"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/738 Esas, 2023/1410 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2019/592 E., 2021/327 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların kardeş olduklarını, müvekkilinin 2017 Ekim ayında dava dışı babası ...'in kendisine genel vekalet vermesinden dolayı babasının inşaat işleriyle ve diğer işleriyle de ilgilendiğini, abisi olan davalıdan Mayıs 2018 ve Temmuz 2018'de 30.000,00 USD tutarında iki defa borç para aldığını, borç karşılığında davalı tarafından zorla faiz uygulaması sonucunda tarafların 39.000,00 USD tutarında iki senet düzenlediklerini, daha sonrasında davalının bu senetlere de zorla faiz işleterek müvekkilden 50.000,00 USD tutarında iki senet aldığını ve önceden almış olduğu senetleri iade ettiğini, davacının söz konusu senetlerin karşılığını menkul ve gayrimenkuller ile ödediğini, davalının daha sonra gayrimenkulleri zarara uğradığını belirterek geri vermek istediğini, bunun karşısında güvence olması adına, müvekkilini manevi olarak kandırarak 150.000,00 USD teminat senedi aldığını, söz konusu senedin teminat senedi olduğunun ispatı için de davalının WhatsApp hesabı üzerinden senedin teminat olarak verildiğini, herhangi bir işleme verilmeyeceğine dair yazmış olduğu kağıdın fotoğrafını müvekkiline gönderdiğini ancak davalı tarafından söz konusu senedin icraya konulduğunu, davacının davalıya borcu bulunmadığını belirterek Ankara 14. İcra Müdürlüğünün 2019/7473 E. sayılı dosyası nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine, davalı aleyhine % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin, davacıya borç verdiğini ve karşılığında davacının düzenlediği senedi aldığını, alınan bilirkişi raporunda iki senet üzerindeki yazı ve imza örneklerinin davacının eli ürünü olduğunun belirlendiğini, davacının tanık dinletmesine hiçbir şekilde muvafakatleri olmadığını, üzerinde 150.000,00 USD tutarında senedin ödendiğine ilişkin kayıt bulunmayan evrakların davada delil olarak kullanılmasına onaylamadıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının davaya konu bononun teminat senedi olarak verildiğini ileri sürdüğü, bonodan dolayı borçlu olunmadığına dair ispat yükümlülüğünün davacıya ait olduğu, senede karşı senetle ispat kuralı gereğince, davacı borçlunun, takip ve dava konusu edilen bononun teminat olarak verildiğini yazılı delille kanıtlaması gerektiği, teminat iddiasının senet metninden anlaşılamadığı gibi davacının ileri sürdüğü ''teminat senedi iddiasını'' dosya kapsamına göre ispatlayamadığı davacı vekilince tarafların kardeş oldukları belirtilerek tanık deliline dayanılmış ise de; yerleşik yargısal kararlarda vurgulandığı üzere, tarafların kardeş olmakla birlikte aralarındaki ilişkinin senede bağlanmış olduğu, senede bağlanan hususlarda ileri sürülen iddianın ise senetle ispatı gerektiği, davalı tarafça da tanık deliline muvafakat edilmediği, bununla birlikte davacı-borçlu aleyhine davalı-alacaklı tarafından başlatılan takip dosyasında, 10.07.2019 tarihinde yapılan fiili haciz işlemi esnasında davacı borçlunun ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin alacaklıya ödeme yapacağını belirttiği gibi icra takip dosyasına sunulan 19.07.2019 tarihli dilekçesi ile de ödeme taahhüdünde bulunduğu, eldeki davanın ise bu tarihten sonra 25.10.2019 tarihinde açılmış olduğu, buna göre davacı tarafça kabul edilen bir borca ilişkin olarak menfi tespit davası açılamayacağı gerekçesiyle davanın ve davalının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV.BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafın emre yazılı 150.000,00 USD bedelli bonoda yer alan imzayı inkâr etmediği, senedin sebepten mücerret olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 201 inci maddesi uyarınca senede karşı ileri sürülen her türlü iddianın senetle ispatı gerektiği, somut olayda davacının, dava konusu senedin teminat senedi olduğunu iddia ettiğine göre ispat külfetinin davacıda olup, bu yöndeki iddialarını yazılı delille kanıtlamak zorunda olduğu, dava konusu senet üzerinde teminat kaydının bulunmadığı, davacının senedin ödendiğine yada bedelsiz kaldığına dair yazılı delil sunmadığı, iddialarının usulüne uygun delillerle ispat edilemediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, icra takibine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 72 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Davacı, davalı hakkında dava konusu senedin de bulunduğu bir kısım senetlerin tefecilik ile alındığından bahisle suç duyurusunda bulunmuş, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/157069 soruşturma sayılı dosyasında dava konusu senet nedeniyle bedelsiz senedi kullanma suçundan dolayı başka bir soruşturma açıldığı gerekçesiyle dava konusu senet yönünden tefrik kararı verilmişse de; açılan soruşturma dosyasında davalı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karara davacı tarafından yapılan itiraz üzerine Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliğinin 10.02.2020 tarih 2020/77 D. İş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verilmiştir. Bu kararın Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 2022/4833 E., 2022/10525 K. sayılı kararı ile şüphelinin tefecilik yapıp yapmadığı hususunda kolluk araştırması yaptırılması, vergi mükellefi olduğunun tespiti durumunda hakkında vergi inceleme raporu düzenlettirilmesi, ilgili icra dairelerinde şüpheli tarafından başlatılan icra takiplerinin olup olmadığının araştırılması, varsa takibe ilişkin dosyaların getirtilmesi ve ilgililerin borcun kaynağına ve borcu faiz karşılığı alıp almadıklarına yönelik tanık olarak dinlenilmesi yönünden de soruşturmanın genişletilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur. Buna göre Mahkemece her iki soruşturma dosyasına konu bonoların aynı iddia kapsamında alınıp alınmadığı hususu değerlendirilerek , davalı hakkında başlatılan soruşturma dosyasının sonucu beklenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2.Bozma sebebine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,27.11.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.