırma ve inceleme sonucu verildiğini belirterek temyiz başvurusunda bulunmuştur.

Davalı Kurum vekili, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, borçlanma talebinin geçerli olduğunun kabulü gerektiğini belirterek temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C.Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, yurt dışı borçlanmasının geçerli olduğu tarihin tespiti istemine ilişkindir.

2.İlgili Hukuk

1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

2-5510 sayılı Kanun'un 42 nci, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü, 5 inci ve geçici 9 uncu maddesi hükümleri.

5510 sayılı Kanunun "Bildirim" başlıklı 42 nci maddesi; Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir düzenlemesini,

3201 sayılı Kanun'un "Borçlanma tutarı ve borçlanma tutarının iadesi" başlıklı 4 üncü maddesi, 17.04.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi ile düzenlenmiş haliyle, borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarının, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun'un 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azamî günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın %32’sinin olduğunu, ancak prime esas asgari günlük kazancın altında olmamak üzere borçlanma tutarına esas alt sınırı farklı bir miktarda belirlemeye Bakanlar Kurulunun yetkili olduğunu, borçlanılan süreler, yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde 5510 sayılı Kanun'un 41 inci maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirileceğini, tahakkuk ettirilen borç tutarının, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenmesi gerektiğini, ödeme yapılan gün sayısının prim ödeme gün sayısına ve prime esas kazanca dahil edileceğini, tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartı aranacağını amir iken, maddenin 17.7.2019 tarihli ve 7186 sayılı Kanun'un 9 uncu maddesiyle değişik halinde, borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarının, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azamî günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın %45’i olduğunu düzenlemiş ve tahakkuk ettirilen borç tutarının, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenmesi gerektiğini, tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartının aranacağını düzenlemiştir.

3201 sayılı Kanun'un "Süre tespiti ve sigortalılığın başlangıcı " başlıklı 5 inci maddesinin 4 üncü ek fıkrası 17.04.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesinin düzenlediği şekli ile yurt dışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağılık Sigortası Kanunu'na göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye'de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanun'un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir şeklinde iken, 17.7.2019 tarihli ve 7186 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi ile değişik halinde, yurt dışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir, düzenlemesi şeklindedir.

01.08.2019 tarihinde yürürlüğe giren 3201 sayılı Kanun'un geçici 9 uncu maddesi ise kısmi aylık bağlanmış olanlar dahil olmak üzere bu maddenin yürürlük tarihinden önce yurt dışında geçen sürelerini borçlanma talebinde bulunanlardan tahakkuk ettirilen borçlarını yasal süresi içinde ödeyenlerin, sigortalılık sürelerinin hangi statüde değerlendirileceğinin ve tahakkuk ettirilecek borç tutarının tespitinde önceki hükümler esas alınacağını, düzenler.

3- 3201 sayılı Kanun'dan yararlanarak yurt dışında geçen sürelerini borçlanmak isteyenler ile Kurum arasında borçlanma işlemine, bunun sonucu olarak ödenecek prim miktarına ilişkin uyuşmazlıklar çıkmaktadır. Kurumun aktüeryal dengesi ve hakkaniyet ölçüleri gözetilerek ödenecek primin hangi tarihteki prime esas kazanç miktarları esas alınarak belirleneceği üzerinde durulmalıdır. Bu yönde, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin önceki düzenlemesinde açıkça “ödeme tarihi” esas alındığından, bu konuda çıkabilecek uyuşmazlık ödeme tarihine göre çözümlenmekte iken, yürürlükte olan düzenleme tahakkuk tarihindeki primin tebliğden itibaren üç aylık süre içinde ödenmesi şeklinde olup, bu üç aylık sürenin geçirilmesi durumunda borçlanma bedeli olarak ödenecek prim miktarının nasıl belirleneceği irdelenmelidir.

Burada, Kurum işleminin hukuka uygun olması kriter olarak alınmalıdır. Kurum, yapılan borçlanma başvurusunu hukuka uygun olarak değerlendirmiş ve yaptığı borç tahakkukunu tebliğ etmiş, buna rağmen borçlanma bedeli Kanun'da belirtilen üç aylık süre içinde ödenmemiş ise 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi gereği borçlanmak için Kuruma yeniden başvuru gerektiğinden, davanın açıldığı tarihe bakılmaksızın buna ilişkin isteğin reddine karar verilmelidir. Örneğin, Türkiye’de sigortalı olarak tescili bulunmayanların borçlanması 5510 sayılı Kanun'un 4/1-b maddesi kapsamında değerlendirilerek borç tahakkuku yapılması Kanun gereği olup, Kurum işlemi hukuka uygun olacağından, tahakkuk ettirilen prim borcunu ödeme yerine, borç tahakkukunun 5510 sayılı Kanun'un 4/1-a maddesine göre yapılması ve prim borcunun da başvuru tarihindeki prim miktarları esas alınarak belirlenmesine ilişkin davanın reddi gerekecektir.

Kurum işleminin hukuka uygun bulunmaması durumunda ise, prime ilişkin uyuşmazlığın makul süre gözetilerek çözümlenmesi gerekir. Makul sürenin belirlenmesinde, 5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesinden yararlanılabilir. Anılan maddede, “Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Benzer düzenlemeye Mülga 506 sayılı Kanun'un 116 ncı maddesinde de yer almakta idi. Ayrıca, 3201 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinde de üç aylık ödeme süresi belirlenmiş olup; tüm bu düzenlemeler, 3201 sayılı Kanun'la ilgili uyuşmazlıklarda üç aylık sürenin makul süre olarak alınabileceğini göstermektedir.

Buna göre, Kurumun hukuka aykırı işlemine karşı, Kurum işleminin tebliğ tarihinden itibaren üç aylık makul süre içinde dava açılması durumunda, borçlanılacak prim miktarının başvuru tarihindeki primler esas alınarak belirlenmesi; üç aylık makul süre geçtikten sonra dava açılması durumunda ise dava yeni borçlanma iradesi sayılarak davanın açıldığı tarihindeki primler esas alınarak borçlanma bedeli belirlenmesi gerekir. Örneğin, Türk Vatandaşlığından izinle çıkan kişilerin, Türk Vatandaşı oldukları dönemde yurt dışında geçen süreleri borçlanma hakkının varlığı gözetildiğinde, başvuru tarihinde Türk Vatandaşı olunmadığı gerekçesiyle borçlanma başvurularının reddi hukuka aykırı olacağından, ödenecek borçlanma bedelinin burada belirtilen kriterlere göre belirlenmesi gerekir.

Diğer bir olasılık da Kurumun borçlanma talebini değerlendirmeyip cevapsız bırakmasıdır. Bu durumda, 5510 sayılı Kanun'un 42 nci maddesinde belirtilen üç aylık süre geçtiğinde Kurumun talebi reddetmiş olduğu esas alınarak, anılan üç aylık bekleme süresine yukarıda belirtilen üç aylık makul süre (3 + 3 =6 ay) eklenmeli; davanın Kuruma başvuru tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde açılması durumunda yine Kuruma ilk başvurunun yapıldığı tarihteki prime esas kazancın esas alınması; başvuru tarihinden itibaren altı aylık sürenin geçmesinden sonra dava açılması durumunda ise makul sürenin geçtiği ancak Kurum tarafından da başvuruya bir cevap verilmediği gözetilerek borçlanma bedelinin davanın açıldığı tarihteki prime esas kazanç miktarı esas alınarak belirlenmesi gerekecektir. Dairemizin bu yöndeki içtihadı istikrar kazanmıştır.

3.Değerlendirme

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- İnceleme konusu davada, davacının 31.07.2019 tarihinde borçlanma talebinde bulunduğu, davalı Kurumun 10.02.2020 tarihli yazı ile tahakkuku gönderdiği, davacının 15.06.2020 tarihli dilekçe ile borçlanma bedelinin "borcunuz yoktur" kaydı nedeniyle bankaya yatırılamadığını bildirdiği, davalı Kurumun 03.07.2020 tarihli yazı ile süresinde ödeme olmadığı için borçlanma talebinin işlemden kaldırıldığını bildirdiği, 04.02.2021 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

Somut olayda, davacı, davalı Kuruma 31.07.2019 tarihinde borçlanma talebinde bulunmuş, süreli olan bu borçlanma işlemini başlattığı halde makul süre içinde takip etmeyip eldeki davayı 04.02.2021 tarihinde açmıştır. Makul süre geçtiğine göre, davacı sigortalının 31.07.2019 tarihindeki borçlanma başvurusu geçersiz ... gelmiştir.

Kuruma borçlanma için başvuran sigortalının, Kurumun işlem yapmaması halinde makul süre içinde işlemin iptali için dava açması gerekir. Borçlanma işlemleri başlatan ancak makul sürede takip etmeyen sigortalının kusurlu bulunduğu açıktır.

Bu durumda Mahkemece, talep tarihi itibariyle geçerli bir yurt dışı borçlanmasının bulunmadığı gözetilerek, davacının da talep etmesi halinde, dava dilekçesinin geçerli bir borçlanma başvurusu olduğunun kabulü ile dava tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat kapsamında, davacının 4/1-b sigortalılık ve 04.02.2021 tarihinde geçerli ve yine davacı tarafından seçilecek asgari ya da azami prime esas günlük kazanç miktarı üzerinden borçlanabileceğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

VI.KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

3.Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.