"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2014/1217 Esas, 2020/216 Karar
HÜKÜM : Davanın kabulü
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının, müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlattığını, müvekkilinin davalıya borcu bulunmadığını, müvekkili şirketin iki ortağı olduğunu, ortaklardan ...'nın firmanın mal varlığını hukukun arkasından dolanarak kendi üstüne geçirebilmek için alacaklı olduğunu iddia eden ... ile anlaşarak şirket aleyhine takip başlattığını ve şirkete tebliği engelleyebilmek için tebligatı bizzat icra dairesinden tebliğ aldığını, aynı anda borcu kabul ettiğini, tüm itiraz ve şikayet haklarından feragat ettiğini beyan ederek icra dosyasını kesinleştirdiğini, müvekkilinin davalıya borcu bulunmadığını, hiçbir belgeye dayanmadan yapılmış bulunan icra takibinde ispat külfetinin alacaklı olduğunu iddia eden tarafa ait olduğunu ileri sürerek müvekkili şirket aleyhine yapılan icra takibinin iptaline ve borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı şirketin ortaklarından ...'nın müvekkilinden almış olduğu paralara karşılık 300.000,00 USD tutarında kıymetli evrakı borcuna binaen imza altına alarak müvekkiline verdiğini, söz konusu paranın inşaatların yapımında kullanıldığını, müvekkilinin alacağının davacının defter kayıtlarına girmediğini, ...'nın müvekkilinden alınan borç parayı inkâr etmediğini ve icra dosyasında borcu kabul ederek müvekkilinin alacağını yasal konuma getirdiğini, müvekkilinin alacağı elindeki kıymetli evraka dayanmakla ispat yükünün davacıda olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile takip, elden verilen para sebebine dayandırılmış olmakla ispat yükünün davalı tarafta olduğu, ancak takip dosyasına sunulan borcun kabul edildiği beyanıyla ispat yükünün davacı tarafa geçtiği, davalı tarafça, takip konusu 300.000,00 USD elden verilen para karşılığı, davacı şirketten senet aldığını ilk defa Mahkemelerine verdiği cevap dilekçesinde ileri sürüldüğü, Mahkemelerince İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin dosyasının beklenildiği, ne var ki sanıkların beraatine dair karar verildiği, gelinen aşamada; borcun davacı şirket açısından takip yapıldığı gün icra dairesinde kabul edilmiş olması hususunun, muvazaaya vücut verip vermediğinin Mahkemelerince değerlendirildiği, davalı tarafça ileri sürülen 3 adet bono gibi takip konusu yapılan 300.000,00 USD borcun da davacı şirket kayıtlarında yer almadığı gibi davacı şirketin 2001 yılında 1 adet konut satışı dışında bir faaliyetinin olmadığı, 2002 yılı rapor döneminde ise herhangi bir gelir ve gider bulunmadığından hareketle faaliyetini durdurmuş olduğunun raporla tespit edilmesi, bundan başka alınan raporlarda, şirketin ortakları dışında kimseye borcu olmadığının belirlenmesi karşısında, davacı yetkilisince bu durumun bilindiği/ bilinmesi gerektiği halde takibin yapıldığı gün icra dairesinde hazır olduğu, şirket kayıtlarında karşılığı olmayan bir borcu kabul ettiği, şirkete yapılacak tebligatın da önüne geçerek usule aykırı düzenlendiği halde ödeme emrini elden tebliğ aldığı gibi tüm sürelerden feragat ederek takibin kesinleştirilmesini talep ettiği, Mahkemelerinin 2005/36 sayılı esası üzerinden alınan tanık beyanları, davalı ile dava dışı ortağın ilişkisine dair beyanları hususları bir bütün olarak gözetildiğinde anılan işlemlerin muvazaalı olduğu, davacı şirketi ilzam etmeyeceği, ispat yükünün tekrar davalı tarafa geçtiği kanaatinin hasıl olduğu, davalı vekiline yemin teklif edip etmeyecekleri hususunda beyanlarını sunmaları için süre verilmesine karar verildiği, davalı vekilince yemin delilinin hatırlatılmasının söz konusu olmadığının beyan edildiği, yemin teklif edileceği bildirilmemiş olmakla, davalı tarafa düşen ispat yükünün yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Yargıtay Kararı
Dairenin 18.09.2023 tarihli, 2023/3213 E. ve 2023/5064 K. sayılı kararı ile "... Dava, davacı şirketi münferiden temsile yetkili ... tarafından şirket adına açılan ve davalıya borçlu olunmadığının belirlenmesini içeren menfi tespit davasıdır. Davacı vekili, şirketin davalıya borcu olmadığını, şirket ortağı... ile ...’ın birlikte hareket ettiğini, alacağın hiçbir belgeye dayanmadığını, ispat külfetinin davalıda olduğunu iddia etmiştir. Davacı şirket yetkilisi ile davalı alacaklı arasında davacı şirketi zarara uğratmak için birlikte hareket ettikleri, el ve işbirliği içerinde oldukları ispat edilememiş nitekim dosya içerisinde bulunan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/136 E., 2016/294 K. sayılı kararıyla ... ve ... hakkında dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik suçundan beraat kararı verildiği ve kararın kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından Mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir..." gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davacı vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; ceza mahkemesi kararının maddi olgulara aykırı olduğunu, temyize cevap dilekçesindeki beyanlarının dikkate alınmadığını, ceza mahkemesince incelenen bir bono aslı olmadığını, bono asıllarının davalı tarafça sunulmadığını, ceza mahkemesi beraat kararının gerekçesinin yerinde olmadığını, gerekli incelemeleri içermediğini, defter kayıtları ve bilirkişi incelemelerini içermediğini, ceza mahkemesinin gerekçeli kararında tespit edilmiş bir maddi olgu olmadığı gibi incelenmiş, irdelenmiş bir bono da bulunmadığını, müvekkili şirketin borcunun olmadığına dair bilirkişi raporlarının dikkate alınmadığını, bonoların muvazaalı olarak davacı şirketi zarara uğratmak için düzenlendiğini, kaşenin farklı olduğunu, senetlerin ispat külfetinin yerine getirilmesi için sonradan düzenlendiğini, yemin deliline dayanmayan davalının ispat yükünü yerine getiremediğini, muhalefet şerhinin yerinde olduğunu belirterek bozma ilamının kaldırılarak Mahkeme kararının onanmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, Kartal 5. İcra Müdürlüğünün 2002/4296 E. sayılı takip dosyasına konu borç nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı ve 442 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesinde sayılan hâllerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteminin reddi gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin karar düzeltme isteminin 1086 sayılı Kanun'un 442 nci maddesi gereğince REDDİNE,
Alınması gereken karar düzeltme harcı peşin ödenmiş olduğundan yeniden alınmasına yer olmadığına, 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen 1086 sayılı Kanun'un 442 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca takdiren 2.505,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine,
16.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.