"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2024/60 E., 2024/185 K.
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen tespit, haczin kaldırılması, kesilen aylığın iadesi davasında davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen kararın temyizi neticesinde kararın bozulması üzerine davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı Kurumdan 210145 1983 tahsis numarası ile emekli olduğunu, asgari ücretten almış olduğu maaşının 1.500,00 TL'nin 3/1'ine yani 500,00 TL'ye haciz konulduğunu, 5510 sayılı Kanun 93 üncü maddesine göre nafaka borcunun olmadığını, herhangi bir taahhütte de bulunmadığını, 31 Temmuz 2008 'de işe giriş 24.09.2008 yılı yani bir ay sonra ayrıldığını, ... Van Otel'de kendisini sorumlu müdür olarak 2018 yılına kadar çalıştığını zannederek Kurumun 200.000,00 TL borçlu çıkardığını, çalıştığı şirketin 2014 yılında kapandığını, kapanmasına rağmen şirketin 3 üncü ortağı olup ortaklardan ... Kaycı'nın aynı zamanda şirket müdürü olduğunu, üç ortağında birbirlerine güvenleri olmadığını, bu nedenle turizm firmalarından şirket hesabına gelen paraların çekilebilmesi için çift imza diye ve güvenilir kişi olarak kendisini bulduklarını, imzası olmadan bankadan para çekemediklerini, kendisinin görevinin bu olduğunu, bu ortakların sık sık kavga ettiklerini ve birbirlerini yaraladıklarını, kendisinin de 24.09.2008'de istifa ettiğini ve şirkete tebliğ edildiğini, aynı anda Ticaret Odasına bildirdiğini, bu belgeleri SGK ve icra müdürlüğüne göndermesine rağmen kendisinden gazete ilanı istediklerini, talep ve işlemlerin zaten zamanaşımına uğradığını beyanla, davalı Kuruma borçlu olmadığının tespiti ile maaşının üzerindeki haczin kaldırılmasını ve haksız olarak kesilen maaşının tarafına iadesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; Antalya 1. İş Mahkemesinin 2018/230 Esas sayılı dosyası ile görülmekte olan davanın konusu ve tarafların iş bu dosya ile aynı olduğunu, derdestlik itirazında bulunduklarını, Kurum bünyesinde işlem gören ...- Van Otel Ltd. Şti.'nin Kuruma olan borçlu dönemlerine dair 2008/7-8-9-10-11-12 ve 2009/1-3-4 dönemlerinin işleme konu yapıldığını, 31.07.2008 tarih ve 7117 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi 147 ve 148 sayfasında şirketin 23.07.2008 tarihli kararı ile davacının 04.04.2018 tarihine kadar şirket müdürü olarak atandığı ve ilanın da davacı ile ... 'nın müştereken temsil ve ilzam edeceğinin yayınlandığını, 30.06.204 tarihinde de şirketin terkin edildiğinin yine Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, 6183 sayılı Kanun'un 35 inci maddesine göre takibe geçildiğini ve davacı hakkında yapılan işlemlerin işbu Kanun hükümlerine göre yürütüldüğünü, emekli maaşına 5510 sayılı Kanun'un 88 inci maddesi gereği Kurumun takip ve alacakları için 93 üncü maddesine göre emekli maaşına yapılan haciz için borçlu muvafakatinin gerekmediğini beyanla davanın reddi ile borç toplamının %10 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 31.01.2020 tarih, 2018/355 E., 2020/143 K. sayılı kararıyla; "Tüm dosya kapsamının incelenmesinde; davacı tarafından açılan dava ile davacının davalı Kuruma borçlu olmadığının tespiti ile maaşının üzerindeki haczin kaldırılmasını ve haksız olarak kesilen maaşının tarafına iadesini talep ettiği görülmektedir. Davacı tarafından aynı iddialara istinaden Antalya 1. İş Mahkemesinin 2018/230 Esas sayılı dosyası üzerinden dava açtığı, Antalya 1. İş Mahkemesinin 04.03.2019 tarihinde verilen 2018/230 Esas 2019/66 Karar sayılı ilamı ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve eldeki dosyanın yargılaması devam ettiği sırada 15.05.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Dava konusunun davacının dava dışı ... Turizm şirketinin pirim borçlarından sorumlu olup olmadığı, bu nedenle de yapılan kesintilerin mevzuata uygun olup olmadığı hususuna ilişkin olduğu tespit edilmiştir. Davacının maaşına konulan haczin 5510 sayılı Kanun'un 93 üncü maddesinden kaynaklı olduğundan ve 5510 sayılı Kanun madde 88 gereğince Kurumun süresi içinde ödenmeyen pirim ve diğer alacakların tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un uygulama yeri bulacağından bu doğrultuda inceleme yapılmıştır. Dava konusu borçlara ilişkin ödeme emirlerinin davacıya 05.03.2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın 10.07.2018 tarihinde açıldığı, 6183 sayılı Kanun'un 58 inci maddesi gereğince davanın hak düşürücü sürede açılmadığı anlaşılmış ve bu nedenle davanın reddine" karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı Kuruma borçlu olmadığını, davada hak düşürücü sürenin geçmediğini, tüm dönemden sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, iki ay müdürlük görevini sürdürdüğünü beyan ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 04.02.2021 tarih, 2021/418 E., 2021/314 K. sayılı kararında, "... 6183 sayılı Kanun'un 58 inci maddesi gereği Kurumca yapılan icra takiplerine karşı 01.01.2018 tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Kuruma itiraz edilmesi veya davanın açılması gerekir. Dava dosyası içerisine alınan kayıtlar incelendiğinde, ödeme emirlerinin davacıya 05.03.2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Kanun gereği davacının en geç 20.03.2018 tarihinde Kuruma başvuru yapması veya dava açması gerekecektir. Davacının Kuruma yapmış olduğu itiraz 20.03.2018 tarihinde Kurum kayıtlarına ulaşmış, Kurumun red yazısı davacıya 03.04.2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu durumda, 03.04.2018 tarihinden itibaren davacının 15 gün içinde yargı yoluna başvurmadığı anlaşılmakla, ödeme emirlerine süresinde itiraz edilmediği ve ödeme emirlerinin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Açıklamalar itibariyle; dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan kanuni ve hukuki gerekçeleri ile dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine" karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. İlk Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 27.10.2021 tarih, 2021/3905 E., 2021/12997 K. sayılı kararında " Alanya 1. Noterliğince düzenlenen 24.09.2008 tanzim tarihli "istifa" konulu belgeyle, davacının, dava dışı şirketin müdürlüğünden istifa ettiğine dair beyanının 06.10.2008 tarihinde şirkete tebliğ edilmiş olması nedeniyle geçerli bir istifanın varlığı karşısında, istifa sonrası borçlardan sorumlu olmadığı belirgin olup bu dönem sonrası borçlar yönünden 3. kişi konumundadır. Bu bakımdan, davacının itiraz süresiyle bağlı olmadığı gözetilerek davanın menfi tespit davası olarak görülüp esasına girilmeli, Mahkemece, istifa dilekçesinin değerlendirilerek geçerli bir istifanın olması halinde davacı, 3. kişi konumunda bulunacağından hak düşürücü sürenin işlemeyeceği, davanın buna göre yürütülmesi gerektiğinin gözetilmemesi hatalı olup yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir ve bozmayı gerektirir." gerekçesiyle söz konusu karar bozulmuştur.
B.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 27.07.2023 gün, 2021/483 E., 2023/203 K. sayılı kararı ile bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; "Davacıya 2009/12516 sayılı takip dosyasından gönderilen ödeme emrinin 2008/7-11. aylar arası prim borcuna, 2009/12517 sayılı takip dosyasından gönderilen ödeme emrinin 2008/7-11. aylar arası işsizlik sigorta prim borcuna, 2009/13041 sayılı takip dosyasından gönderilen ödeme emrinin 2008/7-11. aylar arası damga vergisi borcuna ilişkin olduğu, davacının söz konusu borçlardan sorumlu bulunduğu,
Davacıya 2013/61934 sayılı takip dosyasından gönderilen ödeme emrinin 2008/12-2009/4 aylarına ilişkin prim borcuna, 2013/61935 sayılı takip dosyasından gönderilen ödeme emrinin 2008/12-2009/4 aylarına ilişkin işsizlik sigorta prim borcuna, 2013/61965 sayılı takip dosyasından gönderilen ödeme emrinin 2008/12-2009/4 aylarına ilişkin damga vergidi borcuna ilişkin olduğu davacının söz konusu borçlardan sorumlu bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 168 inci maddesine 16.06.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5904 sayılı Kanun'un 35 inci maddesiyle eklenen cümlede “Şu kadar ki hazırlanan tarifede; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un uygulanmasından ... her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir. " şeklinde düzenleme mevcuttur. Dolayısıyla davalı ve davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar, dosyadaki mevcut tüm bilgi ve belgeler, Yargıtay Bozma ilamı ve tüm dosya kapsamından oluşan delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi sonucunda, davacının sorumlu bulunduğu borç tutarlarının usulünce ve gerekçeleri belirtilerek gösterildiği, hesaplama yönteminin mahkememizce de benimsendiği, mevcut bilirkişi raporlarının hüküm vermeye yeter nitelikte olduğu sonucuna varıldığı" gerekçesiyle;
"Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine,
1-Davacının Alanya İcra Müdürlüğünün 2013/61934, 2013/61935, 2013/61936 sayılı takip dosyalarına konu alacak tutarlarından sorumlu olmadığının, borçlu bulunmadığının tespitine,
2-Davacının Alanya İcra Müdürlüğünün 2009/12516, 2009/12517, 2009/13041 sayılı takip dosyalarına konu yalnızca 2008/7. ay bakımından, 23.02.2018 itibariyle;
2009/12516 sayılı takibe konu 25.734,60 TL prim borcundan,
2009/12517 sayılı takibe konu 2.304,59 TL işsizlik sigorta prim borcundan,
2009/13041 sayılı takibe konu 31,56 TL damga vergisi borcundan sorumlu olduğu, borçlu bulunduğunun, takibe konu kalan aylar bakımından borçlu bulunmadığının tespitine" karar verilmiştir.
C. 2'nci Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
Dairenin 18.01.2024 tarih ve 2023/13554 E., 2024/311 sayılı kararı ile "1.İnceleme konusu davada; davacının, dava dışı Ltd. Şti.'nin 2008/7- 2009/4 dönemine ilişkin prim borçlarını içeren ödeme emirleri tebliğ edilmesi üzerine, davacının ödeme emirleri nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, Mahkemece davacının 2008/7 dönemi yönünden sorumlu olduğu, 24.09.2008 tarihli istifa nedeniyle 2008/8 dönemi de dahil olmak üzere bu dönem ve sonraki dönemler yönünden sorumlu olmadığı tespiti yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
2) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
3) Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan/reddedilen) ve temyize konu edilen toplam miktar İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238,730,00 TL’nin altında kalmaktadır.
4)Davalı Kurumun temyiz itirazlarına gelince;
Davalı Kurum tarafından düzenlenen ödeme emirlerinin 2008/7-2009/4 dönemine ilişkin olduğu, davacının 24.09.2008 tarihinde de istifa ettiğinin anlaşılması karşısında, yukarıda yer alan yasal mevzuat uyarınca davacının, dava dışı Ltd. şirkete ait prim borçlarının 2008/8 döneminden de sorumlu olduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi hatalıdır.
" gerekçesiyle karar bozulmuştur.
D. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "Somut olayda davacının 24.09.2008 tarihinde istifaya ilişkin beyanını şirkete bildirmiş olduğu, bildirimin şirkete 06.10.2008 tarihinde ulaştığı, bu haliyle geçerli bir istifanın söz konusu olduğu 24.09.2008 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde davacının müdürlük sıfatının bulunmadığı anlaşılmıştır. Ancak istifa bildiriminin tescilinin 17.08.2009 tarihinde yapıldığı görülmüş olmakla davacının müdür olmasından kaynaklı sorumluluklarının her ne kadar istifa etmiş ise de, 3. kişilere karşı bu tarihe kadar devam edeceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacı, davalı Kurumca tahakkuk ettirilen borçlardan, istifa ettiği ve istifanın tescil edildiği dönem aralığında 3. kişi konumunda bulunduğundan ödeme emrine karşı 15 günlük itiraz süresi ile bağlı olmayacaktır.
Davacı, şirketin ortağı olmadığından temsile yetkili olduğu dönemde doğrudan 506 ve 5510 sayılı Kanun gereği borçtan sorumludur. Davacının sorumluluğu şirket müdürlüğünün başladığı 04.04.2008 tarihi itibariyle başlamakla bu tarihten sonra ödenmesi gereken prim borçları 2008/3 ay ve sonrasına ilişkin olan prim borçları olmakla müdürlüğü devam ettiği sürece şirketin borçlarından sorumlu olacaktır. Buna göre davacı, aleyhine başlatılan takibe konu borçlardan yalnızca 2008/7. ve 2008/8. aylar bakımından borçtan sorumlu tutulabilecektir.
Davacıya 2009/12516 sayılı takip dosyasından gönderilen ödeme emrinin 2008/7-11. aylar arası prim borcuna, 2009/12517 sayılı takip dosyasından gönderilen ödeme emrinin 2008/7-11. aylar arası işsizlik sigorta prim borcuna, 2009/13041 sayılı takip dosyasından gönderilen ödeme emrinin 2008/7-11. aylar arası damga vergisi borcuna ilişkin olduğu, davacının 2008 yılı Temmuz ve Ağustos aylarına ilişkin borçlardan sorumlu bulunduğu,
Davacıya 2013/61934 sayılı takip dosyasından gönderilen ödeme emrinin 2008/12-2009/4 aylarına ilişkin prim borcuna, 2013/61935 sayılı takip dosyasından gönderilen ödeme emrinin 2008/12-2009/4 aylarına ilişkin işsizlik sigorta prim borcuna, 2013/61965 sayılı takip dosyasından gönderilen ödeme emrinin 2008/12-2009/4 aylarına ilişkin damga vergisi borcuna ilişkin olduğu davacının söz konusu borçlardan sorumlu bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 168 inci maddesine 16.06.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5904 sayılı Kanun'un 35 inci maddesiyle eklenen cümlede “Şu kadar ki hazırlanan tarifede; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un uygulanmasından ... her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir." şeklinde düzenleme mevcuttur. Dolayısıyla davalı ve davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar, dosyadaki mevcut tüm bilgi ve belgeler, Yargıtay Bozma ilamı ve tüm dosya kapsamından oluşan delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi sonucunda, davacının sorumlu bulunduğu borç tutarlarının usulünce ve gerekçeleri belirtilerek gösterildiği, hesaplama yönteminin mahkememizce de benimsendiği, mevcut bilirkişi raporlarının hüküm vermeye yeter nitelikte olduğu sonucuna varıldığından önceki gerekçe ile bağlı kalınarak açılan davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerektiği" gerekçesiyle;
"Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine,
1-Davacının Alanya İcra Müdürlüğünün 2013/61934, 2013/61935, 2013/61936 sayılı takip dosyalarına konu alacak tutarlarından sorumlu olmadığının, borçlu bulunmadığının tespitine,
2-Davacının Alanya İcra Müdürlüğünün 2009/12516, 2009/12517, 2009/13041 sayılı takip dosyalarına konu 2008/7. ve 2008/8. aylar bakımından, 23.02.2018 itibariyle;
-2009/12516 sayılı takibe konu Temmuz ve Ağustos ayları için gecikme zamları ile birlikte toplam 46.359,30 TL prim borcundan,
-2009/12517 sayılı takibe konu Temmuz ve Ağustos ayları için gecikme zamları ile birlikte toplam 4.151,58 TL işsizlik sigorta prim borcundan,
-2009/13041 sayılı takibe konu Temmuz ve Ağustos ayları için gecikme zamları ile birlikte toplam 62,84 TL damga vergisi borcundan sorumlu olduğu, borçlu bulunduğunun, takibe konu kalan aylar bakımından borçlu bulunmadığının tespitine" karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili, hükmün eksik incelemeye dayalı olduğunu beyanla Mahkemece verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Kurum vekili, hükmün eksik incelemeye dayalı olduğunu beyanla Mahkemece verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tespit, haczin kaldırılması, kesilen aylığın iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinde hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerinin temyiz dilekçeleri kararın bozmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
07.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.