"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1125 Esas, 2023/2025 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi sıfatıyla)
SAYISI : 2020/380 E., 2022/129 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Konya ilinde ticari faaliyetlerine 17.02.2011 tarihinde başlamış olup bağlantı elemanları konusunda 9 yılı aşkın süredir sektörde hizmet veren bir firma olduğunu, müvekkili şirketin uzun yıllar yatırım yaparak ve çalışarak sektörde kendisine yer edindiğini, kendi markasını yarattığı ve tüm ülkede ciddi bir müşteri portföyüne ulaştığını, hâlihazırda ürünlerini 2015/88579 sayılı "..." markası adı altında müşterilerine sunmaya devam ettiğini, davalı şirketin Konya'daki faaliyetlerine 05.09.2019 tarihinde müvekkilinden 8 yıl sonra başladığını, davalı şirketin hem ticaret unvanına hem de tabelasına müvekkilinin markasını yazmak suretiyle birçok karışıklığa sebebiyet verdiğini, müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiğini, davalı şirketin müvekkilinin ticaret unvanına ve marka adına tecavüzle yetinmeyip 19.09.2019 tarihinde "..." marka adıyla markasını tescil için Türk Patent ve Marka Kurumuna başvuruda bulunduğunu, yapılan bu haksız başvuruya müvekkili tarafından itiraz edildiğini, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (6769 sayılı Kanun) 155 inci gereğince marka hakkı sahibinin açılan tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremeyeceğini, davalıya gönderilen ihtardan da sonuç alınamadığını davalı şirketin gerek tabelası gerekse ticaret unvanının müvekkilinin marka hakkına iltibas teşkil ettiğini, müvekkili firmaya ait irsaliyeli faturalı kargolarının davalı şirkete gitmekte olduğunu, aynı şekilde davalıya ait irsaliyeli faturalı kargoların da yine müvekkili şirkete geldiğini ileri sürerek davalının ticaret ünvanında müvekkilinin marka adının kullanılmasının önlenmesine, davalı şirketin tabelasında "..." yazılmak suretiyle gerçekleştirdiği fiilin tecavüz oluşturduğunun tespitine, tecavüzün durdurulması ve kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; zorunlu arabuluculuk yoluna gidilmediğini, dolayısıyla dava şartının yerine getirilmediğinden davanın reddedilmesi gerektiğini, davacı ile davalı şirkete ait marka isimleri ile sınıflarının farklı olduğunu, müvekkiline ait 2019/86323 no'lu başvuruya ait ibarenin “...” kelime unsurlarından oluştuğu ve 35.sınıfı kapsadığını, buna karşılık davacı şirkete ait markada asli unsurun “...” ibaresi olduğunu ve 06. sınıftaki malları kapsadığını, 6769 sayılı Kanun kapsamında marka hakkına tecavüz eyleminin unsurlarının oluşmadığını, müvekkilinin davacının markası ile aynı olan hiçbir işareti kullanmadığını, tescil kapsamına giren mal ve hizmetleri de kullanmadığını, müvekkili firma çelik alım ve satımı ile iştigal etmekte iken, davacı şirketin bağlantı elemanları ve metal hırdavat işi ile iştigal ettiğinin ticari unvanları ile ortaya konduğunu, ortada taklit edilerek üretilen, piyasaya sürülen bir ürün bulunmadığı gibi ticarete konu bir kazancın da söz konusu olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davalı şirket adına tescilli 2019/86323 sayılı “...” ibareli tescilli markanın 6769 sayılı Kanun'un “Önceki tarihli hakların etkisi” başlıklı 155/1 inci maddesi uyarınca savunma gerekçesi olarak ele alınıp değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı, davalı şirketin tabelasındaki ... ibaresinin davacı ünvan ve markasına tecavüz teşkil ettiği, davalının davacı şirket ile aynı mahallede faaliyet göstermesinin karıştırılma ihtimalini de kuvvetlendirdiği gerekçesiyle davanın kabulü ile, davalının, davacının marka hakkına tecavüz ettiğinin tespitine, tecavüzün ref'ine ve men'ine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesinin 13.06.2022 tarihli tavzih kararı ile de davalı şirketin tabelasında ... yazması davacı adına tescilli 2015/88579 başvuru numaralı marka ile iltibas yaratacak şekilde benzer olduğundan davacının marka hakkına tecavüz ettiğinin tespitine, tecavüzün ref'ine ve men'ine, 6769 sayılı Kanun'un 7. maddesi 3. fıkrasının (e) bendi gereğince davalının ticaret ünvanında bulunan müvekkilin marka adının kullanmasının önlenmesine karar verilmiştir. Karara ve tavzih kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, marka haklarına tecavüzün tespiti ve önlenmesi talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6769 sayılı Kanun'un 7 nci, 29 uncu ve 155 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 25.11.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.