"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/776 Esas, 2024/437 Karar
KARAR :Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2019/541 E., 2023/135 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tereke temsilcileri vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 2018 yılı olağan genel kurul toplantısının 27.07.2019 tarihinde yapıldığını, toplantıya katılan davacının kararlara olumsuz oy kullandığını, muhalefetini toplantı tutanağına şerh ettirdiğini, toplantıda alınan 2 numaralı kararın 2018 yılı faaliyet raporunun görüşülüp kabul edilmesi olduğunu, ancak 2017 yılı ve öncesine ilişkin genel kurul toplantısı yapılmadan 2018 yılına ilişkin faaliyet raporunun karara bağlanamayacağını, toplantının üçüncü maddesi uyarınca genel kurulun 01.01.2018 - 31.12.2018 dönemi (2018 yılı) bilanço, kâr ve zarar hesapları, şirkete ait tüm finansal tablolar ile ilgili karar alamayacağını, çünkü 2017 yılı ve öncesine ilişkin genel kurul toplantıları yapılarak bilanço ve kâr/zarar hesapları ile ilgili karar alınmadan 2018 yılına ilişkin bilanço, kâr/zarar hesaplarının karara bağlanamayacağını, üçüncü maddedeki bir diğer hususun şirket müdürler kurulunun ibrası olduğunu, ancak 2017 yılı ve öncesine ilişkin genel kurul toplantıları yapılarak faaliyet raporu, bilanço ve kâr/zarar hesapları ile ilgili karar alınmadan müdürler kurulunun ibrasının gerçekleşemeyeceğini, kâr payı dağıtılmamasına ilişkin kararın kanuna aykırılık taşıdığını, limited şirketlerde pay sahibi / ortakların mali hakları içerisinde huzur hakkının yer almadığını, limited şirketlerde ortaklara ancak kâr payı ödemesi yapılabileceğini, huzur hakkının ise ancak müdürlere ödenebileceğini, 4 numaralı genel kurul kararı ile şirket ortaklarına huzur hakkı verilemeyeceğini, 5 numaralı kararla müvekkilinin bilgi alma, inceleme ve denetleme hakkının kısıtlandığını, şirket merkezine gidilmesine rağmen söz konusu bilgi alma ve inceleme hakkının kullandırılmadığını, gündemin altıncı maddesinde müvekkilinden sermaye borcunun tahsiline, aksi halde müvekkilinin şirketten çıkarılması için yasal işlemlerin yapılmasına karar verildiğini, müvekkilinin davalı şirkette yapılmış bir sermaye artırımı işleminden bilgisi olmadığını, dolayısıyla şirkete herhangi bir sermaye taahhüt borcu da bulunmadığını, müvekkilinin hakkında şirketten çıkarılma kararı alınamayacağı, alınan kararların kanuna, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek 27.07.2019 tarihinde yapılan genel kurul kararlarının tamamının iptallerine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı şirkette gerek müdür, gerekse ortak olarak yükümlülüklerini yerine getirmediğini, diğer ortakların hak ve menfaatlerine aykırı tutum ve davranışlar sergilediğini, davaya konu genel kurul kararlarında butlan halleri ile iptal sebeplerinin mevcut olmadığını, geçmiş yıllarda yapılan genel kurul toplantılarında da faaliyet raporlarının onaya sunulduğunu, dava konusu genel kurul toplantısında müdürlerin 2018 yılı için ibra olunduklarını, davacının esas sermaye taahhüt borcunu ödemeden kâr payı istediğini, şirket ortaklarına huzur hakkı verilmemesine davacı vekilinin de olumlu oy kullandığını, yine müvekkili şirket ve müdürler tarafından davacının bilgi alma ve inceleme hakkına herhangi bir müdahalede bulunulmadığını, buna rağmen davacı tarafından bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılmadığını, ortaklar kurulunun oybirliği ile aldığı karar uyarınca şirketin sermayesinin arttırıldığını, ancak davacının sermaye taahhüdünü yerine getirmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile genel kurulun toplantıya çağrılmasında, toplanmasında, müzakere edilmesinde hukuka aykırı bir durumun bulunmadığı, davaya konu 27.07.2019 tarihli genel kurul toplantısının 2 ve 3 numaralı gündem maddeleri yönünden, her hesap döneminin birbirinden bağımsız olduğu, herhangi bir yıla ilişkin bilanço ve yıllık faaliyet raporunun görüşülmemesi veya görüşülüp reddedilmesinin daha sonraki yıllarda hazırlanan bilanço ve yıllık faaliyet raporlarının görüşülüp karara bağlanmasını etkilemeyeceği gibi müdürlerin ibrasına da engel olmayacağı, kâr payı dağıtılıp dağıtılmamasına ilişkin kararın genel kurulun devredilemez yetkileri arasında yer aldığı, bu konuda genel kurulca karar alınması gerektiği, ancak genel kurulun keyfi olarak kâr payının dağıtılmamasına karar veremeyeceği, davalı şirketin kâr dağıtılmaması sebebi olarak gösterdiği ... Otomotiv A.Ş.'nin bayilerden marka ve konsept yatırımı talebinde bulunmasının kâr payı dağıtılmaması için haklı bir sebep oluşturacağı, toplantının 4 numaralı gündem maddesinde şirket ortaklarına huzur hakkı verilmemesine ilişkin konunun görüşüldüğü, genel kurulda huzur hakkı ödenmemesine yönelik oy birliği ile karar alındığı, iptal edilip edilmemesinin hem şirket hemde ortaklar yönünden herhangi bir etkisinin olmadığı, toplantının 5 numaralı gündem maddesinde davacının bilgi alma ve inceleme talebi görüşüldüğü, her ortağın müdürlerden şirketin bütün işleri konusunda bilgi isteyebileceği gibi belirli konularda inceleme de yapabileceği, ancak belli hallerde şirket müdürünün genel kurulca bu konuda karar alınmasını sağlayabileceği, davacı tarafından bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılması yönünden birkaç kez ihtarname gönderildiği, davalı şirketinde verdiği cevabi ihtarname ile talebin iyiniyetten yoksun olması nedeniyle genel kurul gündemine alınacağını bildirdiği, toplantının bu maddesinde davacının bilgi alma ve inceleme hakkının ne şekilde kullanılacağına ilişkin karar alındığı, anılan kararın bilgi edinme ve inceleme hakkını engellenemediği, toplantının 6 numaralı gündem maddesinde davacı ortağın ödenmemiş sermaye borcuna ilişkin konunun görüşüldüğü, davalı şirketin 25.12.2006 tarih ve 34 numaralı ortaklar kurulu kararında sermaye artırımına oy birliği ile karar verildiği, davacının 760.000,00 TL olan taahhüt ettiği sermayesinin 232.958,72 TL'sinin ödenmediği, davacı dışında sermaye borcunu ödemeyen ortağın bulunmadığı, davalı şirketin ana sözleşmesinde tescilden itibaren sermayenin 1/4'ünün en geç 3 ay içerisinde, geriye kalan kısmının ise en geç 3 yıl içerisinde ödeneceğinin düzenlendiği, davacının sermaye koyma borcunun bulunduğu, anılan genel kurul kararı ile ortaklıktan çıkartılmasına yönelik bir karar değil sermaye koyma borcunun tahsiline yönelik bir karar alındığı, anılan kararların kanuna, esas sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olmadığı, toplantıda alınan kararlarda mutlak butlan sebeplerinin bulunmadığı, aksinin davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm müteveffa davacının tereke temsilcisi vekilince istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle tereke temsilcilerinin istinaf başvuru talebinin esastan reddine karar verilmiş, hüküm müteveffa davacının tereke temsilcisi vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, 27.07.2019 tarihinde yapılan 2018 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 2, 3, 4, 5 ve 6 numaralı genel kurul kararların iptali istemine ilişkin olup; uyuşmazlık genel kurul toplantısında alınan bu kararlar bakımından geçersizlik hallerinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
1. Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin karara yönelik müteveffa davacının tereke temsilcisi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2. Dava, limited şirket genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olup, İlk Derece Mahkemesince genel kurul toplantısında alınan kararların kanuna, esas sözleşmeye, iyiniyet kurallarına aykırı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine, Bölge Adliye Mahkemesince de müteveffa davacının tereke temsilcisi vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Dava konusu genel kurul toplantısının (2) numaralı kararında, 2018 yılı faaliyet raporu görüşülmüş ve müteveffa davacının olumsuz oyu, Mehmet ve ...'ın olumlu oyu ve oy çokluğuyla 2018 yılı faaliyet raporu kabul edilmiş ve ibraya karar verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 408. maddesinin gerekçesinde belirtildiği üzere şirket, iradesini kanunda ve esas sözleşmede öngörülen çağrı usulüne uygun olarak yapılan genel kurul toplantılarında alınan kararlarla açıklamaktadır. Buna göre bir genel kurul kararının ortaya çıkması için iki unsur bulunması gerekmektedir. Bu unsurlardan biri genel kurul toplantısı, diğeri ise toplantı ve karar nisabına uygun alınan karardır. Bu unsurları barındırmayan kararlar varlık kazanamaz ve dolayısıyla yok hükmündedir. Aynı Kanun'un 619. maddesinin birinci fıkrası uyarınca herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar, müdürlerin ibralarına ilişkin kararlarda oy kullanamazlar.
Somut olayda, dava konusu limited şirketin genel kurul toplantısına, şirketin toplam 10.000 adet hissesinin, 2.000 hissesine sahip ..., 2.000 hissesine sahip ..., 3.800 hissesine sahip davacı ... asaleten katılmış, 2.200 hisseye sahip Ümit Atsan ise katılmamıştır. Toplantıya katılanlardan ... ve ... şirketin müdürü pozisyonunda olup, ibra kararında kendi lehlerine oy kullanmışlar, müteveffa davacı ... adına ise olumsuz oy kullanmıştır. Bu oylamaya rağmen, oy çokluğuyla ibraya karar verilmiştir.
Halbuki oy hakkından yoksun olan müdürlerin oyları dışında verilmiş olumlu bir oy olmadığı gözetildiğinde, karar nisabına uygun alınmış bir karar bulunmadığı anlaşılmaktadır. O nedenle, 2 numaralı kararın ibraya ilişkin kısmının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi yerinde olmamış, kararın bu yönden bozulmasını gerektirmiştir.
3. Genel kurul toplantısında alınan (3) numaralı kâr dağıtmamaya ilişkin karara gelince, alınan bilirkişi raporunda, önceki yıllar da dahil, şirketin kârına ilişkin bir inceleme yapılmamış, kâr dağıtmama kararının hakkaniyete ve hakların sakınılarak kullanılması ilkesine uygun olup olmadığı saptanmamıştır. Alınan rapor bu anlamda denetime elverişli değildir ve yetersizdir.
Bu durumda uzman kişilerden oluşturulacak yeni bir heyet ile şirketin geçmiş yıllar kârları ile finansal tabloları incelenip, denetime elverişli rapor alınıp, kâr dağıtmama kararının hakkaniyet, iyi niyet kuralı ve hakların sakınılarak kullanılması ilkesine uygun olup olmadığının değerlendirilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu ile karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle de bozulmasını gerektirmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle müteveffa davacının tereke temsilcisi vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle müteveffa davacının tereke temsilcisi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1 hükmü uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.