"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1605 Esas, 2023/1646 Karar
HÜKÜM : Yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle YİDK kararının iptali yönünden davanın kabulü, hükümsüzlük yönünden karar verilmesine yer olmadığına
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/291 E., 2021/304 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2006/45225, 2013/45142, 2014/98166, 2014/55963 ve 2019/91317 sayılı “...” ve “AL-...” esas unsurlu markaların sahibi olduğunu, www.....com alan adının 2002 yılından beri müvekkili adına kayıtlı olduğunu, müvekkili markalarının aktif olarak kullanıldığını, tanınmış marka olduğunu, taraf markalarının aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını, aynı ya da benzer malları kapsadıklarını,“chef” ibaresinin zayıf bir unsur olduğunu, bu nedenle asıl markanın “...” kelimesi olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu, davalının dava konusu olmayan bir diğer marka başvurusunun da yine bilinen bir 3. kişi markası olduğunu, davalı şirket yetkilisinin, müvekkili ile ticari faaliyetleri bulunduğundan müvekkilinin markalarından haberdar olduğunu, müvekkilinin ticaret unvanında da “...” ibaresinin yer aldığını, bu nedenle ticaret unvanına dayalı olarak da üstün haklarının bulunduğunu ileri sürerek 2020-M-7665 sayılı YİDK kararının iptali ve dava konusu 2019/62912 sayılı markanın hükümsüzlüğünü talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davacı taraf markalarının tanınmış olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, dosyada tanınmışlığı ispatlar hiçbir delil bulunmadığını, markaların şekil, yazılış ve logoları itibariyle hiçbir benzerlik taşımadıklarını, ayrıca yazım karakterleri bakımından da farklılık bulunduğunu, müvekkili markasında, davacı markalarından farklı olarak “chef” ibaresinin yer aldığını, davacının markasında ayrıca bir “...” ibareli logonun yer aldığını, bu markalar karşısında kalan tüketicinin markaların farklı olduklarını anlayabileceklerini, müvekkili markalarının davacı markalarını çağrıştırmayacağını, müvekkili markası kapsamından davacı itirazları üzerine 29, 30, 35 ve 43. sınıf mal ve hizmetlerin çıkartıldığını, kalan hizmetlerin davacı markalarından tamamen farklı olduğunu, kötüniyet iddialarının kabul edilemez olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Kurum kararının isabetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu 2019/62912 sayılı marka başvurusu kapsamında YİDK kararı sonrasında kalan bir kısım hizmetlerin, mesnet markalar kapsamında yer alan hizmetlerle benzer olduğu, taraf marka işaretleri arasında iltibas yaratacak düzeyde benzerlik bulunduğu sunulan delillere dayalı olarak davacı markalarının tanınmışlığına kanaat getirilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6/4 ve 6/5 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, davalı şirketin kurucu ortağı ...'un sahibi olduğu ... Pazarlama firması ile davacı şirket arasında, davaya konu marka tescil başvuru tarihinden önce Ürdün ülkesinde ".../..." markalarının, ... Pazarlama firmasınca taklit edilmesine yönelik mahkeme kararının mevcut olduğu, davalı şirketin kurucu ortağı ...'un ve dolayısıyla davalı şirketin, davaya konu marka tescil başvurusunda bulunurken, dava konusu marka başvurusu ile iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer " ..." markalarının davacıya ait olduğunu bildiği veya bilmesi gerektiği halde, bu markalarla iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer davaya konu marka başvurusunu tescil ettirmek istemelerinin davacıya ait ticari faaliyetleri baltalama amacı taşıdığı ve bu durumun ticari dürüstlük kurallarına aykırı olduğu, davaya konu marka başvurusunun kötüniyetli olduğu, markanın kötüniyetli tescilinin, tescile konu mal ve hizmetler ile ilişkili, bölünebilir bir niteliği bulunmadığından, dava konusu markanın kötüniyetli olarak tescil başvurusuna konu edilmesi olgusunun, davaya konu markanın tescil edildiği tüm emtiaları kapsadığı, (U.Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, İstanbul 2018, s.953, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 02.11.2015 tarih 2015/4426 E., 2015/11337 K. ve 26.11.2012 tarih, 2011/12763 E. ve 2012/19119 K. sayılı kararları) gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK kararının iptaline ve davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiş, hüküm, davalılar vekillerince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı ... vekilinin tüm, davalı şirket vekilinin ise sair istinaf itirazlarının yerinde olmadığı ancak her ne kadar Mahkemece, dava konusu markanın tescil edildiği gerekçesiyle hükümsüzlük talebinin kabulüne, karar verilmiş ise de, İlk Derece Mahkemesinin karar tarihinden sonra 08.10.2021 tarihinde tescil başvurusunun tam vazgeçme/geri çekme ile sonuçlandığı, bu nedenle SMK'nın 28. maddesi uyarınca davalı Şirketin marka hakkının sona erdiği gözetilerek, dava konusu markanın hükümsüzlüğü hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı Şirket vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmasına, YİDK kararının iptali yönünden davanın kabulüne, hükümsüzlük yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, karar, davalı ... vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük talebine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 355. vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369/1 hükmü ve 371. maddesinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 15.01.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.