"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/490 Esas, 2023/1911 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/662E., 2021/314K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin, 2010 yılından itibaren "..." markasını tescil edilen sınıflarda aktif olarak kullandığını, davacı yanca ilgili kullanıma hukuki himaye sağlayabilmek amacıyla "07.09.2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere “İntouch" ibareli markasını 2010/57408 tescil no ile 09., 18. ve 35. sınıflarda tescil ettirdiğini, müvekkili şirketin bu sayede, “İntouch" markasını, yapmış olduğu tanıtım faaliyetleri ve sektöründeki pazarlama çabalarıyla maruf hale getirdiğini, müvekkile ait markanın aynen yahut ayırt edilemeyecek şekilde benzer şekilde ... İletişim Hizmetleri A.Ş. tarafından haksız ve mesnetsiz bir şekilde üretildiği, pazarlandığı, reklamının yapıldığı, satıldığının tespit edildiğini, 21.12.2012 tarihinde keşide edilen ihtarnameyle ilgili durumun sona erdirilmesi ihtar edildiğini, İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2013/40 değişik iş sayılı dosyası kapsamında delil tespiti yapılarak mezkur durumun bilirkişi raporuyla tespit edildiğini, akabinde 08.10.2013 tarihinde İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2013/182 sayılı dosyası kapsamında tecavüzün önlenmesi ve müdahelenin men'i talebinde bulunulduğunu, ardından da 16.10.2014 tarihinde İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2014/221 sayılı dosyasında “Türk Patent Enstitisünde 2012/71490, 2014/10665, 2013/40237, 2012/66832, 2013/81596 tescil numaralı “... ...” şekil ibareleri markaların hükümsüzlüğüne ve sicilden karar verilmesi talep edildiğini, söz konusu her iki davanın arasında hukuki ve fili irtibat olması nedeniyle davaların birleştirilmesine karar verilerek yargılamanın İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2013/182 E. sayılı dosyası kapsamında devam edildiğini ileri sürerek 1.000,00 TL maddi , 50.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 51.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle tahsiline, davalı eyleminin masrafı kendisine ait olmak üzere ilgilere tebliği ve gazetede ilan ettirilmesine, dava sonucunda marka hakkına tecavüz oluşturan ürünlere el konularak mülkiyetinin davacıya tanınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; “...” ibaresinin müvekkilce kullanılan mal ve hizmet sınıfları bakımından tanımlayıcı ve jenerik bir ibare olup, herkesin kullanımına açık olduğunu, davalı müvekkilinin “...” ibaresini faaliyet konusunu da oluşturan dokunmatik cep telefonları için kullandığını, “...” ibaresi kelime anlamı itibariyle “temas, dokunma” anlamına gelmekte, doğrudan bu anlamları işaret etmekte olduğunu, herkesin kullanımına açık ve kullanıldığı mal ve hizmetler bakımından tanımlayıcı olan, doğrudan ilgili mal ve hizmetlerin özelliklerine atıfta bulunan bir ibarenin tescil edilmeksizin de kullanılabileceğini, davacı tarafın özellikle telekomünikasyon ve akıllı cihaz sektöründe faaliyet gösteren herkes tarafından kullanılabilecek bir ibare olan “...” ibaresi üzerinde tekel oluşturma hakkı bulunmadığını, netice itibariyle kullanılan mal ve hizmetler bakımından herkesin kullanımına açık olan “ ...” ibaresinin kullanımı sebebiyle davalı müvekkile isnat edilebilecek herhangi bir markaya tecavüz ve haksız rekabet eyleminin söz konusu olmadığını, davacının itibarını zedeleyecek bir eylem söz konusu olmadığı gibi herhangi bir zararı da bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin E.2015/13137, K. 2017/1281, T.06.03.2017 tarihli kararı ile; İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2013/182 Esas sayılı davasında verilen; davalıya ait ... ibareli tüm markaların hükümsüzlüğüne, birleşen dava yönünden davalı markalarının kullanımı tescilli markalara dayalı olmakla tazminat talebinin reddi kararının onandığı, karar düzeltme talebinin reddi sonrası 23.01.2019 tarihinde kesinleştiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik kararlarına göre, tescilli bir markanın hükümsüz kılınmadığı müddetçe kullanımının haksız rekabet teşkil etmeyeceği yönünde olduğu, bu durumun istisnasını ise kötü niyetli tescil oluşturmakta olup mevcut yargılama açısından davalının kötü niyetli olduğunun kabulünü gerektirir herhangi bir delil dosyaya sunulmamış olup sunulan deliller kapsamında davalının kötü niyetli olduğu yönünde mahkemede böyle bir kanaat oluşmadığı, davacının davaya konu marka üzerindeki hak sahipliği kesinleşmiş yargı kararı ile sabit görülmüş olmakla raporlardaki değerlendirmeler de dikkate alınarak davalının jenerik ifade savunmasına itibar olunmadığı, 15.10.2020 tarihli raporun mali inceleme kısmındaki değerlendirmelerde; davalı firmanın ... cep telefonu 22 Kasım 2012 tarihinde, ... intouch 2 cep telefonu 6 Mayıs 2013 tarihinde, ... intouch 3 cep telefonu 24 Nisan 2014 tarihinde, ... intouch 4 cep telefonu 18 Aralık 2014 tarihinde, tanıtımları yapılarak satışı başladığının göründüğü, ... intouch4 modeli telefonların 31 Mart 2016 tarihine kadar kampanya satışı olduğu Türk Telekom internet sitesinde görüldüğü, daha sonraki tarihlerde satış olup olmadığı konusunda bilgi edinilemediği, net kazanç belirlenirken, yapılan tüm fiillerin sonucu olan brüt satışların tamamının tecavüz kapsamında olmadığı durumlarda ürünlerin toplam kâr marjı üzerinden oranlama yöntemiyle hesaplama yapıldığı ya da tecavüz konusu ürünlerin adet başı kâr marjının belirlenerek ürün sayısıyla çarpılması yoluyla hesaplama yapıldığı, somut olayda adet bazlı bir kayıt bulunmadığından Gelir Tablosundan kâr marjı belirlenerek bu oran dava konusu satışlara uygulanabileceği davalı taraf Gelir Tablosu üzerinden hesaplanan kâr marjının dava konusu gelir tutarına uygulanması sonucu oluşan kazanç miktarının 6769 sayılı Kanun yürürlük tarihinden (10.01.2017) dava tarihine kadar olan dönem yönünden 2017 yılına ilişkin hesaplamanın baz alınabileceği diğer yıllara ilişkin kullanımların izahı yapıldığı üzere haksız kullanım teşkil etmeyeceği sonucuna ulaşıldığından 2017 yılı için hesaplanan 38,14 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerektiği, manevi tazminat yönünden davalı tarafın ... ibaresini cep telefonu ismi olarak internet sitesinde hükümsüzlük kararı sonra da kullanmaya devam ettiği izahı yapılan mevzuat kapsamında manevi tazminat şartlarının oluştuğu ve kullanım süresi (6769 sayılı Kanun sonrası dönem ) ve ağırlığı dikkate alındığında takdiren 3.000,00 TL üzerinden manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesiyle davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 2017 yılına yönelik olarak hesaplanmış olan 38,14 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile takdiren 3.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 2010/57408 tescil no.lu "..." ibareli markanın 09, 18, 35. sınıflarda emtiaları bakımından davacı adına 07.09.2010 tarihinde tescil edildiği, 06.09.2010 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle yenilendiği, İstanbul 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2018/182 Esas ve 15.05.2015 tarihli kararı ile "Davalı markalarından en eski koruma tarihi olan 2012 66832 tescil numaralı markanın koruma tarihi ise 27.07.2012'den başladığı, ... ibaresi üzerinde davacının hak sahibi olduğu, MarkaKHK m.42 ve bağlantılı m.8/I-b hükmü uyarınca davalı adına tescil edilmiş markaların tescil edildiği bütün ürünler bakımından hükümsüzlüğüne." gerekçesi ile davalı adına tescil edilmiş olan ... ibareli markaların hükümsüz kılındığı, kararın Yargıtay denetiminden geçerek 23.01.2019 tarihinde kesinleştiği, davalının hükümsüzlük kararına rağmen ibareyi kullanmaya devam ettiği ve bu nedenle davacının marka hakkına tecavüzün somut olayda bulunduğu, 6769 sayılı Kanun öncesi davalının tescilli markasını kullanımının tescil hükümsüz kullanılmadığı müddetçe haksız kullanım olarak kabul edilmeyeceği, 6769 sayılı Kanun'un yürürlüğü sonrası ise 6769 sayılı Kanun'un 155.maddesi gereğince "Marka tesciline dayalı savunmalara itibar olunmayacak" olup bu noktada haksız kullanımın sözkonusu olacağı ve buna göre belirlenen maddi tazminatın mahkemece hüküm altına alınmasında ve somut olayın özelikleri, ibarenin kullanım şekli ve süresi, zararın niteliği dikkate alınarak takdir edilen manevi tazminat miktarında bir isabetsizliğin bulunmadığı, davalı vekili her ne kadar "maddi ve manevi tazminatın reddedilen kısımları yönünden nispi vekalet ücreti verilmesi gerektiğini" ileri sürmüş ise de; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 10.maddesindeki düzenleme gereğince somut olayda tazminat talebinin kısmen reddi halinde davalı yararına verilecek vekâlet ücreti davacı yararına verilen vekalet ücretini geçemeyeceğinden, mahkemece buna uygun olarak takdir edilen vekalet ücretlerinde de usule aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, marka haklarına tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 29 uncu maddesi ile 150, 151/2-b maddeleri ve 155. maddesi.
3. Değerlendirme
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harçları peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 17.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.