Logo

11. Hukuk Dairesi2024/2041 E. 2025/654 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, davalı tarafından takibe konulan bonodaki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasıyla borçlu olmadığının tespitini istemesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının bonodaki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasında haklı olduğu, TTK m. 778 ve m. 756'ya göre bono üzerindeki beyanların el ile imzalanması gerektiği, mekanik araç veya onaylanmış işaretin geçerli olmadığı ve TTK m. 776/1-(g) hükmü uyarınca bono üzerinde düzenleyenin imzasının bulunması zorunluluğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesi düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1132 Esas, 2023/1322 Karar

HÜKÜM : Davanın kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Malatya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/89 E., 2020/72 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkili aleyhine keşidecisi müvekkili, lehtarı davalı, avalistleri dava dışı ... ve ... olarak görünen, 320.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak takip başlattığını ancak müvekkilinin okuma yazmasının olmadığını, 81 yaşında olup yaşlı ve yalnız olduğunu, bonoda avalistmiş gibi görünen şahıslardan ...'un müvekkilinin oğlu, ...'un da torunu olduğunu, müvekkilinin oğlu ve torunu ile yaklaşık 10 yıldır konuşmadığını ve hatta görüşmediklerini, müvekkilinin sanki oğlu ve torunu ile birlikte hiç tanımadığı davalıya borçlanmış gibi gösterildiğini, sahte bonodaki parmak izinin müvekkiline ait olmadığını, taklit edildiğini, müvekkili adına bu üç şahsın resmi evrakta sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından Malatya Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyet edildiğini ileri sürerek müvekkilinin davaya konu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine ve kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davacının oğlu ...'un ceza soruşturması kapsamında alınan ifadesinde, davacı babası ... adına parmak bastığını kabul ettiği, ... işbu dosyanın tarafı olmasa da resmi makamlar huzurunda vermiş olduğu ifade ile davacı adına senede parmak bastığını kabul ettiği, davacının keşideci sıfatıyla takibe konu bonodan dolayı borçlu olmadığı, senedin sahte olarak düzenlendiği, senede karşı mutlak defilerin senede hamil olan herkese karşı ileri sürülebileceği, davalının senedin lehtarı olduğu, davacı keşideci adına sahte bir şekilde parmak basıldığını bilebileceği, böylece senedi takibe koymakta kötüniyetli olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının Malatya İcra Dairesinin 2016/40385 E. sayılı takibine konu 320.000,00 TL bedelli 15.06.2015 tanzim tarihli bono nedeniyle tüm ferileri ile birlikte davalıya borçlu olmadığının tespitine, 320.000,00 TL'nin %20'si oranında kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, somut olayda, davacı davaya konu bono altındaki parmak izinin kendisine ait olmadığı iddiası ile menfi tespit talep etmiş olup, davalı alacaklının parmak izinin davacıya ait olduğunu ispat yükünün bulunduğu, davalı tarafından parmak izinin davacıya ait olduğuna dair bir kanıt sunulmadığı, takibe konu bono 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 206/1 hükmünde belirtilen şekilde noter tarafından düzenleme biçiminde oluşturulmadığından bono olarak geçerliliği de bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesince, davanın bu gerekçelerle kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle kabul edilmesinin yerinde görülmediği, yargılamada eksiklik bulunmamakla birlikte kanunun olaya tatbikinde hata edildiği, yanlışlık yeniden yargılama gerektirmediğinden yerel mahkeme kararı gerekçe yönünden kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına; davanın kabulü ile davacının Malatya İcra Dairesinin 2016/40385 E. sayılı takibine konu 320.000,00 TL bedelli 15.06.2015 tanzim tarihli bono nedeniyle tüm fer'ileri ile birlikte davalıya borçlu olmadığının tespitine, 320.000,00 TL'nin %20'si oranında kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kambiyo senedine dayalı takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

2. Değerlendirme

1.İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369/1 hükmü ve 371. maddesinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davacı parmak basma suretiyle keşide edilen bonodaki parmak izinin kendisine ait olmadığını ileri sürerek bono sebebiyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Mahkemece bonodaki parmak izinin davacıya ait olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin kararı istinaf etmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince HMK'nın 206/1 hükmü uyarınca takibe konu bononun noter tarafından düzenleme biçiminde oluşturulmaması nedeniyle bono olarak geçerliliğinin bulunmadığı belirtilerek yerel mahkeme kararı gerekçe yönünden kaldırılarak davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına; davanın kabulüne karar verilmiştir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı TTK) 778. maddesinin atfı ile 756. maddesi bonolar hakkında da uygulanacak olup hüküm "Poliçe üzerindeki beyanların el ile imza edilmesi gerekir. El ile atılan imza yerine, mekanik herhangi bir araç veya elle yapılan veya onaylanmış bir işaret veya resmi bir şahadetname kullanılamaz" şeklindedir. Ayrıca TTK'nın 776/1-(g) hükmü uyarınca bono üzerinde düzenleyenin imzasının bulunması gerektiği belirtilmiştir. (Hüseyin, Ülgen/Mehmet, Helvacı/Arslan, Kaya/N.Füsun Nomer Ertan, Kıymetli Evrak Hukuku, 13. Baskı, İstanbul 2021, s.152-153). O halde somut olaya ilişkin 6102 sayılı TTK'nın yukarıda açıklanan hükümlerine gerekçede yer verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince yanılgılı şekilde HMK'nın 206/1 hükmüne gerekçede yer verilerek karar verilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK'nın 370/2 hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bent uyarınca davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesi yukarda açıklanan biçimde düzeltilerek sonucu itibariyle doğru olan kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, 06.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.