"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)
SAYISI : 2023/552 Esas, 2023/816 Karar
HÜKÜM : Davanın reddi
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin 12.11.2013 tarihinde hisse satın almak suretiyle davalı şirkete ortak olduklarını, davacı ...'ın %16, davacı ...'in %17 paya sahip olduğunu, şirket müdürlerinden ... ve ...'ın 12.11.2013 tarihinden 05.01.2015 tarihine kadar şirketin ortağı ve müdürü olup, müşterek imzaları ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındıklarını, ...'ın 05.01.2015 tarihinden sonra tek başına münferiden şirketi temsile yetkili müdür olarak görev yaptığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 394 üncü maddesine göre yöneticilere ya da müdürlere ödenecek ücret veya huzur haklarının temel şartının ana sözleşme veya genel kurul kararına bağlanmasına bağlı olduğunu, şirket müdürleri ... ve ...'ın kanuna aykırı olarak herhangi bir genel kurul kararı olmaksızın ve ana sözleşmede hüküm bulunmaksızın tamamen keyfi olarak ve şirketi ciddi anlamda finansal sıkıntıya uğratacak kadar yüksek tutarlarda huzur hakkı aldıklarını, ayrıca şirket ortağı ...'ın müdürlüğü süresince ve özellikle tek başına yetkili olduğu tarihten sonra daha sık olmak üzere şirket kasasındaki paraları üzerinde taşıdığını, şirketin banka hesaplarından şahsi hesabına veya şirketle ilgisi açıklanamayan kişi ya da hesaplara paralar gönderdiğini, şahsi dernek üyeliklerini ve şahsi bağışlarını, şahsi bağkur primlerini şirkete ödettirdiğini, şirket muhasebecisini de kullanarak bu para hareketlerini gizlemek için olması gerekenden farklı hesaplara kaydettirdiğini, sonrasında bu hesapları kapatabilmek ve üzerindeki paraları gizlemek için gerçek olmayan gider evrakları temin ederek şirketin mali tablolarının gerçeği yansıtmamasına sebep olduğunu, 2014 yılında faaliyete başlayan şirketin kâr ettiğini, 2015 yılında ise yıllık kârın düştüğünü, 2016 yılının ilk yarısında zarar ettiğini, şirketin kâr ettikçe içinin boşaltılmaya çalışıldığını, şirket müdürü ...'ın şirketin vergi ve diğer yasal ödeme yükümlülüklerini yerine getiremeyecek kadar finansal sıkıntıda olmasına rağmen sürekli bir şekilde ve yasaya aykırı olarak şirkete borçlanma yasağını çiğnediğini, şirketin alacak çeklerini vadesinden önce iskonto ettirerek şirket adına kredi çektiğini, şirket kredi kartlarını kontrolsüzce kullanıp borcunu ödemeyerek şirketi finansal açıdan zora sokan eylemlerde bulunduğunu, vergi ve SGK gibi prim ödemelerini zamanında yapmayarak yüksek miktarlarda indirim iptali ve gecikme zammı gibi maddi zarara yol açtığını, şirket müdürü ...'ın tek başına yetkili olduktan sonraki bir tarihte herhangi bir genel kurul ya da ortaklar kurulu kararı olmadan şirketin finansal sıkıntı içerisindeyken 61.900,00 TL'ye şirket adına lüks bir oto satın aldığını, aynı araca 10.000,00 TL'nin üzerinde çeşitli tamir masrafları yaparak, maliyetin aşmasına ve bir kaç ay sonunda aracı 46.000,00 TL'ye satarak 20.000,00 TL'nin üzerinde zarara sebebiyet verdiğini, şirketin maddi olanaksızlıklarını görmezden gelerek LCD TV, lüks mobilyalar ve en pahalısından mobil telefonlar gibi yersiz ve makul olmayan harcamalar yaptığını, şirket muhasebesini de alet ederek ortakları şirketin durumu ile ilgili zamanında ve doğru bilgi almasına engel olduğunu, şirket müdürü ...'ın şifahen defalarca uyarılmasına rağmen şirketin genel kurul toplantılarını yapmadığını, bunun üzerine müvekkili Barış'ın noter ihtarnamesi ile talebine istinaden 15.10.2016 tarihinde olağanüstü genel kurulun yapıldığını, bu genel kuruldan en az 15 gün önceden ortakların incelemesine sunulması gereken bilgi ve belgelerin zamanında ve tam olarak hazırlanmadığını, ayrıca bilanço ve gelirler hesaplarının oylanması sırasında müdürlerin oy kullanamayacak olmalarına rağmen şirket müdürü ... 'ın hem kendisi hem de kendisine vekalet veren ... adına yasaya aykırı olarak oy kullandığını, bilançonun oylanmış olmasının müdürlerin ibrası anlamına geldiğini, tüm bu hususların şirketin devamı ve amacının gerçekleştirilmesi önünde bir engel teşkil ederek şirketin haklı nedenle feshine sebep oluşturduğunu ileri sürerek davalı şirketin haklı nedenle feshine ve tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı şirketin 01.04.2014 tarih 2014/02 numaralı kararı ile şirket ortaklarından ...'ın iş güvenliği uzmanı, OSGB sorumlu müdürü ve şirket müdürü olarak çalışmasından dolayı, şirket ortağı ... 'ın işyeri hekimi olarak çalışmasından ve şirkette müdürler kurulu başkanı olmasından dolayı, şirket ortaklarından ...'ın ise işyeri hekimi olmasından dolayı taraflarına huzur hakkının ödenmesinin kararlaştırıldığını, ortaklara şirkete sunmuş oldukları hizmet ve faydaya göre ödenen huzur hakkının emsal değerler ile orantılı olup doktor olarak hizmet sunan bir ortağın doktor olarak çalışan bir sigortalı ile aynı ücrete huzur hakkı adı altında aldığını, şirketin nakit akışının kurucu ortak ... üzerinde olup şirkete ait paraları yanında taşıması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, kurucu ortak ...'ın şirketin piyasada daha etkin olması ve daha çok firmaya ulaşılması anlamında katkı sağlayacağını düşündüğü için MUSİAD'a üye olduğunu, buna ilişkin genel kurul kararı mevcut olup üyeliğin şirket lehine yapıldığını, davacıların o dönemde herhangi bir itirazda bulunmadıklarını, 3 sene sonra şirket ile yaşanan anlaşmazlık sonucunda bu durumu ileri sürmelerinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, sorumlu müdür olması sebebiyle ortak ...'ın başka bir yerde sigortalı olması mümkün olmadığından prim ödeme konusunda ileri sürülen iddiaların yersiz olduğunu, davacı ... ...'in mali müşavir olup kendisine ait bir muhasebe programı olan ... isimli bir programı şirkette kullanılması yönünde ısrar ettiğini, sistem kurulduktan sonra zamanla mesai saatleri dışında dahi girdi çıktıları bizzat kendisinin yapmaya başladığını, yönetimin herhangi bir kararı olmadan kendi insiyatifi ile muhasebe kayıtları ile oynayarak ortaklar hakkında alacak borç ilişkisi doğurup, şirketi finansal olarak sıkıntıya soktuğunu, 2015 yılında şirketin tahsilat yapılmamasından dolayı alacak bakiyesi biriken firmalara iskonto uygulanması 2015 yılının personel maliyetlerinin artması, rakip firma sayısının artmasına paralel rekabetin artması, iş sağlığı güvenliği hizmetinin belirli bir ücret tarifesine tabi olmaması ve buna bağlı olarak hizmet bedelinin daha düşük yapılmış olması gibi sebeplerle şirketin finansal sıkıntı yaşadığını, yönetmelikte yapılan değişiklik nedeniyle artan personel maliyeti artışının müşterilere yansıtılamaması sebebiyle 2016 yılında zarar meydana geldiğini, son dönem tahsilatlarının ve finans durumunun iyi olduğunu, müvekkili şirketin yalnızca vergi borcu bulunduğunu, SGK'ya yahut personele borcu bulunmadığını, şirket adına çekilen kredilerin şirket için zaruri olup kalan bakiye borçların gecikmeksizin ödendiğini, davalı şirketin zamanla faaliyetlerinin genişlemesi ile orantılı olarak iddia konusu aracı tv ve şirketin bünyesinde çalışanlar için iş telefon almasında bir sakınca olmadığını, bu durumların şirketin feshini haklı kılmak için yeterli olmadığını, şirket mobilyalarının piyasanın en uygun yerinden alındığını, genel kurulda görüşülecek hususların e-posta olarak davacı ... ...'e iletildiğini, iddia edilen genel kurulda müdürlerin kendi iddialarında oy kullanmadığını, oy birliği ile ibra edilmediğinin de açık olduğunu, genel kurul kararına karşı tespit ya da istem davası açılmadığını, davacı ortakların müdürleri 2013, 2014, 2015 ve 2016 Ağustos ayına kadar ibra etmediğini, ancak 05.01.2015 tarihli karar ile ...'ın tek başına şirketi temsil etme yetkisi verdiklerini, bu durumun çeliştiğini, davacı ortakların şirkete sermaye koymadıklarını, hisse devrinden gelen bir ödeme ve/veya elden bir ödeme yapmadıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacıların haklı sebep olarak ileri sürdüğü sebeplerin şirketin feshini gerektirecek nitelikte olmadığı dolayısyla haklı sebeplerin söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
IV. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.6102 sayılı Kanun'un 636 ncı ve 406 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, İlk Derece Mahkemesince 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacılar vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
V.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz istemlerinin reddi ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 03.10.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.