Logo

11. Hukuk Dairesi2024/2693 E. 2024/3875 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Önceki davada görev alan bazı hakimlerin FETÖ soruşturması kapsamında görevden alınmalarının yargılamanın yenilenmesi sebebi olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yargılamanın yenilenmesi talebinin, 6100 sayılı HMK'nın 375. maddesinde düzenlenen şartları taşımadığı, kararı veren hakimler hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet bulunmadığı ve iddia edilen hususlarla verilen karar arasında illiyet bağı kurulamadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1744 Esas, 2022/780 Karar

HÜKÜM : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2021/264 E., 2021/482 K.

Taraflar arasındaki yargılamanın yenilenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince talebin reddine karar verilmiştir.

Kararın talep eden vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı talep eden vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Yargılamanın yenilenmesini talep eden davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasındaki cari hesap sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve cezai şartın tahsili amacıyla İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/302 E. sayılı dosyasında davalı aleyhine dava açıldığını, mahkemece 07.05.2012 tarihinde davanın reddine karar verildiğini, temyiz başvurusunun 11.02.2014 tarihinde red edildiğini, müvekkilinin haklarını, hakimlerin hatalı kanaatleri sonucu haksız ve hileli olarak kaybetmesi nedeniyle Adalet Bakanlığına ve Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulduğunu, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama esasında müvekkilince süresi içerisinde delil ve tanık bildirildiğini, toplanması istenilen delillerin tek tek belirtilmesine rağmen, Mahkemece delillerin toplanmadığını ve tanıkların dinlenmediğini, tek bu hususun bile kararın bozulması için yeterli iken Yargıtayca hatalı değerlendirme sonucu davanın reddedildiğini, İlk Derece Mahkemesinde yapılan tahkikatta alınan bilirkişi raporunun eksik, hatalı ve açıkça yanlış olmasına rağmen, müvekkilince yeniden bilirkişi raporu alınması talebinin mahkemece gerekçe gösterilmeden reddedildiğini, müvekkilince sonradan yapılan araştırma sonucu, ilk derece mahkemesi hakimlerinden biri ile Yargıtay temyiz incelemesi yapan iki hakimin FETÖ terör örgütü soruşturmaları nedeniyle görevden el çektirildiklerinin anlaşıldığını, müvekkilinin haklı olduğu davasını neden kaybettiğini ancak 15 Temmuz darbe girişimi sonucu öğrendiğini, müvekkilinin ilk derece yargılaması ve Yargıtay incelemesine şaibe karışması nedeniyle, hukuk ve hakkaniyet ilkeleri gereği alacağına kavuşabilmesi için dosyanın yeniden açılması gerektiğini, müvekkilince Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru talebini inceleyen raportör hakimin de terör soruşturması nedeniyle görevden alınması nedeniyle verilen kararın adil ve tarafsız olduğu konusunda kuşkuya düşüldüğünü, bu hususun dahi yargılamanın iadesi için yeterli olduğunu, terör örgütü soruşturması kapsamında görevden alınan hakimlerin apaçık şekilde kabulle sonuçlanabilecek bir davada red kararı vermelerinin hakimlerin bağımsızlığı, doğruluğu ve tarafsızlığından kuşkuya düşülmesine neden olduğunu, gelinen aşamada verilen kararın tarafsız ve adil olmadığının anlaşıldığını, kararın gerekçeli yasa ve dosyadaki belgelere göre verilmesinin yanı sıra meşru ve objektif bir şekilde adaletten başka bir maksatla karar verilmemesi gerektirdiğini, ancak müvekkili hakkında verilen kararın bu koşulları taşımadığını ileri sürerek yargılamanın yenilenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının bir süre müvekkilinin acentesi olarak faaliyette bulunduğunu, sözleşmenin feshi üzerine hak ediş alacağı, portföy tazminatı, cezai şart alacağı ve yapılan giderlerin tahsili amacıyla alacak davası açıldığını, mahkemece davanın reddine ilişkin verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, davacı tarafından davanın tarafları ve konusu ile bağlantısı olmayan bir kısım hakimlerin FETÖ soruşturmaları kapsamında görevden alınması gerekçesiyle bu tarihten çok önce verilen kararın sadece bu nedenle haksız olduğu iddiasıyla yargılamanın iadesini talep ettiğini, yargılamanın iadesi koşullarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 374 üncü v.d maddelerinde düzenlendiğini, başvuruda kanun maddesinde sınırlı şekilde sayılan yargılamanın iadesi sebeplerine dayanılmadığını, hangi sebebe dayanıldığını açık olarak belirtilmediğini, ileri sürülen iddia ve beyanlarla verilen karar arasında bir nedensellik bağı bulunmadığını, dava dosyasının incelenmesi ile FETÖ soruşturmaları arasında hiçbir somut bağ bulunmadığını, esasen davacı tarafından da kararla FETÖ soruşturmaları arasında hiçbir somut bağ kurulmadığını, bir kısım hakimler hakkında terör örgütü soruşturması yapılmasının yargılamanın iadesi sebebi olmadığını, mahkemece delillerin toplanarak bilirkişi incelemesi yapıldığını ve kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, ilk yargılamada yeni delillerin toplanmaması ve tanıkların dinlenmemesine ilişkin kararın yerinde olduğunu ve kesinleşen yargılamada dikkate alınmayan delillerin yargılamanın iadesi yoluyla dikkate alınamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin, hükme esas alınan bilirkişi raporunun açık bir şekilde Yargıtay içtihatlarıyla çeliştiğini, ilk derecedeki yargılama aşamasında görevli bir hakimin, Yargıtay ilamında imzası bulanan bazı hakimlerin ve yine Anayasa mahkemesi raportörü bir hakimin, FETÖ/PYD suçlamasıyla tutuklanmış olmasını gerekçe göstererek yargılamanın yenilenmesini talep ettiği, yargılamanın yenilenmesi talebinin 6100 sayılı Kanun'un 375 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) ve (h) bentlerinde düzenlenen, 'mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması' gerekçesine dayalı olduğunun anlaşıldığı, aynı Kanun'un 377 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince 3 aylık hak düşürücü süre iddiaya dayanak olayların öğrenilmesi ile başlayacağından talebin süresinde olduğu, kesinleşen kararı veren hakimin halen emekli olduğu, hakkında bir soruşturma olmadığı, yargılamaya katılan diğer hakimlerden D.B'nin bilirkişi inceleme ara kararı oluşturduğu, bilirkişi inceleme kararını oluşturan hakim ve diğer celselerde görev yapan diğer hakimlerin usuli nitelikte ara kararlar oluşturdukları, kararın Yargıtay incelemesinde görev alan hakimlerden davacının belirttiği M.U'nun Yargıtay ilamında isminin yer almadığı, internet açık kaynak araştırmasına göre ilamda ismi yer alan G.D hakkında soruşturma işlemi yapıldığı, ancak hakkında kesinleşmiş bir yargı kararının olup olmadığının bilinmediği, kaldı ki Yargıtay ilamının heyet olarak karara bağlandığı, yine Anayasa Mahkemesi kararlarının heyetçe karara bağlandığı, raportörün karar alma mercinde olmadığı gözetildiğinde davacının iddia ettiği eylemlerin ortaya çıkan kararlara etkisi bulunmadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; önceki yargılamada, müvekkiline tanınan yasal süre içersinde delillerin, tanıkların bildirilerek toplanılması istenilen delillerin tek tek belirtilmesine rağmen mahkemece deliller toplanılmadan ve tanıklar dinlenmeden karar verildiğini, mahkemece alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, müvekkilince süresinde yeniden rapor alınması talebinin gerekçe gösterilmeksizin reddedilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, müvekkilince yapılan inceleme ve araştırma neticesinde, müvekkilin davasına bakan yerel mahkemede hakimlerden birinin FETÖ soruşturması kapsamında görevden alındığının ve Yargıtay’da temyiz incelemesi yapan iki hakimi de aynı şekilde görevden alındığının öğrenildiğini, müvekkilinin açıkça haklı olduğu davasını neden kaybettiğini ancak 15 Temmuz darbe girişimi neticesinde aydınlığa kavuştuğunu, yapılan ilk derece incelemesi ve Yargıtay incelemesine şaibe karıştığını, müvekkilinin hakkaniyet ve adalet ilkeleri gereği hakkına kavuşabilmesi için dosyanın yeniden açılarak incelenmesi gerektiğinden bu davanın açıldığını, ancak mahkemece eksik incelemeye dayalı hatalı hüküm tesis edildiğini, müvekkilince Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuruyu inceleyen hakimin de FETÖ soruşturması kapsamında görevden alınmasının kuşkuyu artırdığını, açıklanın bu hususların hak ihlali olması ve kararın adil olduğunu gölgelemesi nedeniyle yargılamanın iadesi gerektiğini, hukuk düzeninde verilen kararın tarafsız ve adil olması gerektiğini, aksi halin adalete olan güveni sarsacağını, adil yargılama hakkının ulusal ve uluslararası belgelerle tanınan bir insan hakkı olduğunu, yargılanan kişinin, tarafsız ve bağımsız mahkemede yargılandığını hissetmesi, dürüst yargılandığına ilişkin tereddüde düşmemesinin bu hakkın ayrılmaz bir parçası olduğunu kararın dosya içeriği, deliller ve hukuka uygun verildiği konusunda kuşku oluşturmaması gerektiğini, ilk yargılamada verilen kararın yasal süresi içerisinde bildirilen tanıkların dinlenilmemesi ve delillerin toplanmaması nedeniyle hatalı olduğunu, rapora yönelik itirazın gerekçesiz şekilde reddedildiğini, yargılama, temyiz incelemesi ve bireysel başvuruda görev alan hakimlerin tarafsızlığından şüphe duyulacak bir durumun bulunmasının yargılamanın iadesi sebebi olduğunu, mahkemece buna rağmen yargılamanın iadesi talebinin haksız şekilde reddine karar verildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde belirttiği hususları tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile aynı Kanun'un 375 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) ve (h) bentleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.