"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1148 Esas, 2023/1588 Karar
DAVA TARİHİ : 01.11.2019
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2019/1207 E., 2020/683 K.
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafa, iplik alım avansı olarak ... Istoç Şubesinin 05.04.2019 tarih, 1024837 numaralı, 150.000,00 TL bedelli ve yine ... Istoç Şubesinin 05.04,2019 tarih, 1024838 numaralı, 150.000,00 TL bedelli çeklerinin verildiğini, ancak vadesinde davalı tarafça iplikler temin edilemediğini, davalı taraftan muhtelif zamanlarda talep etmelerine rağmen dava konusu çekler iade edilmediğini, söz konusu çekler bu suretle bedelsiz kaldığını, davalı tarafça iade olunmadığından bu çeklerin bedelsizliğinin ve davalı tarafa bu çeklerden dolayı bir borçları olmadığından çeklerin bedelsizliğine, çeklerden dolayı davalıya borçlu bulunmadığının tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında geçmişi uzun yıllara dayanan bir ticaret olduğunu, davacıya sattığı ipliklerin tümünün teslim edildiğini, karşılığında ödeme olarak çek ve senetler almış olduğunu, davacının verdiği çeklerin karşılıksız çıkması sebebiyle taraflarınca, davacı firma yetkilisi hakkında karşılıksız çek keşide etmekten dolayı davalar açıldığını, açılan bu davaların akabinde, davacının sırf süreci uzatmak gayesiyle, iplikler, taraflarına teslim edilmemiş şeklinde asılsız iddialarda bulunarak bir çok menfi tespit davası açtığını, müvekkilinin elinde farklı tarihlerde teslim alınmış ve vadeleri farklı farklı tarihler olan 36 adet çek ve 15 adet senet olduğunu, davacının, ödenmeyen çek ve senetlerden ve cari hesaptan kaynaklanan borcunun 7.000.000,00 TL’nin üzerinde olduğunu, davacının, dava konusu çeklerle ve menfi tespit davası açtığı diğer çeklerle ilgili bu güne kadar hiçbir başvuru ve talepte bulunmadığını, çeklerin keşide tarihinin üzerinden uzunca bir süre geçtikten sonra menfi tespit davalarını açtığını, müvekkilinin davacı ile olan ticari ilişkisinden kaynaklı tüm edimlerini yerine getirdiğini, satışı yapılan tüm iplikleri teslim ettiğini, yerine getirilmediği iddia edilen edimin ne olduğunu davacının ispat etmesi gerektiğini, yapılacak defter incelemesi sonucunda ortaya çıkacağı üzere müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu, alacaklı konumda olan müvekkilinin davacıya karşı yerine getirmediği bir edimi de bulunmadığından, davacının bu çeklere yönelik taleplerinin reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, çek, bir ödeme vasıtası olduğu aksi kararlaştırılmadıkça mevcut bir borcun tediyesi amacı ile verildiği yönünde bir karine mevcut olduğu, karinenin aksini iddia eden davacı, çeklerin avans olarak verildiği ve karşılığında mal teslim edilmediğini yazılı delille ispatlamakla yükümlü olduğu, satış sözleşmesinde tarafların edimlerini aksine anlaşma olmadıkları takdirde, aynı anda ifa etmeleri kural olduğundan, peşin satış karinesi uyarınca davacının çeklerin avans niteliğinde verildiği ve karşılığında mal teslim edilmediğini kanıtlaması gerektiği, (Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 15/05/2017 tarih, 2016/15867 esas ve 2017/3820 karar sayılı ilamı; 18/09/2017 tarih, 2016/10462 esas ve 2017/5933 karar sayılı ilamı; 11/05/2017 tarih, 2016/17472 esas ve 2017/3672 karar sayılı ilamı, 2017/4364 E. 2019/4785 K. Sayılı ilamı) davacının takip konusu çeklerin avans çeki olarak verildiğini usulüne uygun olarak yazılı delille kanıtlayamadığı ve bu konuda açıkça yemin deliline de dayanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının usulüne uygun şekilde tutulan ticari defterlerinde davalı ile olan ticari ilişkisini birden fazla hesapta takip ettiği, davacı tarafından davalı adına, davalı tarafından da davacı adına fatura düzenlendiği gibi taraflarca karşılıklı olarak nakit ve çekle ödemelerin yapıldığı, iade faturaların düzenlendiği, davacı tarafından bir kısım çeklerin iade alındığı, dava konusu çeklerin davacının defterlerinde kayıtlı oldukları ve bu kayıtlardan sonra da taraflar arasındaki ticari ilişkinin çeşitli hesaplarda devam ettiği, davacının verilen sipariş avansları hesabında herhangi bir alacağının bulunmadığı, bu hesap ve tutulan diğer hesapları davalının ana hesabı olarak kullandığı hesaba virman ederek kapattığı, sonuç olarak davacının davalıya 823.031,85 TL borçlu olduğu, davacının ticari defterleri ile dava konusu çeklerin avans çeki olduğunu ve karşılığında mal teslim edilmemesi sebebiyle bedelsiz kaldıklarını ispat edemediği, başka bir delil de sunmadığından davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davacı tarafından davalıya verilen ... İstoç Şubesinin 05.04.2019 tarih 1024837 numaralı 150.000,00 TL bedelli ve ... İstoç Şubesinin 05.04.2019 tarih 1024838 numaralı 150.000,00 TL bedelli çeklerden kaynaklı olarak menfi tespit istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 72 nci maddesi.
3. Değerlendirme
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
06.11.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.