Logo

11. Hukuk Dairesi2023/6881 E. 2024/8397 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalının sattığı markalı ürünler üzerinde kullandığı “Bonbon”, “Pink Bonbon”, “Chocolate Bonbons” ibarelerinin, davacının tescilli “...” markasına tecavüz teşkil edip etmediği ve haksız rekabete yol açıp açmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının, davacıya ait tescilli “...” ibaresinin tamamını kendi ürünlerinde kullanmasının, yasal marka kullanım kapsamında olmadığı ve ilgili tüketici kesiminde karışıklığa yol açarak markanın köken gösterme fonksiyonunu zedelediği gözetilerek, davalının eylemlerinin marka tecavüzü teşkil ettiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1360 Esas, 2023/1279 Karar

HÜKÜM : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/285 E., 2021/123 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; 2007 yılında “Parfümeri, kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler, sabunlar” dahil olmak üzere 03 ve 05 inci sınıflara giren emtialarda tescil ettirdiği “...” markası altında söz konusu emtiaların üretim ve satışını yapmakta olduğunu, davalının davacının tescilli “...” markasıyla iltibas yaratacak derecede benzer “...”, “...”, “...” markalı ürünlerin satışını yaptığının noter marifetiyle tespit edildiğini, davacı adına tescil ettirilmiş 2007/71094 nolu markanın, ayırt edilemeyecek kadar benzerinin ya da en azından iltibas veya iltibas tehlikesi yaratacak derecede benzerinin onay alınmadan davalı tarafından kozmetik ürünler üzerinde kullanılması suretiyle gerçekleştirilen marka ihlali ve yaratılan haksız rekabetin 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (6769 sayılı Kanun) 6/1-b, 7/1-b, 29/1-a, 149/1-a, b, c, ç, d, f, g ve 150/3 maddeleri ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 54, 55/1-a.4, 56/1-a, b, c maddeleri gereğince; davalının iş eylemlerinin marka ihlali ve haksız rekabet olduğunun tespitine, önlenip durdurulmasına (men-ine ve ref'ine), " BONBO"N ibaresini taşıyan tüm kozmetik ürünlere el konulmasına, el konulan ürünlerin marka ihlali ve haksız rekabet yaratmayacak şekilde şekillerinin değiştirilmesine, bu hususun mümkün olmaması halinde imhalarına, hükmün ilan edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının perakende mağazacılık sektöründe selektif kozmetik ürün satışı gerçekleştiren bir ticari işletme olarak, kendi ürünleri dışında ithal ettiği veya Türkiye’deki distribütörlerinden ve tedarikçilerinden temin ettiği başkalarına ait ürünleri de satışa sunduğunu, bu cümleden olarak uyuşmazlık konusu edilen “Lancôme Rouge In Love” markalı rujları L’... Türkiye’den, “...” markalı far paletlerini de ... LLC firmasından satın aldığını/ithal ettiğini, yani bu ürünlerin sadece satıcısı olduğunu ve ürünlerin piyasaya takdim şekilleri ile ilgili hiçbir yetkisi olmadığını, ürünlerde “...” ibaresinin markasal olarak kullanılmadığını, ürünün renk tonunu betimleyen bir ibare olarak kullanıldığını, bu ürünlerin markalarının “...”, “Rouge in Love” ve “...” ibareleri olduğunu, dava konusu edilen kullanımlarda geçen tasviri/tali unsur olan “...” ibaresinin davacının davasına mesnet aldığı markasıyla karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının “...” markasını ruj ve göz farı ürünlerinde kullanmadığını, davayı açmakta kötüniyetli olduğunu, davacının markasının hükümsüzlüğü davalarının halen derdest olduğunu, davacının gerek dünyada gerekse Türkiye’de uzun yıllardır satış ve dağıtımda olan dava konusu ürünler karşısında suskun kalarak hak kaybına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2.Feri müdahil ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu markaların benzer olmadığını ve aralarında iltibas riskinin bulunmadığını, bu yüzden de ortada bir marka hakkı ihlali ve/veya haksız rekabet olmadığını, zira fer’i müdahil firmanın dava konusu edilen ürünlerinde yer alan markasal kullanımın tanınmış “...” ibaresi olduğunu, “...” ibaresinin kozmetik sektöründe herkes tarafından dünya çapında markasal unsur olmayacak şekilde kullanıldığını, ..., Body Shop, Victoria Secret gibi firmaların da “...” ibaresini şekerleme konusu veya rengi ihtiva eden ürünlerinde kullandığını, davacının temizlik sektöründe faaliyet gösteren yerel bir firma olduğunu, kozmetik sektöründe faaliyetinin bulunmadığını, iltibas riskinin ve haksız rekabetin söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

3.Feri Müdahil L'oreal Türkiye Kozmetik San. ve Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davaya konu ürünlerden “... Rouge in Love” ürününün sadece paketinin üzerinde yer alan ve renk belirten “Pink ...” ifadesinin markasal bir kullanım olmadığını, bu ifadenin “Pembe Şeker” anlamına geldiğini ve rujun rengini betimlediğini, bu tür ifadelerin kozmetik sektöründe kullanılmasının çok normal bir uygulama olduğunu, ürünün markası olan “Rouge in Love” ibaresinin 2011/35804 numara ile tescilli olduğunu, bu ürünün 2013 yılından beri piyasada olduğunu, davacının bu kadar uzun süre sessiz kalması nedeniyle hak kaybına uğradığını, davacının endüstriyel temizlik ürünleri ile fer’i müdahilin rujlarının karıştırılmasının mümkün olmadığını, kendi markalarının özgün ve ayırt ediciliği yüksek bir marka olduğunu ve taraf markalarının görsel farklılıkları, farklı satış kanalları ve ürünlerin hitap ettiği müşteri kitlesinin farklılığı gözetildiğinde markaların karıştırılmasının mümkün olmadığını, davacının “...” markasını makyaj malzemeleri üzerinde kullanmadığını savunarak, kullanılmayan bir markaya dayalı olarak ve ortada bir marka tecavüzü/haksız rekabet fiili bulunmadan açılan davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, "..." ibaresinin kozmetik ürünler üzerindeki ayırt edici niteliğinin düşük olduğu, renk tonunu tasvir etmek üzere kullanılmış tanımlayıcı bir ibare olduğu, markasal bir algı oluşturmadığından, davalının davaya konu eylemleri ile davacıya ait ... ibareli marka arasında ilgili tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi doğuracak derecede bir benzerlik bulunmadığı, ilgili tüketici kesiminin markalar arasında bağlantı kurup yanılgıya kapılma ihtimalinin söz konusu olmadığı, davalı kullanım biçimlerinin davacıya ait marka ile iltibas tehlikesini bertaraf edecek derecede farklılaştığı, bu nedenle marka hakkı ihlali oluşturmayan davalı eylemlerinin, aynı zamanda davacı aleyhine haksız rekabet de teşkil etmediği, davalı eylemlerinin hukuka uygun kullanım sınırı kapsamında kaldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının davaya konu "bon bon" ibaresi kullanımları ile davacı adına tescilli markalar arasında, bütünü itibariyle bıraktıkları izlenim dikkate alındığında, iltibasa yol açacak derecede bir benzerliğin olmadığı, içerisinde sektör bilirkişilerinin bulunduğu iki ayrı heyetten alınan bilirkişi raporlarında "..." kelimesinin kozmetik sektöründe ürünlerin renk tonunu tanımlarken kullanıldığının, ayırt ediciliği düşük ve sık kullanılan bir ibare olduğunun belirtildiği, nitekim davalının far paleti ve ruj üzerinde "chocolate bonbons" ve "pink ..." biçimindeki kullanımlarının kahverengi ve pembe renklerin tonlarını ifade ettiği, davalının eyleminin davacı markaları ile iltibasa yol açmayacağı, bu nedenlerle markaya tecavüzün ve haksız rekabetin somut olayda gerçekleşmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet iddialarından kaynaklı hukuki korunma taleplerine ilişkindir.

Uyuşmazlık; davalının sattığı markalı ürünler üzerinde kullanılan “...”, “...”, “...” markalarının kullanma şeklinin davacıya ait tescilli “...” ibareli marka hakkını tecavüzün ve haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı hususlarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6769 sayılı Kanun'un 6, 7, 29, 149 ve 150 nci maddeleri, 6102 sayılı Kanun'un 54, 55, ve 56 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

6769 sayılı Kanun'un 9 uncu maddesinde markanın kullanılması ikinci fıkrada; “ a) Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması. b) Markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması.” ve aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise “Markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir” şeklinde olacak şekilde düzenlenmiştir. Markaya tecavüz ise anılan Kanun’un 29 uncu maddesinde düzenlenmiş olup, tecavüz hallerinden biri de aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca; “Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak” marka hakkına tecavüz sayılır. Bu hükümlerden anlaşıldığı üzere, tescilli bir markada ayırt edici unsurun değiştirilmeden ilaveler yapılarak kullanılması mümkün olmakla birlikte bu kullanım bir başkasına ait tescilli bir markayla karışıklığa sebebiyet olabilecek bir düzeyde olmaması gerekir.

Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince davalı “...”, “...”, “...” ibareli kullanımlarında, davacı adına tescilli “...” ibaresinin tamamını ekleyerek kullandığı ve bu kullanımının da Yasada öngörülen tescilli markanın kullanımı kapsamında olmadığı gibi davalı kullanımları başkasının markasıyla ilgili tüketici kesiminde karıştırmaya sebebiyet verebilecek biçimdedir. Hal böyle olunca ilgili tüketici kesimi tarafından satışı yapılan malların davacının mallarıyla aynı ya da idari veya ekonomik olarak bağlantılı teşebbüsten geldiği algısı oluşturacağından köken gösterme fonksiyonunda da karışıklığa sebebiyet vereceği açıktır. Bu itibarla davalı kullanımının davacı markası ile karışıklığa sebebiyet vereceği gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.11.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.