Logo

11. Hukuk Dairesi2023/6879 E. 2024/7980 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalı arasındaki markaya tecavüz, haksız rekabet, marka hükümsüzlüğü, ticaret unvanının terkini ve alan adı iptali taleplerine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, davacının davalının ticari unvanı ve internet sitesi kullanımlarına karşı uzun süre sessiz kalması nedeniyle hak kaybına uğradığını kabul ederek ticaret unvanı terkin talebini reddetmesi ve diğer talepleri kısmen kabul etmesi usul ve yasaya uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi

SAYISI :2021/1296 Esas, 2023/1213 Karar

HÜKÜM :Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ :Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI :2020/305 E., 2021/218 K.

Taraflar arasındaki markaya tecavüzün tespiti, men'i ve ref'i ile haksız rekabetin tespiti, men'i ve ref'i, davalıya ait 2015/62895 sayılı markanın hükümsüzlüğü, ticaret ünvanının terkini, davalıya ait ... alan adının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Türkiye'de 2006/45225, 2013/45142, 2014/98166, 2014/ 55963 ve 2019/91317 sayılı "...+şekil" ve "AL-..." kelime ibareli marka tescilleri bulunduğunu, ''...'' alan adının müvekkili adına tescilli olduğunu, “...” markasının Paris Sözleşmesi ve 6769 sayılı Kanun hükümleri uyarınca tanınmış marka olduğunu, davalının 29 uncu sınıfta tescilli 2015/62895 sayılı "..." markasının müvekkili markası ile aynı ve ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olduğunu, aynı tür ve benzer malları kapsadığını, davalı yanın gerek ticaret unvanı gerek alan adı kullanımlarında "..." ibaresini kullandığını, davalı "..." markasının sahibi olsa da, www.aldurrafoods.com alan adı üzerinden faaliyet gösterdiğini, kullanımlarını da bu şekilde gerçekleştirdiğini, davalıya ait dava dışı 2015/32344 sayılı marka başvurusu müvekkilinin markası mesnet gösterilerek re'sen reddedildiğinden davacı markasından haberdar olmamasının hayatın olağan akışı ile bağdaşmayacağını, davalının ürün kataloğunda müvekkilinin marka logosuna da yer verilerek referanslar arasında belirtilmiş olduğunu, müvekkilinin ticaret unvanı da olan "..." ibaresi üzerinde öncelik hakkı bulunduğunu, davalının kullanımlarının müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, haksız rekabet oluşturduğunu, davalının markasını tescilli olduğu şekilde değil, davacı markası ile aynı olacak şekilde kullandığını, bunun tespiti için www.aldurrafoods.com, www.ektraprivatelabel.com ve ... alan adları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasının önem arz ettiğini ileri sürerek, davalının müvekkilinin marka hakkına vaki tecavüzünün tespitine, men ve ref'ine, haksız rekabetin tespiti, men ve ref'ine, davalı adına kayıtlı 2015/62895 sayılı "..." marka tescilinin hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalının ticaret unvanının hükümsüzlüğü ile davalıya ait ... alan adının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; TÜRKPATENT kayıtlarında davacının tanınmış markasının bulunmadığını, davacının "Al-...+şekil" ve "...+ŞEKİL" kelime ve şekil markaları mevcut iken tanınmışlığa dayanak gösterilen belgelerdeki kullanımların farklı olduğunu, hangi marka ve sınıf için tanınmışlık iddiasında bulunulduğunun belirsiz olduğunu, müvekkili Alldurra’nın 13.01.2015 tarihinde kurulduğunu ve kurulduğu tarihten itibaren Türkiye'de üretilen gıda ürünlerini yurt dışına ihraç ettiğini, davacının ... alan adının iptaline ilişkin talebinin davalı şirketi ilgilendirmediğini, “www.aldurrafoods.com” web sitesinde davacı şirketin 32 inci sınıf mallar yönünden üretim, satış, ihraç ve marka kullanımı bulunmadığını, www.aldurrafoods.com alan adının 30.12.2014 tarihinden itibaren kullanmaya başlandığını, www.archive.org üzerinden incelendiğinde, web sitesinde ... Foods ibaresi ile kastedilen www.aldurrafoods.com alan adından hareketle ve davalı şirketin kılavuz sözcüğü olan Alldurra ibaresinin okunuşuna yer verilmesinden ibaret olduğunu, ... Foods ibaresi ile 29 ve 30. sınıf ürünlerin değil, davalı şirketin tanıtımının yapıldığını, davacının aynı sektörde yer almasına ve yurt dışında aynı alıcılara hitap etmesine rağmen 30.12.2014 tarihinde alınmış olan bu alan adının aradan geçen 5 yıldan fazla sürede terkinini talep etmemiş olması ve dava tarihine kadar sessiz kalmış olması karışışında davacının alan adı terkinine yönelik talebinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu, davacının Türkiye'de markasını tescil ettirmesine rağmen, Türkiye'de acentesi, şubesi ve temsilcisi olmadığı gibi Türkiye'deki alıcılara yönelik fiili veya kendi internet sitesi üzerinden bir satışı da bulunmadığını, müvekkili şirketin de Türkiye’de faaliyeti olmadığını, müvekkili bakımından ancak www.aldurrafoods.com alan adında yer alan ... ibaresine ve ticaret unvanında yer alan Alldurra ibaresine yaklaştırma söz konusu olduğunu, "... foods" ibaresi ile davacı markası ve davacının sunduğu belgelerde yer alan "...+şekil" ibaresi karşılaştırıldığında, genel görünüm itibariyle benzerliğin ve karıştırılma ihtimalinin mevcut olmadığını, davalı şirketin "...+şekil" markasının 29.07.2015 tarihinden itibaren koruma altında olduğunu, 29.09.2016 tarihli kullanım davalı şirket markasının koruma tarihinden sonra olduğundan bu kullanımın tescil kapsamında, hukuka uygun kullanım kabul edilmesi gerektiğini, tescilli ... markasının La ... şeklinde kullanmasının da markanın ayırt edici özelliği bozulmadan kullanım olduğunu, davalı şirketin 2015/62985 sayılı ... markasının 29. sınıfa ait malları kapsarken, davacının 2006/45225, 2013/45142, 2014/98166 sayılı malları farklı mal ve hizmetlerle ilgili olduğundan hükümsüzlük nedeni yapılamayacağı, 2019/91317 numaralı markanın başvuru tarihi, davalı şirket markasının tescilinden sonra olduğundan hükümsüzlük değerlendirmesinde dikkate alınmasının mümkün bulunmadığını, davacının 29. sınıfta tescilli 2014/55963 sayılı "Al-...+şekil" markası ile davalının "...+şekil" markası bütünsel olarak karşılaştırması yapıldığında işaretlerin benzer olmadığını, ticaret unvanı hükümsüzlüğü için dayanılan 2014/55963 sayılı davacı markasının yayın tarihinin 12.12.2014 olduğunu, müvekkilinin kuruluş tarihinin 13.01.2015 olduğunu, taraf şirketler arasında ticari ilişki bulunmadığını, davalı şirketin ... ibaresini markasal kullanımı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davalı markasında yer alan 29 uncu sınıftaki emtialarının davacının ... tescil numaralı markasındaki 29 uncu sınıf ile aynı tür olduğu, 30 uncu sınıftaki “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Pekmez” ürünleri ile benzer, ilişkili olduğu, davacının 2014 98166 tescil numaralı markasında yer alan 43 üncü sınıftaki ''Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri''nin davalının markasındaki 29 uncu sınıf mallarla ilişkili olduğu, davalı markası ile davacının hükümsüzlüğe mesnet markası arasında bütüncül değerlendirme sonucunda marka ve işaretler arasında ilişkilendirme de dahil karıştırılma/benzerlik ihtimalinin bulunduğu, davacı markalarının tanınmışlığını ispata yönelik dosya içerisinde yeterli delile rastlanılmadığı, davacının tescilli markasından doğan hakların, ilgili tüketici nezdinde karıştırılma ihtimaline yol açması nedeniyle davalı tarafça ihlal edildiği, alan adları yönünden 29.06.2016 tarihinde “AL ...” ibareli kullanımların bulunduğu, dava açıldıktan sonra alan adına ilişkin 25.11.2020 tarihinde güncelleme olduğu ve www.aldurrafoods.com alan adı yerine http://extraprivatelabel.com adresine yönlendirildiği, site içerisine girildiğinde referanslar bölümünde davacı markasına aynen yer verildiği, ... alan adı yönünden de davacı markasına yanaştığı, davacının markasının serisi, yeni bir versiyonu gibi algılanabileceği, yine satışı yapılan zeytinyağı, konserve yaprak ürünlerinin davacının tescili kapsamında bulunan 29 uncu sınıftaki “Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler” emtiaları ile aynı, aynı tür, benzer olduğu, ticaret unvanı ile davacı markasının benzer olduğu ve davalı ana sözleşmesinde yer alan amaç ve konunun davacı markası kapsamında tescilli mallarla aynı, aynı tür olduğu, davacının ... tescil numaralı markasının koruma tarihinin başvuru tarihi olan 03.07.2014 olduğu, davalı ticaret unvanının tescil tarihinin ise 14.01.2015 olduğu, tarih itibariyle ticaret unvanının terkininin gerektiği, davalı tarafın “...+şekil” şeklindeki markasal kullanımlarının ve internet sitesinde davacı markasına yer vermesinin davacı adına tescilli 2014/55963 sayılı "Al-..." markası ile haksız rekabet oluşturduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 2015/62895 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalının www.aldurrafoods.com, www.extraprivatelabel.com ve ... internet sitesinin davacı markalarına yer vermesinin marka hakkından doğan haklara tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, men ve ref'ine, davalının ticaret ünvanının terkinine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 110 uncu maddesi uyarınca, davacının, aynı davalıya karşı birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürmesinin mümkün olduğu (objektif dava birleşmesi), böyle hallerde her bir asli talep yönünden ayrı vekalet ücretinin değerlendirilmesi gerektiği, ne var ki somut olayda marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men'i, ticaret unvanı terkini ve marka hükümsüzlüğüne ilişkin istemin tek bir davanın konusunu oluşturduğu, maddi ve manevi tazminat talep edilmediği, bu nedenle vekille temsil olunan davacı yararına tek vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olduğu, ancak mahkemece davalının ticaret unvanının ALLDURRA olduğu, davacının “...” ve “...” esas unsurlu markaları ile bütünsel anlamda benzerlik ihtiva ettiği, davalı markasında yer alan ikinci “L” harfinin davalının markasını farklılaştırmaya yeterli olmadığı, davalının ana sözleşmesinde yer alan amaçlarının, davacının 2013 45142 tescil numaralı markasının kapsamındaki 31. sınıf emtialar ile aynı, aynı tür olduğu, yine davacının ... tescil numaralı markasında yer alan 29. ve 30. sınıftaki emtialarla davalı faaliyetlerinin aynı, aynı tür, benzer olduğu gerekçesiyle davalının ticaret unvanının terkinine karar verilmiş ise de, davalı vekilinin sessiz kalma yoluyla hak kaybına ilişkin savunması üzerinde durulmadığı, 10.01.2017 tarihli RG.'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve iş bu davanın açıldığı 02.10.2020 tarihi itibariyle olaya uygulanması gereken 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 7/3. maddesi "Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir" hükmünü, anılan fıkranın (e) bendi ise "İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması." hükmünü havi olduğu, aynı Yasa'nın 29/1-a maddesi uyarınca da marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak fiili, marka hakkına tecavüz sayılacağı, o halde SMK.'nın 7/3. maddesine göre tescilli bir marka hakkı sahibinin, markasının ticaret unvanı veya işletme adı olarak kullanılmasını yasaklayabilmesi ve bu durumun SMK.'nın 29/a maddesi uyarınca marka hakkına tecavüz sayılabilmesi için, bu kullanımın "ticaret alanında" gerçekleşmesi ve marka sahibinin izni olmadan, aynı Yasa'nın 7/2. maddesinde belirtilin fiillerin işlenmesinin şart olduğu, ticaret unvanının temel işlevinin bir taciri diğer tacirlerden ayırt etmek olduğu, markanın temel işlevinin ise malı ya da hizmeti ayırt etmesi, malın ya da hizmetin kaynağı ve kalitesi konusunda tüketiciye garanti vermesi olduğu, markanın işletmenin sahibini, ürünün üreticisini, hizmetin sağlayıcısını gösterme işlevi, kural olarak olmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.12.2007 tarihli 2007/11-965 E.- 2007/961 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere "Marka da ticari unvan da "ayırt edici işaretlerdir". Marka, bir teşebbüsün ürün ve hizmetlerini, rakiplerinkinden ayırmaya yönelik olup; ticari unvan ise, tacirlerin ticari işletmesine ilişkin muamelelerinde, icrasında kullanmak zorunda olduğu ismidir. Her ikisi de ayırt edici işaret olarak kullanılmaları nedeniyle "ayırt edicilik" kapasitesine sahiptir. Bu nedenle, tescil sırasında bu ibarenin serbest olması, yani üçüncü şahsın ibare üzerinde hukuken ileri sürebileceği bir hakkının bulunmaması gerekir". Yine aynı kararda belirtildiği üzere "TTK 41. maddesi gereğince davalı tüm ticari iş ve evraklarında ticari unvanı kullanmak ve tescil olunan ticaret unvanını ticari işletmenin giriş cephesine herkes tarafından kolayca görülebilecek bir yerine yazılması zorunluluğunun olduğu, böylece davacı hizmet markası davalı ise ticari unvan olarak aynı ayırt edici işareti işyerinin giriş cephesine yerleştireceklerinden tüketicinin üniversite veya okulların orijinini karıştırması kaçınılmaz olacaktır". O halde ticaret unvanının özellikle hizmet sınıfındaki ticarî faaliyetlerde kullanılması halinde, unvan sadece bir taciri diğer tacirlerden ayırmayacak, bundan başka mallar ve özellikle hizmetler için "ayırt edicilik" fonksiyonunu da yerine getireceği, buradan da anlaşılacağı üzere, ticaret unvanı ile markanın işlevleri farklı ise de bu işlev farkının kesin olmadığı, TTK.'nın 18/1 hükmüne göre her tacirin bir ticaret unvanı seçmek ve kullanmak zorunda olduğu, TTK.'nın 39/2. bendinde de unvanın işletmenin girişinde gösterilmesinin zorunlu kılındığı, ancak unvanın işletmenin görülebilecek bir yerine yazılacak olması, özellikle hizmet sunan işletmeler bakımından, ticaret unvanının marka fonksiyonlarını da ifa etmesi sonucunu ortaya çıkardığı, ticaret unvanı hizmet sunan işletmelerde marka gibi kullanılmakta, bu nedenle de tüketici gözünde unvan ve markanın fonksiyonlarının karıştırılması ihtimali ciddi şekilde artmakta, hizmet alanında faaliyet gösteren işletmeler, tüketicilerle yakın ilişki içerisinde bulunduklarından, birçok halde unvan, tüketiciler gözünde marka olarak algılanmakta, bu da kaçınılmaz bir sonuç olarak marka hakkının ihlalini ortaya çıkardığı, ticaret unvanı ve işletme adı kullanımıyla marka arasında, mal ve hizmetlerin ticari kaynağına yönelik bir ilişkilendirme veya karıştırma ihtimali varsa, marka sahibinin yasaklama yetkisini kullanabileceği, ne var ki, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 14.06.2012 tarih, 2010/8788 Esas, 2012/10516 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere, marka hakkı sahibinin, hareket tarzı ile hakkın ihlaline zımnen müsaade ettiği hallerde, markayı uzunca bir süre izinsiz kullanan kişinin bu kullanımına artık karşı çıkamayacağı, hukuka aykırı davranışın önlenmesine veya hukuka aykırı duruma son verilmesine ilişkin talebin kullanılmasını çok geciktiren kimsenin MK'nun 2. maddesinde anlamını bulan dürüstlüğe aykırı davranıp davranmadığının değerlendirilmesinin zorunlu olduğu, zira, haklı başka bir gerekçe olmadığı sürece, uzun süre tecavüze sessiz kalarak üçüncü kişiler nezdinde güven yaratan kişilere dava açma hakkının tanınmaması gerektiği, somut olayda da, davalının "ALLDURRA" ibareli ticaret unvanının 14.01.2015 tarihinde tescil edildiği, davalı tarafından sunulan davacı ile yapılan ticarete ilişkin e-mail yazışmalarının aidiyeti tespit edilememiş ise de, ibraz edilen fatura içeriklerine göre 2015 yılında taraflar arasında davalının ticaret unvanı ve "..." ibaresi kullanılmak suretiyle alışveriş yapıldığı ve 2016 yılında da ticaretin devam ettiği, bu nedenle davacının davalının kullanımlarından haberdar olmasına karşın tescil tarihinden dava tarihine kadar beş yıldan uzun bir süre karşı çıkmaması nedeniyle sessiz kalma yolu ile hak kaybına uğradığının kabulü ile davacının ticaret unvanı terkini isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile (ticaret unvanındaki ilgili ibare yerine) ticaret unvanının tümüyle terkinine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesi ile davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının reddine, davalı vekilinin yukarıda açıklanan istinaf başvurusunun kabulü il İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, 2015/62895 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalının www.aldurrafoods.com, www.extraprivatelabel.com ve ... internet sitesinin davacı markalarına yer vermesinin marka hakkından doğan haklara tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, men ve ref'ine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava,markaya tecavüzün tespiti, men'i ve ref'i ile haksız rekabetin tespiti, men'i ve ref'i, davalıya ait 2015/62895 sayılı markanın hükümsüzlüğü, ticaret ünvanının terkini, davalıya ait ... alan adının iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un 110 uncu maddesi.

3. Değerlendirme

İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Kanun'un 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI.SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, tarafların temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden taraflara ayrı ayrı yükletilmesine, 18.11.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.