"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1241 Esas, 2023/1178 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/18 E., 2021/191 K.
Taraflar arasındaki markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ...'nın 23.10.2013 tarihinde "yk ..." adlı marka ile 43. sınıfta tescile başvurduğunu, 2013/87239 başvuru numarası ile sicile tescil edildiğini, müvekkilinin H. Bahadır Sürer ile ortak olunmasıyla birlikte ... Unlu Mamulleri Gıda San. ve Tic. A.Ş. olarak ticaret hayatına devam ettiğini, müvekkili ...'nın şirketin yetkilisi ve ortağı olduğunu, müvekkilinin dava dilekçesinde belirtilen adreste (Mevlana Mah. 15 Temmuz Cad. No:12/A
Talas/KAYSERİ) tatlı üretimi ve satışı yaptığını, Türkiye'nin birçok şehrinde ve özellikle Kayseri'de önde hareket eden bir şirket olarak da sektör içerisindeki yerini kuvvetlendirmek maksadıyla piyasaya ürünler sürmeye gayret etmekte ve adından sıkça söz ettirdiğini, ... adına tescil edilen ''...'' markasının müvekkilinin daha önce ticari ilişki düşündüğü kişi adına tescil edilmiş olduğunu, markanın fiili kullanımının bahse konu markanın ... adına tescil tarihi olan 26.12.2018 tarihinden önceye tekabül ettiğini, bu konuya ilişkin delillerin dilekçe ekinde Sayın Mahkemeye sunulduğunu, "..." adlı markanın daha önce Kurul tarafından resen reddedildiğini, haksız kullanım teşkil eden bu durum karşısında daha önce itirazlarının kabul edildiğini ve markanın 35. sınıf içerisinde "tatlılar" kısmı ve bazı ek kısımlar bakımından tescil edilmediğini, müvekkilinin ... ile ticari ilişki düşündüğünü fakat sözleşme yapılamadığını, kullanılan markanın özel olarak tasarlatıldığını, üretilen ürünün içeriği bakımından ilgili bir belirteç olması amacıyla "yeşil" kelimesinin seçildiğini, müvekkilinin uzun yıllardır "..." markası altında üretim yapmakta olduğunu, ülke çapında birçok bayiliği bulunduğunu, bayilik konusunda davalı ... ile konuşulduğunu ve bilgi verildiğini, bu sebeple logonun ve ismin daha önce kullanıldığını bilmesine rağmen haksız şekilde marka tescil talebinde bulunduğunu, ekte sunulan resimlerden anlaşılacağı üzere söz konusu markanın fiilen müvekkilince tescil tarihinden önce kullanılmaya başlandığını, başkasının hak sahibi olduğu bir markanın aynen kullanılmasının iltibas suretiyle marka hakkına tecavüz sayıldığını, ...'in kullanmakta olduğu markanın fiili kullanım ile birlikte müvekkili tarafından daha önce kullanılmaya başlandığını, ...'in kullanımının haksız rekabet hükümleri ile ilgili olduğunu ve kullanımın yasaya aykırı olduğunu, 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin tescilsiz marka sahiplerine markalarını koruma açısından tanıdığı imkanın 8. maddenin üçüncü fıkrasında düzenlendiğini, madde metninden de anlaşılacağı üzere 556 sayılı KHK'nin tescilsiz marka hakkı sahiplerine itiraz hakkı vermek suretiyle koruma sağladığını, önceden beri tescilsiz olarak kullanılan bir markanın daha sonra başkası tarafından tescili istenen marka karşısında korunmuş olacağını, davalı adına haksız olarak tescil edilen markanın sicilden terkininin gerektiğini ifade ederek, davalı adına kayıtlı 2018/119501 sayı ve “...” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, 2018/119501 sayılı markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talepli davanın haksız ve mesnetsiz bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince,"..." ibaresi üzerinde davacı tarafından yoğun kullanım sonucunda asgari bilinirlik düzeyine ulaştığına ve başvuruya konu marka üzerinde davalının başvuru tarihinden önce kullanım sonucunda hak elde edildiğini gösterir yeterli bilgi ve belge sunulmadığından davalının markasının hükümsüz kılınmasına yönelik talebin haklı olmadığı, gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, 6769 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusunun reddedileceği, davacı tarafın dava dilekçesindeki iddialarının davalının markası üzerinde davalıdan önce gerçekleşen fiili kullanımı nedeniyle gerçek hak sahipliğine dayalı olduğu, davacı tarafından bu iddianın ispatı için sunulan delillerin "...-baklava-börek" tabelalı restorana ilişkin iki sayfadan oluşan siyah-beyaz Instagram ekran görseli ile birlikte 24.11.2018 tarihli bir sözleşmeden ibaret olduğu, sunulan delillerin gerçek hak sahipliği iddiasını ispatlamak bakımından yeterli olmadığı, zira anılan maddede düzenlenen "gerçek hak sahipliği" ilkesi uyarınca, davacının önceye dayalı hak sahipliğine dayanabilmesi için, marka tescilinden önce tescil kapsamında bulunan mal ve hizmetler bakımından, markanın yerelden daha geniş coğrafyada ve ciddi surette markasal kullanması, bu kullanımla markaya konu işarete belirli ölçüde ayırt edici nitelik kazandırılması gerekmekte olup, önceye dayalı kullanımların, marka başvurusuna karşı çıkılan tarafın kullanımlarından önce olması gerektiği, diğer taraftan markanın münferit kullanımları ile marka tescil kapsamı dışında kalan mal ve hizmetler yönünden kullanımlar da davacıya önceye dayalı hak sahipliği vermeyeceği, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/2275 E., 2019/3674 K. ve 13.05.2019 tarihli kararı da bu yönde olduğu, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere davacı tarafın gerçekleştiği anlaşılan markasal kullanımlarının bu düzeyde olmadığı, anılan madde hükmünde aranan nitelikte ve ağırlıkta bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, 6769 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin 3 üncü fıkrasına dayalı marka hükümsüzlüğü ile sicilden terkin istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.6769 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Dava, davalı adına kayıtlı 2018/119501 sayı ve “...” ibareli, 26.12.2018 tescil tarihli markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Davacı, davalının markasını tescil tarihinden önce kullandığını ve tescilin kötü niyetli olduğunu ileri sürerek markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. Önceki kullanım ve kötü niyetli tescile ilişkin olarak davacının iş yerindeki unvan kullanımı ve davacı ve davalı arasındaki 24.11.2018 tarihli ''Demirbaşların Devri Sözleşmesi''ne dayanılmıştır.
2.Taraflar arasında imzalanan sözleşme ''...devri alacak olan ..., 28.12.2019 tarihinde kadar ... isim hakkını kullanacak olup şayet ... adı ile devam etmek ister ise, 01.03.2018 tarihi itibariyle ... Unlu Mamülleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi ile 01.03.2019 tarihi itibariyle franchise sözleşmesi yapmayı ve 31.03.2019 tarihinde kadar 25.000 TL nakit ödemeyi peşinen kabul eder. Şayet 28.02.2019'dan itibaren franchise sözleşmesi imzalanmaz ve franchise bedeli ödenmez ise ... Unlu Mamülleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi her türlü yasal hakkını kullanmaya tam yetkili olup, devri alan ... ... adını tabela ve diğer malzemelerde kullanamaz. Daha öncesinde ... ... adına ait olan kira sözleşmesini, devir sonrasında ... kendi üzerine alacaktır. Devir tarihi 01.12.2018 olup bu tarihten önce olan tüm borç ve alacaklar ... ... ya ait alacak olup, 30.11.2018 tarihinden sonraki tüm borçlardan ise ... sorumlu olacaktır...'' şeklinde hükümler içermektedir. Dava konusu markanın önceden davacı tarafından kullanıldığı sözleşmede belirtilmiş ve devir sözleşmesinden sonra kullanılması halinde ise franchise bedeli ödeyeceği kararlaştırılmıştır. Bu durum davalı yanca inkar edilmemiştir. Davacının bu şekilde kullanımı markanın münferit kullanımı niteliğinde değil mutad kullanımı niteliğindedir.
3.Bu durumda, dava konusu tescilli markanın tescil tarihinden önce davacı tarafından markasal olarak kullandığı sabit olup, bu kapsamda davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.12.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.