Logo

11. Hukuk Dairesi2024/1114 E. 2024/9420 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı tarafından tescil başvurusu yapılan "Kobi Yirmidört" markasının, davacının önceki tescilli "Yirmidört" markası ile benzerlik taşıyıp taşımadığı ve bu benzerliğin karıştırılma ihtimali yaratıp yaratmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin, televizyon izleyicilerinin bilinçli tüketici olduğu gözetilmeksizin ortalama tüketici nezdinde değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle mahkemenin marka benzerliği değerlendirmesinde yanılgıya düştüğü gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1481 Esas, 2023/1343 Karar

HÜKÜM : Yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/36 E., 2020/242 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin “...” ad ve logolu televizyon kanalını uzun yıllardır kullandığını, izleyici tarafından tanınmış ve bilinen bir marka yaptığını, müvekkilinin “...” ibaresi içerir muhtelif markaların sahibi olduğunu, yine müvekkilinin www.yirmidort.tv alan adlı web sitesinden web tv yayını yaptığını, davalının “Kobi ...” şeklinde 38, 42 ve 09. sınıflarda tescil başvurusuna konu ettiği 2016/67670 sayılı markanın müvekkili şirkete ait olan ve uzun yıllardır faaliyet gösteren “...” markaları ile benzerlik gösterdiğini, başvuruya yapılan itirazın YİDK tarafından nihai olarak reddedildiğini, özellikle aynı sınıf mal ve hizmetlerde markaların iltibas ihtimalinin daha da kuvvetleneceğini, dava konusu “kobi ...” markasının tescilinin müvekkili, markasının itibarına ve tanınmışlığına zarar verebileceğini, davalının anılan ibareyi tescil başvurusuna konu etmesinin hiçbir haklı nedeninin bulunmadığını, davalının kötü niyetli olduğunu, haksız rekabete sebebiyet vereceğini ileri sürerek 2017-M-10437 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu marka ile itiraza dayanak markaların farklı olduklarını, dava konusu markada itiraz markalarında yer almayan şekil unsurlarına ayrıca “kobi” ibaresinin de eklendiğini, markalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde görsel, işitsel ve de kavramsal olarak birbirleri ile kıyaslanmayacak derecede farklılık arz ettiğini, ... ibaresinin tek başına ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, anılan ibarenin günün ... saatini ifade eden yaygın kullanımı bulunan bir işaret olduğunu, dolayısıyla markaların bütünü ile bıraktıkları algıların birbirlerinden farklı olduklarını, önceye dayalı kullanım ve tanınmışlık koşullarının oluşmadığını, haksız rekabet ve kötü niyet gerekçeli itirazlara, markalar benzer olmadığından ve sunulan bilgi ve belgeler yeterli olmadığından, işbu dava kapsamında itibar edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

2.Davalı Gökhan Gürsoy davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu davalıya ait “Kobi ...+şekil” marka başvurusu kapsamında 38. sınıfta yer alan hizmetler ile davacının önceki markaları kapsamında aynı sınıfta yer alan hizmetler, birbiri ile aynı ya da aynı tür emtialar olduğu, 09 ve 42. sınıflar yönünden markalar arasında ayniyet yada benzerlik ilişkisi bulunmadığı, şu hâlde 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin (556 sayılı KHK) 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan birinin 38. sınıfta yer alan belirli emtialar yönünden gerçekleştiği, taraf markalarının ayırıcı unsurları olan "..." ibareleri arasında benzerlik olduğu ve karıştırılma ihtimalinin de 38. sınıf emtialar yönünden gerçekleştiği, dosya kapsamına davacı tarafından sunulan dokümanların markanın tanınmışlığının veya önceye dayalı üstün hakkın tespiti için yeterli olmadığı, bir an için tanınmışlık kabul edilse dahi benzer bulunmayan mal ve hizmet sınıfları ile davacının markaları arasında imaj transferi olacağı, davalının haksız yarar elde edeceği, davacının marka değerinin zarar görebileceği hususlarını da ispata yarar emare bulunmadığı, davalının kötü niyetli hareket ettiğine dair de dosyaya delil sunulmadığı gerekçesiyle, davanın 38. sınıf yönünden kabulüne, diğer mal ve hizmet sınıfları yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı ... vekilince istinaf edilmiştir.

IV.BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı ... vekilinin istinaf itirazları yönünden dosyada mevcut bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere başvuru kapsamında 38. sınıfta yer alan hizmetler, davacının önceki markaları kapsamında aynen yer aldığından 38. sınıf yönünden emtia benzerliğine ilişkin koşul gerçekleştiği, işaretlerin karşılaştırılmasında dava konusu başvurunun "Kobi ..." ibareli olduğu, mavi renkte "kobi" sözcüğü ve yeşil renkle

yazılmış "..."

şeklinde,

köşesinde ise bir saat figürüne yer verildiği, davacı markalarının ise turuncu bir daire içerisinde ... sayısından oluştuğu, daire ile saat algısı yaratılmaya çalışıldığının görüldüğü, buna göre gerek dava konusu başvurunun gerekse de davacı markalarının asli unsurunun "..." ibaresinden oluştuğu, İlk Derece Mahkemesinin kabulünün aksine bu ibareye "kobi", şekil ve renk unsurları ile yeterli ayırt edicilik sağlandığı gibi 38. sınıf hizmetlerin kullanıcısının da bilinçli olduğu, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 18.12.2018 tarih, 2017/2325 E., 2018/8031 K. sayılı kararında bu hususun "Dairemizin 25.10.2017 tarih 3563/5709 sayılı kararında da benimsendiği üzere başvuru konusu 9, 16 ve 38. sınıf mal ve hizmetler bakımından işaretlerin benzer olmasına karşın başvuru kapsamına alınan mal ve hizmetlerin ortalama alıcılarının dikkatli ve seçici kişilerden oluşacağı ve bu nedenlerle bahse konu mal ve hizmetler bakımından iltibas tehlikesine yol açmayacağının kabulü gerekirken.." biçiminde vurgulandığı, tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak tüketiciler üzerinde bıraktıkları genel intiba yönünden ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı kanaatine varıldığı, İlk Derece Mahkemesince, 38. sınıf hizmetler yönünden taraf markaları arasında 556 sayılı KHK'nın 8 inci maddesinin birinci fıkrası anlamında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı, başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, tanınmışlık, önceye dayalı hak sahipliği, haksız rekabet koşullarının oluşmadığı, dava konusu başvurunun kötü niyetli yapıldığının ispat edilemediği gözetilerek davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yerinde olmayan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

V.TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, başvuru ve itiraza mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK'nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında ortalama tüketiciler nezdinde ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırma ihtimali olacak şekilde benzerlik bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.556 sayılı KHK'nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi.

3. Değerlendirme

Dava, YİDK kararının iptali talebine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince 556 sayılı KHK'nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan birinin 38. sınıfta yer alan belirli emtialar yönünden gerçekleştiği, taraf markalarının ayırt edici unsurları olan "..." ibareleri arasında benzerlik olduğu ve karıştırılma ihtimalinin de 38. sınıf emtialar yönünden gerçekleştiği gerekçesiyle davanın 38. sınıf yönünden kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesinin kabulünün aksine dava konusu markada "kobi", şekil ve renk unsurları ile yeterli ayırt edicilik sağlandığı gibi 38. sınıf hizmetlerin kullanıcısının da bilinçli olduğu, başvuru kapsamına alınan mal ve hizmetlerin ortalama alıcılarının dikkatli ve seçici kişilerden oluşacağı ve bu nedenlerle bahse konu mal ve hizmetler bakımından iltibas tehlikesine yol açmayacağı gerekçesiyle davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.

556 sayılı KHK'nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi "Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa, marka sahibinin ticari vekili veya temsilcisi tarafından markanın kendi adına tescili için, marka sahibinin izni olmadan ve geçerli bir gerekçe gösterilmeden yapılan başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine red edilir." hükmünü amirdir.

Davacının "..." esas unsurlu markaları olup, davalı başvuru markası ise "kobi ..." tür. Somut olayda karıştırılma ihtimalinin bilinçli tüketici nezdinde değil ortalama tüketici düzeyinde tespit edilmesi gerekir. Buna göre taraf markaları arasında ortalama tüketici nezdinde karıştırmaya sebebiyet verecek şekilde görsel,işitsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunduğu kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile TV yayınlarının tüm tüketici kesimleri tarafından izlendiği değerlendirilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1 hükmü uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

25.12.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Her ne kadar sayın çoğunluğun bozma gerekçesinde karıştırılma ihtimalinin ortalama tüketici düzeyinde tespit edilmesi gerektiği belirtilmiş ise de TV kanallarının toplumun her kesimi tarafından izleniyor olması o kanalı ve yayını izleyen kişilerin ortalama tüketici olduğunu göstermez. TV yayınlarını izleyen tüketiciler, rastgele bir kanalı açarak önüne gelen herhangi bir programı izlememektedir. Zira kanalı veya yayını izleyen tüketici hangi kanalı, hangi yayını, hangi programı (eğlence, haber, film, dizi vb.) izleyeceğini bilinçli olarak seçmektedir. Bu nedenle dosya kapsamına usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiğini düşündüğümden Sayın Heyetin bozma yönünde görüşüne katılmıyorum.