Logo

11. Hukuk Dairesi2024/1650 E. 2025/204 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı şirketin marka tescil başvurusunun, davalı şirketin tescilli markasıyla benzerlik ve kötüniyet gerekçesiyle reddedilmesi üzerine açılan marka iptal davasında, YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Taraf markalarının görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzerlik taşıdığı, hedef kitle nezdinde karıştırılma ihtimali bulunduğu ve davacı şirket ortağının daha önce davalı şirketin distribütörlüğünü yapan şirkette çalışmış olması nedeniyle kötüniyet tespit edilmesi gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1519 Esas, 2023/1453 Karar

HÜKÜM : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/276 E., 2021/190 K.

Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2018/17308 başvuru numaralı "Aterosklerol" ibareli marka başvurusunun davalı şirketin 97/019832 numaralı "Aethoxysklerol" ibareli markasını mesnet göstererek yaptığı itiraz üzerine benzerlik ve kötüniyet gerekçeleriyle Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun (YİDK) kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markalarının benzer olmadığını, markaların hitap ettiği uzman doktorların ve eczacıların özel bir tüketici grubu olduğunu, bunların söz konusu markaları karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, bu ilaçların hastalara doktor kontrolünde ve reçete ile verildiğini, markaların okunuşlarının da farklı olduğunu ileri sürerek YİDK kararının iptaline ve 2018/17308 sayılı markanın tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin “Aethoxysklerol” ibareli markasının Türkiye ve yurt dışında tanınmış bir marka olduğunu, davacı şirketin, müvekkilinin eski distribütörü olan firmada çalışan ürün müdürü olan bir şahıs tarafından, müvekkilinin anılan firmayla distribütörlük ilişkisi sona erdikten sonra kurulduğunu, davacının, müvekkili ile arasında idari/ekonomik ilişki varmış izlenimi yaratarak taraf markalarını ilişkilendirme çabası içinde olduğunu, müvekkilinin markasının tanınmışlığından haksız menfaat sağlamaya çalıştığını, müvekkilinin “Aethoxysklerol” markalı ilacının “bir iğne yardımıyla varis içine girilip bir ilaç verilerek o varisin kurutulması ya da yok edilmesi” yöntemi ile yapılan skleroterapi ilacı olduğunu, markaların görsel, fonetik ve anlamsal açıdan benzer bulunduğunu, taraf markalarını taşıyan ilaçların etken maddesinin aynı olduğunu, ilaçların kutularının ve ampullerinin tasarımının da birebir aynı yapılmasının davacının kötüniyetini ortaya koyduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının "Aterosklerol" ibareli başvurusu ile davalı firmanın "Aethoxysklerol" ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibarıyla görsel ve sesçil olarak hedef kitlesi olan kişileri, bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde (...tarafların markalarının kullanılacağı “skleroterapi” ilaçları, “yüksek riskli ilaç” kategorisine girerler ve bu yüzden de hitap ettikleri tüketici/alıcı/kullanıcı kitlesinin bilinç/bilgi/dikkat/özen seviyeleri çok yüksektir. Ancak tüketicinin seviyesinin bu derece yüksek olması, birbirlerine son derece benzer iki ibarenin birebir aynı ilaç üzerinde kullanılması durumunda karıştırılma ihtimalinin olmayacağı sonucunu vermemektedir. Uygulamada, hekimin elektronik ortamda veya kağıt olarak reçetelemesi ve ilacın eczaneden temini sürecinde eczane teknikeri, depo sipariş elemanı, depo reyon elemanları da devrede olabilmektedir, ki; bu kişilerin, ilaçların markalarının okunuşları aynı olduğu hususu da gözetildiğinde, markaları karıştırması ihtimal dahilindedir....) bilinç düzeyi yüksek de olabilecek tüm tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, hedef kitle olan tüketicilerin dava konusu 05. sınıftaki mallar için ayırdığı satın alma süresi içinde, davacının "Aterosklerol" ibareli marka başvurusunu gördüğünde davalının "Aethoxysklerol" ibareli tescilli markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, taraf markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan bağlantılı işletmeler tarafından piyasaya sunulan mallar algısı oluşabileceği, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6/1. hükmündeki iltibas koşullarının oluştuğu, marka işlem dosyası incelendiğinde davalının, Türkiye'deki distribitör firmasının yetkilisi olup da sonradan davacı şirketin kuruluşunda yer alan kişinin varlığı şeklinde iddia ve bu çerçevede sunulan delillere göre benzerlik düzeyi çok yüksek taraf markalarına yansıtılmasının tesadüf olamayacağı düşüncesiyle SMK'nın 6/9. hükmüne göre yapılan davalı Kurum değerlendirmesinin de yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraf markalarının varis hastalığını tedavi eden ilaçlar için kullanıldığı, içerisinde eczacı, kalp-damar cerrahisi uzmanı bilirkişilerin yer aldığı heyet tarafından düzenlenen denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre taraf markalarının harf benzerliğinin onları görsel, işitsel ve anlamsal olarak yakınlaştırdığı, markaların 05. sınıf malların dikkat seviyesi yüksek tüketicileri tarafından bile karıştırılabileceği, SMK'nın 6/1. hükmü anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin gerçekleştiği, davalı şirketin ilacını en çok kullanan hekim grubunun belirli olduğu ve bu sınırlı grup hekimler arasında ilacın adının telaffuzunun davacı şirketin başvurusundaki gibi "Aterosklerol" şeklinde olduğu, ilacın paramedikal ortamlarda bu şekilde anıldığı, taraf markalarının kullanıldığı ilaçların etken maddesinin "Lauromacrogol" olması sebebiyle dava konusu markada “Aterosklerol” ibaresinin kullanılmasının teknik bir zorunluluktan kaynaklanmadığı, söz konusu marka başvurusunun, davalı şirketin markasıyla karıştırılacağı bilinerek yapıldığı ve kötüniyetli olduğu, davacı tarafça kabul edildiği üzere davacı şirket ortaklarından Ö. Caferoğlu'nun daha önce davalı şirketin distribütörlüğünü yapan şirketin ortağı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından ve davacı şirketin yukarıda anılan ortağının daha önce, davalı şirketin distribütörlüğünü yapan şirketin ürün müdürü olmasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesince, davalı şirketin distribütörlüğünü yapan şirketin ortağı olduğunun yazılmasının sonuca etkili bulunmamasına göre Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 16.01.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.