"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1085 Esas, 2023/1138Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/86 E., 2021/109 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; tütün sektöründe faaliyet gösteren müvekkilinin tanınmış ..., ..., ..., ... ibareli markaların sahibi olduğunu, Türkiye'de ilk kez 1973 yılında tescil edilen "..." markasının tanınmış marka olarak tescil edildiğini ve dünya genelinde tanındığını, davalı şirketin "Sir ...'S Cafe" ibaresinin 35 ve 43 üncü sınıflarda tescili için başvurduğunu, başvuruya yaptıkları itirazın davalı Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa davalı markasının müvekkilinin markasına ayırt edilemeyecek derecede benzediğini, markada "..." ibaresinin diğer ibarelerden ayrışacak şekilde ve daha büyük puntolarla yazıldığını, "Sir" ve "Cafe" ibarelerinin ayırt ediciliğinin bulunmadığını, davalı şirketin uzun yıllardır müvekkili markasıyla benzer marka başvurularında bulunduğunu, dava konusu markanın iltibasa sebebiyet vereceğini, tüketicilerin müvekkilinin tanınmış markasıyla bağlantılı olduğu yanılgısına düşebileceğini, başvurunun haksız yarar sağlayacağını, taraf markaları kapsamındaki mal ve hizmetlerin de benzer olduğunu, markanın tescili halinde tabelalarda da kullanılabileceğini, bunun da 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (6769 sayılı Kanun) 6 ncı maddesinin beşinci fıkrası anlamında imaj transferine sebep olabileceğini, tanınmışlık nedeniyle de başvurunun tüm sınıflarda reddinin gerektiğini, başvurunun kötüniyetle yapıldığını, davalı şirketin "..." ibareli markaları aleyhine hükümsüzlük davaları açtıklarını, eski tarihli markaların sahibi davalı şirket olmadığından kazanılmış hak iddiasının doğru olmadığını ileri sürerek, YİDK'nın 30.12.2019 tarih ve 2019-M-11274 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2.Diğer davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; taraf markaları ile kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin benzer olmadığını, müvekkilinin markasını davacının markasından değil bir İngiliz siyasetçi ve devlet adamının isminden esinlenerek oluşturduğunu, markalar benzer olmadığından 6769 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesinin dördüncü fıkrasının uygulanamayacağını, 6769 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesinin beşinci fıkrası koşullarının da oluşmadığını, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, müvekkilinin kazanılmış hakkının bulunduğunu, müvekkili markaları aleyhine açılan hükümsüzlük davalarının reddedilmiş olup kararın henüz kesinleşmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının "Sir ...'S Cafe+şekil" ibareli marka başvurusu ile davacıya ait "..." ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle her iki markada ... ibaresi yer alsa da görsel ve sesçil olarak benzerlik bulunmadığı gibi mal/hizmet benzerliği de oluşmadığı, zira markaların karşılaştırılmasında markaların bütünselliğinin dikkate alınması gerektiği, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar ve hizmetler için ayırdığı satın alma veya faydalanma süresi içinde, davalının "Sir ...'S Cafe+şekil" ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının "..." ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceğini, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından davacının "..." ibareli tescilli markalı mallarından/hizmetinden satın almak veya yararlanmak isterken davalının "Sir ...'S Cafe+şekil" ibareli başvuru markalı malı/hizmeti satın almak veya yararlanmak şeklinde bir yanılgı yaşamayacağı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar/hizmetler algısı da oluşmayacağı, 6769 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca iltibas-karıştırılma-benzerlik koşulunun gerçekleşmediği, davacı taraf markasının yurt dışında tanınmış olduğunu iddia ederek 6769 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gerekçe göstermiş ise de taraf marka işaretleri benzemediği gibi mal/hizmet benzerliği de oluşmadığından 6769 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesinin dördüncü fıkrası koşulların da oluşmadığı; davalının marka başvurusu dolayısıyla davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan 6769 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesinin beşinci fıkrası kapsamında "haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği" hususlarının ise kanıtlanmadığı, dava konusu marka açısından kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiasının da kanıtlanmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, taraf markaları arasında 6769 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesinin birinci fıkrası maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, zira markalar arasında emtia ve işaret benzerliği şartının gerçekleşmediği, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12.02.2020 tarih ve 2019/3614 E.-2020/1257 K. sayılı ilamında davacının 34 üncü sınıftaki markasıyla 43 üncü sınıfta tescilli "OLDWINSTON HOUSE" ibareli markanın emtia ve işaret yönünden benzer bulunmadığı, somut uyuşmazlık yönünden davacı vekili 34 üncü sınıftaki sigara ürünleri ile özellikle 33 üncü sınıftaki alkollü içecekler malları arasında emtia benzerliği bulunduğunu savunmuş ise de, dosya arasında bulunan denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunda özellikle alkollü içeceklerin satışı yönünden ilgili tüketicinin dikkat düzeyinin ortalamanın üzerinde olduğunun, sigara ve alkollü içecekler arasında var olduğu iddia edilen ilişkinin dolaylı olup zorunlu olmadığının, mallar için durum bu iken söz konusu malların satışı yönünden ilişkinin daha da uzaklaştığının belirtildiği, davalının markasını tescil ettirmek istediği perakendecilik hizmetleri kapsamında da 34 üncü sınıf emtiaların yer almadığı, işaret benzerliği yönünden ise yukarıda belirtilen Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin kararında tanımlayıcı nitelikteki "old (yaşlı)" ve "house (ev)" ibarelerinin davaya konu markanın farklılaşması için yeterli bulunduğu, somut uyuşmazlıkta başvuruda kullanılan "Sir" ibaresinin Cambridge Dictionary'deki açıklamaya göre "Birleşik Krallık'ta resmi olarak saygı duyulan veya yüksek sosyal statüye sahip bir adamın adından önce kullanılan bir unvan" olduğu, bu hali ile davacının Amerika menşeli sigarasını değil, Birleşik Krallık'taki bir insanı çağrıştırdığı, böylece, başvurunun davacının markasından anlamsal olarak yeterince farklılaştığı, başvuruya gören ve davacının itiraza mesnet markasını bilen tüketicilerin bunların farklı ticari kaynaktan geldiğini derhal ve ilk bakışta algılayabilecekleri, taraf markaları benzer bulunmadığından tanınmışlığın somut uyuşmazlığa etkisinin bulunmadığı, başvurunun kötüniyetle yapıldığının da kanıtlanmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, YİDK marka kararı iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.6769 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 20.11.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.