"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1444 Esas, 2023/1575 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2022/674 E., 2023/207 K.
Taraflar arasındaki ticaret sicil müdürlüğünün kararına itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
KARAR
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların ... sicil numaralı ...'nin yönetim kurulu üyesi olduklarını, dava dışı bu şirketin 2021 yılı olağan genel kurul toplantısının 18.08.2022 tarihinde yapıldığını, bu genel kurul toplantısında yapılan yönetim kurulu seçimine dayanılarak, genel kurulda alınan kararların tescil ve ilan edilmeksizin 06.09.2022 tarihinde yeni yönetim kurulunun toplandığını ve 2022/02 sayılı yönetim kurulu kararı ile sınırsız temsil ve ilzama ilişkin kararlar alınarak görev dağılımı yapıldığını, imza yetkilerinin belirlendiğini ve 06.09.2022 tarihli, 2022/01 sayılı Yönetim İç Yönergesi'nin kabul edildiğini, Yönetim İç Yönergesi'nin 21.09.2022 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığını, davacıların tarafından, yayınlanan Yönetim İç Yönergesinin sicilden terkinine karar verilmesinin davalı kurumdan talep edildiğini, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu'nun taraflarına 31.10.2022 tarihinde tebliğ edilen 24.10.2022 tarihli red kararı ile davacıların taleplerinin reddedildiğini, 06.09.2022 tarihli 2022/02 sayılı yönetim kurulu kararı ile 06.09.2022 tarihli, 2022/01 sayılı Yönetim İç Yönergesinin davalı tarafından tescil işleminin TTK'nın 32. ve 34. maddeleri delaletiyle mahkeme tarafından iptal edilerek sicilden terkinine karar verilmesinin gerektiğini, 18.08.2022 tarihli olağan genel kurul toplantısında belirlenen ...'nin “yönetimi kurulu üyeleri”'nin 21.09.2022 tarihinde tescil ve ilan edildiğinden, 06.09.2022 tarihinde tescil ve ilan edilmiş bir “yönetim” bulunmadığından, 06.09.2022 tarihinde bir kısım yönetim kurulu üyelerinin aldığı karar ile kabul edilen Yönetim İç Yönergesinin davalı ... Sicil Memurluğunca tescilinin Türk Ticaret Kanunu’nun emredici hükümlerine aykırı olduğunu, genel kurul tutanağının, yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimi de dahil olmak üzere, tescil ve ilana tabi bir çok konuyu içinde barındırdığını, yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin genel kurul toplantı tutanağının tescil edilmeksizin, yönetim kurulunun göreve başlamasının hukuken mümkün olmadığını ileri sürerek, 06.09.2022 tarihli ve 2022/02 sayılı yönetim kurulu kararı ile 06.09.2022 tarihli, 2022/01 sayılı şirket Yönetim İç Yönergesinin tescil edilmesi işleminin iptali isteminin davalı tarafça reddine dair işlemi ile söz konusu Yönerge ve yönetim kurulu kararının tescili işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacılar vekilinin başvurusuna verilen cevabi yazının bilgilendirici mahiyette ve Bilgi Edinme Kanunu kapsamında verilmiş bir cevaptan ibaret olduğunu, tescil edilmiş hususların yeniden tescilinden bahsedilemeyeceğinden burada ancak tescil edilmiş hususun terkininden, yani iptalinden bahsetmenin mümkün olduğunu ve davacılar vekili tarafından yanlış bir biçimde ret kararı olarak değerlendirilen cevabi yazıda da bu yönde ve mevzuata uygun bir bilgilendirme yapıldığını, dava tescil edilmiş şirket iç yönergesinin ticaret sicilden terkini talebine ilişkin olup tescil edilmiş olguların terkini de ancak kesinleşmiş mahkeme kararları ile mümkün olduğu gibi bu davalarda da husumetin ilgili şirkete karşı yönetilmesinin gerektiğini, bu bakımdan da davada davalıya husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, yönetim kurulunun seçimle göreve başladıklarını, yönetim kurulunun ticaret siciline tescil ve ilanı kurucu nitelik taşımadığını, üye sıfatının kazanılmasında tescilin etkisi bildirici nitelikte olduğunu, buna göre de davacıların yönetim kurulunun tecil edilmeden göreve başlamasının mümkün olmadığı yönündeki iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu şirketin yeni yönetim kurulu üyelerinin hepsinin de 2019 yılında seçilen üyelerden oluştuğunu, davacıların hukuka aykırı olduğunu iddia ettikleri yönetim kurulu toplantısına katılmış bulunmalarının da işbu davayı ve iddiaları çürüttüğünü, davacıların dava konusu yönetim kurulu kararına muhalefet etmeleri de bu sonucu değiştirmeyeceğini, davacıların muhalefeti, ancak şirkete karşı ileri sürülebilecek iddialardan müteşekkil olup; yönetim kurulu seçimine ilişkin tescil işleminin gerçekleştirilmeden yönetim kurulunun göreve başlayamayacağı yönünde olmadığını buna göre ve açıklandığı üzere davalıya karşı ikame edilen iddia ve dava hukuki dayanaktan yoksun olduğu gibi davacılar bakımından açık ve çelişkinin bulunduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; ticaret sicil kararına itiraz eden davacıların yönetim kurulunda yer almalarına rağmen işbu davayı şirket adına değil, kendi adlarına yönetim kurulu üyesi sıfatıyla açtıkları, davacıların müşterek ya da münferit olarak şirketi temsil yetkileri dava tarihinde bulunmamakta olduğu, şirketi tek başına temsil yetkisi kalmayan yönetim kurulu üyelerinin şirket adına ilgili sıfatıyla huzurdaki iptal davasını açmalarının TTK m. 34 uyarınca mümkün olmadığı, şirket ortaklarının Ticaret Sicili hasım göstererek sicilde yapılmış bir kaydın iptalini talep etmelerine yasal olanak bulunmadığından davacıların aktif husumetleri olmadığı anlaşılmakla davacıların davasının aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, karar davacılar vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince; davacıların, ortağı oldukları şirketin yönetim kurulu kararının tescil edilmesine ilişkin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün tescil ve ilanına karşı itiraz ettikleri, ret kararı üzerine bu kararın ve tescil işlemlerinin iptalini istedikleri, TTK'nın 34 ve Ticaret Sicil Yönetmeliği'nin 22. maddeleri uyarınca bu konuda itiraz yetkisinin ''ilgililer''e ait olduğu, davacı ortakların ilgili sıfatı bulunmadığından Mahkemece davacıların aktif husumet ehliyeti bulunmadığı yönündeki tespitinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, ticaret sicil müdürlüğünün kararına itiraz istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 34 üncü maddesi, 5995 sayılı Ticaret Sicili Yönetmeliği'nin 22 nci maddesi
3. Değerlendirme
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 26.11.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.