Logo

11. Hukuk Dairesi2024/2039 E. 2025/1089 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, davalı banka tarafından başlatılan icra takiplerinin haksız olduğu ve davalı bankanın kötü niyetli davrandığı iddiasıyla, borçlu olmadığının tespiti, haksız tahsil edilen bedelin iadesi, kötü niyet tazminatı ve maddi manevi tazminat talepleri.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının kredi taksitlerini düzenli ödemesine rağmen davalı bankanın ilave teminat talep etmesi ve temerrüt oluşmadan icra takibi başlatmasının haksız olduğu, ancak davacının maddi ve manevi zararını ispatlayamadığı gözetilerek, yerel mahkemenin davacının borçlu olmadığının tespitine ve haksız tahsil edilen bedelin iadesine karar vermesi, maddi ve manevi tazminat taleplerini ise reddetmesi yerinde görülerek, istinaf başvurusunun reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/126 E., 2024/151 K.

HÜKÜM : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2016/1142 E., 2020/586 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

1.Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı bankadan 21.04.2015 tarihinde kredi kullandığını, bir süre sonra kredi borcunu yeniden yapılandırdığını, davalı banka tarafından bu talebin uygun bulunarak 01.03.2016 tarihinde mevcut borç olan 1.245.000,00 TL’nin 62.896,00 TL aylık taksit tutarı üzerinden 24 ay vade olmak üzere toplam 1.509.520,81 TL olarak yapılandırıldığını, müvekkili tarafından taksit ödeme gününde bloke hesabında bulunan paradan taksit miktarı kadarının kredi hesabına aktarılması ve kredi taksitlerinin ödenmesi yönünde talimat verilmesine, bloke hesabında her zaman taksit miktarının çok üzerinde para bulunmasına rağmen davalı bankanın kusuru yahut kötü niyeti ile ödeme gününde taksitleri tam olarak tahsil etmediğini, müvekkilinin müşterilerinden aldığı çek ve senetleri tahsil için davalı bankaya verdiğini, günü gelen ve ödenen miktarların müvekkilinin hesabına geçtiğini, ödenmeyen veya günü gelmeyen çek ve senetlerin ise davalı banka tarafından “sözde hapis hakkı” iddiası ile kötü niyetli olarak müvekkiline iade edilmediğini, müvekkilinin kredi taksitlerini gününde ödemesi nedeniyle davalı banka tarafından 1-2 gün gecikme ile tahsilat yapılmasında müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davalı bankanın uhdesinde tuttuğu bu senet ve çeklerin bir kısmını kötü niyetli olarak ve fazla bedeller ile müvekkili aleyhinde icra takiplerine konu ettiğini, takibe dayanak senet ve çeklerin kredi borcundan ayrı bir borçmuş gibi takibe konulduğunu, taksitlerin gününde ödenmesine, takiplerin yapıldığı tarihte müvekkilinin banka hesabında 180.000,00 TL mevcut olmasına rağmen sırf haksız kazanç elde etmek maksadıyla ve kasıtlı olarak takip başlatıldığını ileri sürerek müvekkili hakkında yapılan tüm takiplerden dolayı borçlu olmadığının tespitine, yukarıdaki taleplerinin reddedilmesi halinde aşkın şekilde icra takibine konu edilen bedellerin ve faizlerin tespiti ile fazla talep edilen miktarlar yönünden borçlu olunmadığının tespitine, müvekkilinin uğradığı itibari değer kaybı ve yaşadığı sorunlar nedeniyle şimdilik 100.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, dava, takip, mahkeme vs. nam ve hesap altında haksız olarak çekilen meblağlardan şimdilik 50.000,00 TL’nin haksız olarak tahsil edildiği tarihlerden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 25.09.2020 tarihli ıslah dilekçesiyle 50.000,00 TL olan talebini 71.659,00 TL'ye çıkarmıştır.

2. Davacı vekili birleşen Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2017/7 E. sayılı dosyasında dava dilekçesinde; davalı banka tarafından müvekkili hakkında başlatılan icra takipleri nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ilişkin Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2016/1142 E. sayılı dava dosyasında kötüniyet tazminatı talebinin sehven unutulduğunu ileri sürerek Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2016/1142 E. sayılı dosyası kapsamında kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

3. Davacı vekili birleşen birleşen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2018/209 E. sayılı dosyasında dava dilekçesinde; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2016/1142 E. sayılı dosyasında müvekkili tarafından borçlu olmadığının tespiti talep edilen icra dosyaları dışında davalı banka tarafından müvekkili aleyhinde İstanbul 18. İcra Dairesi'nin 2017/2602, 2017/2604, 2017/2495, 2017/2491 E. sayılı takiplerini başlattığını, müvekkilinin takibe dayanak çekler nedeniyle davalı bankaya borcunun bulunmadığını ileri sürerek bahsi geçen icra dosyaları nedeniyle davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, %20'den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, müvekkili hesabından dava, takip, mahkeme vs. nam ve hesap altında haksız olarak çekilen meblağlardan şimdilik 1.000,00 TL'nin haksız çekim tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ve haksız takiplere dayanak olarak yapılan toplam 7 adet çekin banka sorumluluk miktarları alınmadan takip yapılmış olduğundan bu aşamadan sonra çeklerin yasal banka sorumluluk tutarı 9.030,00 TL zararın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, müvekkiline kötüniyetli olarak yapılan hacizler, davalının elinde tuttuğu çekler, müvekkili hakkında takip başlatılması nedeniyle ciro düşmesi ve iş yapamaması nedeniyle oluşan zarardan şimdilik 50.000,00 TL'nin ve 125.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı vekili asıl davaya cevap dilekçesinde; davacı ile müvekkili banka arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi çerçevesinde davacı ile kredi ilişkisine girildiğini ve birçok proje yapıldığını, davacının projelerden kaynaklanan borçlarını zamanında ödeyemediğinden bahisle vereceği ilave teminatlar karşılığında müvekkili bankadan yapılandırma talep ettiğini, müvekkili bankanın davacı borçlunun bu teklifini iyiniyetli olarak kabul ettiğini ve borçlarını yapılandırmasına yönelik ek sözleşme imzalandığını, davacı borçlunun talep formu imzaladıktan sonra 1.245.000,00 TL ana para olmak üzere buna ilaveten kâr ve diğer giderleriyle birlikte 01.03.2016 tarihinde toplam 1.509.520,81 TL geri ödemeli kredi kullandırıldığını, davacı borçlunun taşınmaz bakımından varlıklı olmasına rağmen müvekkili bankaya teminat vermediğini, bu nedenle müvekkili banka tarafından ihtarname ile davacı borçludan teminat vermesinin talep edildiğini, davacının ihtarlara rağmen teminatları vermediğini, ihtarname ve genel kredi sözleşmesi tahtında tüm borcun muaccel hale gelmesine rağmen davacı borçlu hakkında hemen icra takibine geçilmediğini, üç aydan fazla bir süre beklenildiğini, ancak borçlunun ödemelerini aksatmaya ve kredi taksit ödemesini gününde yapmamaya başladığı zaman krediden kaynaklanan tüm alacağını icra takibine konu ettiğini, davacı borçludan teminat talep etmesi için çekilen ihtarname gereğinin davacı borçlu tarafından yerine getirilmediğini, davacı borçlu tarafından ödenen ve cari hesabında bulunan meblağların gününde borca mahsup edildiğini, borçlu tarafından cari hesaba para yatırılmadığı veya cari hesapta para olmadığı zamanlarda tahsilatın yapılmamasının doğal olduğunu, davacı borçlu tarafından müvekkili bankaya verilen ve karşılıksız çıkmaları nedeniyle haklarında takip işlemleri başlatılan çeklerin müvekkiline temlik cirosu ile verildiğini, müvekkili bankanın karşılıksız çıkan çeklerle ilgili olarak muhatap bankaların sorumlu oldukları bedeli talep etme yükümlülüğünün bulunmadığını savunarak davanın reddine, davacı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2..Birleşen davalarda davalı vekili birleşen davaların reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında 21.04.2015 tarih, 2.000.000 TL limitli genel kredi sözleşmesi akdedildiği, bu sözleşmeye istinaden 27.04.2015 ve 24.04.2015 tarihli bordrolara göre toplam 905.000,00 TL tutarlı 8 adet çekin davacı tarafından davalı bankaya teslim edildiği, davalı bankanın hazırladığı her iki çek bordrosunda da çeklerin kredi teminatına karşılık alındığına ilişkin herhangi bir ibare yer almadığı, dolayısıyla çeklerin tahsil amaçlı verildiği, söz konusu iki çek bordrosunda yer alan çeklerin davalı banka tarafından asıl ve birleşen davaların konusunu teşkil eden icra takiplerine konu edildiği, taraflar arasında “Genel Kredi Sözleşmesine Madde İlavesine Dair Ek Sözleşme” başlıklı, 1.245.000,00 TL anapara bedelli, 01.03.2016 tarihli sözleşmenin imzalandığı, bu kapsamda davalı tarafça kredi tahsilat planı oluşturulduğu, borcun 24 ay vadede, taksit tutarı 62.896,72 TL olmak üzere toplam 1.509.520,81 TL olarak ödenmesinin kararlaştırıldığı, yapılan incelemede 01.03.2016 tarihli sözleşmenin davacı tarafından herhangi bir rehinle veya ticari senetle teminatlandırılmadığı, banka tarafından teminat konusunda sözleşmeye herhangi bir madde eklenmediği, bu sözleşmeye istinaden 11.01.2016, 08.08.2016, 22.02.2016 ve 15.08.2016 tarihli bordrolara göre toplamı 675.000,00 TL tutarlı 10 adet çekin davacı tarafından davalı bankaya teslim edildiği, davalı bankanın hazırladığı çek bordrolarında çeklerin kredi teminatına karşılık alındığına ilişkin herhangi bir ibare yer almadığı, dolayısıyla çeklerin tahsil amaçlı verildiğinin açık olduğu, bahsi geçen çek bordrosunda yer alan çeklerin, davalı banka tarafından asıl ve birleşen davaların konusunu teşkil eden icra dosyalarında takibe konulduğu, davacının taraflar arasındaki yapılandırma protokolüne uygun olarak ödemelerini düzenli olarak yaptığı, davacının temerrüdünün oluşmadığı, davalının tahsilatları davacının hesabından geç aldığı, bu nedenle davalı bankanın kusurunun bulunduğu, başlatılan takiplerin haksız olduğu, bu takiplerden dolayı davacıdan haksız olarak toplam 71.659,00 TL tahsilat yapıldığının tespit edildiği, asıl ve birleşen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2018/209 E. sayılı dosyasına konu icra takiplerinden dolayı davacının davalıya borcunun bulunmadığı, birleşen Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2017/7 E. sayılı dosyası üzerinden kötüniyet tazminatı talep edilmiş ise de kötü niyet tazminatının başka davaya konu edilemeyeceği, karar verilene kadar ıslaha gerek olmaksızın talep edilebileceğinden davacının birleşen Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2017/7 E. sayılı dosyasındaki talebinin asıl davanın konusu kabul edilerek asıl dava ile birlikte karara bağlanması gerektiği, davacının ödemelerini düzenli olarak yapmasına rağmen davalının aleyhine icra takibi yapmasının kötüniyetli olduğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, icra takiplerinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibe konu kambiyo senetlerinin davacıya iadesine, 386.313,40 TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, dava ve takip masrafı adı altında tahsil edilen 70.659,00 TL'nin 50.000,00 TL'sinin dava tarihi itibariyle, bakiyesi olan 20.659,00 TL'si ıslah tarihi itibariyle ticari temerrüt faizi uygulanmak suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazla talebin reddine, birleşen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2018/209 E. sayılı davasının kısmen kabulüne, takip dosyalarından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve takiplere konu kambiyo senetlerinin davacı tarafa iadesine, 88.600,00 TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, talep ve dava masrafı adı altında davacıdan tahsil edilen 1.000,00 TL'nin dava tarihi itibariyle işleyecek ticari temerrüt faizi uygulanmak suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat taleplerinin ispatlanamaması sebebiyle reddine karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalı bankadan aldığı ilk kredinin yapılandırılması amacıya kullanılan ikinci kredi ile ilgili 01.03.2016 tarihli tahsilat tablosunda kararlaştırılan taksit ödemelerinde herhangi bir gecikme olmadan taksitleri ödediği, taksit ödeme tarihlerinde asgari taksitler tutarında mevduat hesaplarında karşılıklarının bulunduğu, ilave teminat talep edilmesinin ve temerrüt gerçekleşmediği halde başlatılan ve devam eden takiplerin haksız olduğu, mahkemece icra takiplerinden dolayı davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, menfi tespit davasının sürdüğü sırada da icra takibi devam ettiğinden kötüniyet tazminatı talebi iddianın genişletilmesi itirazı ile karşılaşmadan yargılamanın devamı süresince ileri sürülebileceği, haksız icra takipleri nedeniyle meydana gelen maddi ve manevi zararı davacının ispat etmek sorunda olduğu, ancak dosyada davacının iddia ettiği maddi zararın ispatlanamadığı gibi manevi zarar da oluşmayacağı dikkate alındığında Mahkemece davacının maddi ve manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Asıl ve birleşen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2018/209 E. sayılı dava kambiyo senetlerinden ve icra takiplerinden dolayı borçlu olmadığının tespiti, haksız tahsil edilen bedelin istirdatı, haksız icra takipleri nedeniyle meydana gelen maddi ve manevi zararın tazmini; birleşen Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2017/7 E. sayılı dava asıl davaya bağlı olarak kötüniyet tazminatının ödenmesi istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin

Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlere yükletilmesine, 20.02.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.