Logo

11. Hukuk Dairesi2024/2063 E. 2025/442 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, davacının bonoda borçlu olmadığının tespiti ve tazminat istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Bonoda davacı şirketin aval veren olarak kaşe ve imzasının bulunduğu, imzanın yetkili kişi tarafından atıldığı ve aval verenin şekli eksiklikler dışında bonodan kaynaklanan borçtan kurtulamayacağı gözetilerek, ilk derece mahkemesinin davanın reddine ve bölge adliye mahkemesinin de istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararları onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2474 Esas, 2024/170 Karar

HÜKÜM : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2018/584 E., 2020/387 K.

Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlattığını, takip dayanağı bono incelendiğinde keşidecisinin ... , avelistinin ... olduğunun müvekkilinin ise bonoda herhangi bir sıfatla yer olmadığının görülebileceğini bonoya düzenleme yeri ve tarihinin sonradan başka kalem ve yazı ile yazıldığını, keşideci ... ’ün tanzim tarihinde şirket yetkilisi olmadığını, ... bonodaki imzasının alt tarafına sonradan müvekkili şirketin unvanını taşıyan kaşe vurulduğunu ileri sürerek müvekkilinin takipte borçlu olmadığının tespitine, 10.000,00 TL maddi 50.000,00 TL manevi tazminatın faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı borçlunun dava konusu bononun avalisti olduğunu, bonoya sonradan yapılan herhangi bir ekleme bulunmadığını, dava dışı ... davacı şirket adına imza atma yetkisi bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının iddiasının aksine dava konusu bonunun ön yüzünde davacı şirketin aval veren olarak kaşe ve imzasının bulunduğu, davacı şirket kaşesi üzerine atılan bu imzanın keşideci ... tarafından atıldığı, ticaret sicil kayıtlarına göre senet tanzim tarihi itibariyle anılan şahsın davacı şirketi münferiden temsile yetkili müdür olduğu, davacı tarafından delil olarak dayanılan fotokopi niteliğindeki belgede, ... her ne kadar davacı ile davalı arasında ticari ilişki olmadığını beyan etmiş ise de imzaların kendisine ait olduğunu ve şahsi borcu sebebiyle senetteki bedel tutarında çek de keşide ederek verdiğini ikrar ettiği, işbu belgede belirtilen çekin karşılıksız çıkması sebebiyle dava dışı şahsın adli para cezasına mahkum edildiği, davacı taraf her ne kadar temel ilişkiye dayanarak borçlu olmadığını iddia edip bu kapsamda ticari defterlerin incelenmesini talep etmiş ise de illetten mücerret olan bonoda yazılı olan kayıtların aksi ticari defterlerdeki kayıtlarla ispat edilemeyeceğinden bu talebin yerinde görülmediği, davacının dava konusu bono dolayısıyla davalıya borçlu olmadığı yönündeki iddiasını ispat edemediği, dava konusu bono dayanak gösterilmek suretiyle alınan ihtiyati haciz kararı ile icra dosyasından yapılan haciz işlemlerinin usulüne uygun olarak yapıldığı, bu sebeple de davacının maddi ve manevi zarara uğradığı iddiasının da yerinde olmadığı, davacı vekilince tahkikat bitirildikten sonra sunulan dilekçede ve yapılan sözlü yargılama duruşmasında, bono üzerinde yapılan incelemede davacı isim ve unvanı yer alan kaşenin şirketin kullandığı kaşe olmadığı yönündeki iddiasının davalı tarafından iddianın genişletilmesi kapsamında olduğu, yine davacı vekilinin mahkemenin aksi kanaatte olması halinde dilekçesini ıslah dilekçesi olarak kabul edilmesi talebinin ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 177/1 hükmü uyarınca ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği ve talebin kısmen ıslaha konu edilemeyecek olması ile HMK'nın 180. maddesinde yazılı usulün yerine getirilmemiş olması sebebiyle bu yöndeki istemin de reddinin gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafça istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, takibe konu olan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı TTK) 776. maddesine göre yasal unsurları barındıran bonunun keşidecisinin dava dışı ... olup kendi adına sağ alt tarafında imzası yanında ... İnş. Ltd. Şti. kaşesi ve bir imzasının daha bulunduğu, lehtarın ... olduğu, düzenleme tarihinin 01.02.2017, ödeme tarihinin 24.02.2017; senet bedelinin ise 400.000,00 TL olduğu; davacı tarafından senet tanzim tarihinin daha sonra ... yetkili olmadığı bir dönemde düzenlendiğinin bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkabileceği iddia edilmişse de, bu iddianın yazılı belge ile ispatlanması gerektiği, ancak herhangi bir yazılı belge ibraz edilmediği, 6102 sayılı TTK'nın 701/3. hükmüne göre muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılacağından davacının senedin ön yüzünde bulunan kaşesi ve imzasının aval niteliğinde olduğu, ayrıca senette aval olduğuna dair bir açıklama yapılmasına da gerek duyulmadığı, aval verenin bono üzerindeki şekli eksiklikler dışındaki sebeplere dayanarak borçtan kurtulamayacağı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 03.02.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.