Logo

11. Hukuk Dairesi2024/2787 E. 2025/953 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı şirketin ticaret unvanının davacı şirketin ticaret unvanı ve tescilli markası ile benzerlik taşıması nedeniyle haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirketin, davacı şirketin eski ortağı tarafından kurulmuş olması ve aynı sektörde faaliyet göstermesi nedeniyle davacı şirketin ticaret unvanından ve tescilli markasından haberdar olmasının kabulü gerektiği, bu nedenle davalı şirketin ticaret unvanı kullanımının ticari dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve davacı şirketin sessiz kalmasının hak kaybına yol açmayacağı değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/348 Esas, 2024/439 Karar

HÜKÜM : Yeniden esas hakkında kurulan hüküm ile davanın kabulüne

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/428 E., 2020/123 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının uzun yıllardır uluslararası nakliyat işi yaptığını, Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) nezdinde 2014/52566 numarası ile "... A.B. LOJİSTİK" markasını tescil ettirdiğini, şirket ortaklarından ... 2014 yılında hisselerini devrederek ortaklıktan ayrılmasından sonra davalı şirketi kurduğunu, tarafların ticaret unvanlarının aynı olduğunu, aynı sektörde faaliyet gösteren firmalar arasında iltibasa yol açtığını, bu durumun aynı zamanda marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek davalının ticaret unvanından “...” ibaresinin çıkartılmasına, davalının bu ibareyi kullanması hukukça korunan bir haktan kaynaklanıyor ise müvekkilinin gerek unvanına, gerekse tescilli markasına tecavüze mahal vermeyecek şekilde davalının unvanında ayırt edici gerekli ilavelerin yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunarak davanın usulden ve esastan reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı şirketin ortağı ...'un, ortaklıktan ayrılmasından sonra 18.06.2014 tarihinde davalı şirketi kurduğu, davacının ticaret unvanından haberdar olduğu halde aynı unvanı kullandığı anlaşılmaktaysa da davacı tarafça ticaret unvanının davalı şirket tarafından kötü niyetle tescil edildiğine dair bir iddianın ileri sürülmediği, davacının "..." ibareli markasının tescil başvurusunun davalı şirketin tescil tarihinden sonra 23.06.2014 tarihinde yapıldığı, ayrıca davacı şirketin, davalının "..." ibaresini marka olarak kullandığına dair bir iddiada bulunmadığı gibi buna ilişkin delil de sunmadığı, bu nedenle davalının eyleminin, davacının marka haklarına tecavüz oluşturmadığı, davacı şirketin aynı sektörde faaliyet gösteren ve eski ortağı tarafından kurulan davalı şirketin ticaret unvanından haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırılık taşıdığı, ticaret sicilinin herkese açık olduğu, davalı şirketin ticaret unvanının tescil tarihinin üzerinden yaklaşık 4,5 yıl geçtikten sonra 20.10.2018 tarihinde bu davanın açılmasının, davalının bu süre içinde ticaret unvanının tanıtımı için yaptığı yatırımlar ve harcadığı emek dikkate alındığında Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 2. maddesi uyarınca iyi niyetli olarak kabul edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her iki şirketin ticaret ünvanında yer alan esas unsurun "..." ibaresi olduğu, davacının bu ibareyi aynı zamanda marka olarak tescil ettirdiği, davacının ünvan tescilinin davalıdan daha öncesine dayandığı, davacı ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalının davacı ünvanından haberdar olmadığının kabul edilemeyeceği, kaldı ki, ... ortaklıktan ayrıldıktan sonra 18.06.2014 tarihinde davalı şirketi kurduğu dikkate alındığında, davalının ünvan kullanımının ticari dürüstlük kullanımına aykırı olduğunun kabulü gerektiği, kaynağını TMK'nin 2. maddesindeki dürüstlük kuralından alan bu kabule göre, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığının da kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, davalı şirketin ticaret unvanında yer alan "..." ibaresinin çıkarılması, olmadığı takdirde davalının unvanına ayırt ediciliği sağlayacak ilavelerin eklenmesi istemlerine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 355. vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369/1 hükmü ve 371. maddesinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 17.02.2025 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.