Logo

11. Hukuk Dairesi2024/1019 E. 2024/9151 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, davalı şirketin ortağı olmasına rağmen, şirket adına tescilli bir marka üzerindeki tecavüz iddiasında aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının marka üzerinde şahsi bir hakkının bulunmadığı, marka hakkının davalı şirkete ait olduğu ve şirketin ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olması nedeniyle davacının marka hakkına tecavüz iddiasında bulunabilmesi için aktif dava ehliyetinin olmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi'nin davayı husumet nedeniyle usulden reddetme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1551 Esas, 2023/1462 Karar

HÜKÜM : Davanın usulden reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/257 E., 2023/124 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı asil ve katılma yoluyla davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; davacı ile davalılar arasında ... Çözüm Ortkalığı Lisans sözleşmesi düzenlendiğini, işbu sözleşmenin imzalandığı tarihte kullanım hakkı şirkette bulunan "..." markasının tüm hakları için yapıldığını, sözleşme uyraınca müvekkilinin söz konusu marka üzerinde hak sahibi olduğunu,zira ... markasının kendisi ve davalı ... tarafından bulunup geliştirildiğini, ancak davalıların söz konusu sözleşmeyi kabul etmeyerek sözleşmede yer alan marka hakkının kendisine kullandırılmadığını, davalıların sözleşmeye aykırı olarak izni dışında markayı kullandıklarını, bu suretle marka hakkına tecavüzde bulunduklarını ileri sürerek marka hakkına tecavüzün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının marka sahibi olmaması nedeniyle aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, davacının davaya konu marka üzerinde hak sahibi olmadığını, "..." markasının müvekkili şirket adına tescilli olduğunu, davacının müvekkili şirketin %10 ortağı bulunduğunu, ancak davacının markanın tescil edildiği tarihte şirket ortağı dahi olmadığını, dava dilekçesinde bahsedilen sözleşmenin lisans sözleşmesi niteliğinde olmadığını, ayrıca sözleşmede davalı şirketin ve ...'un imzalarının da bulunmadığını, bu nedenle sözleşmenin geçersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, marka hakkına tecavüzün tespiti ve önlenmesi davasının marka hakkına sahip olan kişiler tarafından açılabileceği, davacının dayandığı "...+Şekil" markası davacı adına tescilli olmadığı gibi, lisans sözleşmesi olduğunu iddia ettiği sözleşmenin davalı şirket ve davalı ... tarafından da imzalanmadığı, ayrıca sözleşme içeriğinin marka gelirinin paylaşımına ilişkin olduğu, davacının marka gelirinden kendisine pay verilmesi talebiyle dava açmadığı, marka haklarına tecavüz edildiğini iddia ettiği, ancak marka üzerinde herhangi bir hakkının mevcut olmadığı, davacı marka sahibi davalı şirketin ortağı olsa bile davalı şirketin ayrı bir tüzel kişiliği bulunması nedeniyle davacının marka üzerinde şahsi hakkının mevcut olmadığı, bu nedenle aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca husumet nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, 2020 /120813 tescil numaralı “...+Şekil” markasının 35, 39 ve 41. sınıflarda davalı ... adına tescilli olduğu, ...' nin 01.06.2016 tarihinde tescil edildiği, ortaklarının ... ve ..., yetkilisinin ise ... olduğu, davacının 19.11.2020 tarihli anonim şirket pay devrine ilişkin sözleşme uyarınca şirkete ortak olduğu, buna göre markanın şirkete tescilinden sonra davacının ortak olduğu, davacı taraf marka hakkının ilk sahibi olarak ... ve kendisi olduğunu, sözleşmeye göre markanın 1/3 ortağı olduğunu iddia etmiş ise de iddiasını kanıtlayacak delillerin sunulmadığı, markanın daha önce davacı tarafça kullanıldığı ve öncelik hakkı sahibi olduğuna dair delil bulunmadığı, markanın şirket adına kayıtlı olduğu, sözleşmede marka hakkı sahibi şirket kaşe ve imzasının bulunmadığı, sözleşmenin lisans sözleşmesi niteliğinde bulunmadığı, davalının bu sözleşmeye dayalı olarak markaya tecavüzün men ve refini talep edemeyeceği, mahkemece marka hakkı sahibi olduğuna dair delil bulunmaması nedeniyle dava açma hakkı olmadığına yönelik kurulan hükümde davanın esastan reddi gerekirken aktif dava ehliyeti yokluğundan karar verildiği ancak istinaf isteminde bulunan tarafın davacı taraf olduğu ve istinaf edenin sıfatına göre aleyhe hüküm kurulamayacağından bu hususa işaret edilmekle yetinildiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, düzeltilmiş gerekçe ile davanın HMK'nın 114/1-d. ve 115/2. maddeleri uyarınca husumet nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, karar davacı asil ve katılma yoluyla davalılar vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6100 sayılı Kanun'un 114, 115. maddeleri.

3. Değerlendirme

İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Kanun'un 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı asil ve katılma yoluyla davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 18.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.