Logo

11. Hukuk Dairesi2024/1018 E. 2024/9168 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalının ticaret unvanında kullandığı ibare nedeniyle davacının tescilli markasına tecavüz edilip edilmediği ve davalının ticaret unvanındaki ibareyi terk edip etmemesi gerektiği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, davalının ticaret unvanına 7 yıl boyunca itiraz etmeyerek hak kaybına uğradığı ve bu durumun Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olduğu gözetilerek, ilk derece mahkemesinin davayı reddetme kararının Bölge Adliye Mahkemesi tarafından onanması, Yargıtay tarafından da uygun görülerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1906 Esas, 2023/1419 Karar

HÜKÜM : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/286 E., 2019/358 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin "..." ibareli markalarının 2009 yılından beri tescilli olduğunu, "..." markasını çeşitli şekillerde geliştirdiğini, yaygınlaştırdığını ve seri markalar oluşturduğunu, davalı yan tarafından yapılan "..." ibareli marka başvurusunun, müvekkil markası ile benzer olduğunu, aynı sınıf emtiaları kapsadığını, bu durumun davalı lehine haksız yarar sağlayacağını, müvekkili markaları ile dava konusu markanın ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını, dava konusu ürünlerin ucuz ürünler olduğunu, müvekkili markasının 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (556 sayılı KHK) 8 inci maddesinin dördüncü fıkrasına göre tanınmış olduğunu, yemek servisi, catering gibi hizmetler veren davalının hangi sebeple çikolata, bisküvi mal grubunda böyle bir markayı tescil ettirmek istediğinin anlaşılamadığını, müvekkiline ait bir diğer marka olan "..." ibaresi dolayısıyla "..." denilince tüketicinin aklına direkt müvekkilinin geldiğini, dava konusu başvurunun kötü niyetli bir başvuru olduğunu, davalının ticaret unvanında yer alan "..." ibaresini, müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil edecek şekilde kullandığını, bu nedenle anılan ibarenin unvandan terkininin gerektiğini belirterek, açıklanan bu sebeplerden dolayı YİDK kararının iptaline, davalının "..." markasının tescil edilmiş olması halinde hükümsüzlüğüne, davalının ticaret sicilinden"..." ibaresinin terkinine karar verilmesini talep etmiş, ticaret unvanının terkini davası iş bu dosya ile tefrik edilerek ayrı esasa kaydedilmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; karşılaştırılan markaların üç harften oluştuklarını, kısa ibareler olduklarını, bu nedenle yapılan her ilavenin işaretler arasında önemli farklılıklar oluşturabileceğini, sözcüklerin ilk harflerinde yer alan farklılıkların yeterli olduğunu, bu nedenle ilgili tüketicinin markalar arasındaki farklılıkları algılayabileceğini, markaların bir bütün olarak bıraktıkları etkide bir benzerliğin bulunmadığını, markalar arasında belirleyici fark yaratan harflerin "g" ve "s" harfleri olduklarını, markalar arasında işitsel benzerlik olması tek başına markalar arasında karşılaştırma sonucunu doğurmayacağını, davacının markasının tanınmış olmadığını, müvekkilinin ticaret unvanının terkini talebinin esastan haksız ve dayanaksız olduğunu, belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının "..." esas unsurlu markaları ile davalının tescil başvurusunda bulunduğu ve ticaret unvanında kullandığı "..." ibaresinin ilk harflerinin farklı olduğu, markalarda genellikle ilk harflere vurgu yapıldığından tüketicinin aklında daha çok bu kısmın yer edindiği, davacının "..." markası ile davalının ticaret unvanında yer alan "..." ibaresinin bu nedenle benzer olmadığı, kaldı ki "..." ve "..." ibarelerinin benzer olduğu düşünülse bile; davalının ticaret unvanının 29.09.2010 tarihinde tescil edilmiş olduğu, davacı tarafça tecavüze son verilmesi için işbu davanın 29.09.2017 tarihinde açılmış olup, 7 yıl boyunca tescilli ticaret unvanına ses çıkarmayarak hak kaybına uğradığı, davalı şirketin tescil tarihine göre uzun süre sessiz kalınarak daha sonra dava açılmasının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesine göre korunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş , hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.

IV.BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

V.TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, ticaret unvanının terkini talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 52 nci maddesi.

3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 2 nci maddesi.

3. Değerlendirme

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 18.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.