Logo

11. Hukuk Dairesi2024/2821 E. 2025/828 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından tescilli markası ile davalı tarafından tescil başvurusu yapılan marka arasında benzerlik bulunup bulunmadığı ve davalının kötüniyetli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK'nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davacı markasının tanınmış olsa dahi taraf markaları benzer olmadığından SMK'nın 6/5. maddesinde sayılan koşulların gerçekleşmediği ve davalının kötüniyetli başvuru yaptığının ispatlanamadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1974 Esas, 2024/220 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/239 E., 2021/235 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 369/2 hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin kurye aracılığıyla perakende ürün satışı gerçekleştiren bir teknoloji platformu hizmeti sunduğunu, 2015 yılından beri hizmet verdiği “...” ibareli markası ile bir yılda yüzde 400 büyüyen müvekkili şirketin herkes tarafından hızlıca tanınır hale geldiğini, yine müvekkilinin “...” ibareli tescilli markasına çeşitli eklemeler yaparak bir marka portföyü oluşturmayı amaçladığını, davalı tarafından tescili talep edilen “... GELİR” marka başvurusunun, müvekkili adına tescilli “...” ve türevi markaları ile neredeyse aynı olduğunu, davalı markasının herhangi bir şekil unsuru içermediğini, başvuru kapsamındaki sınıflar dikkate alındığında “...” kelimesinin söz konusu hizmetler bakımından herhangi bir ayırt ediciliğinin bulunmadığını, başvuruda dikkat çekecek ve akılda kalacak tek unsurun “GELİR” ibaresi olduğunu, taraf markaları arasında tek harflik bir farklılığın bulunduğunu, özellikle küçük harflerle kelimelerin yazılması durumunda “l” harfinin “t” harfine görsel olarak çok benzediğini, bu sebeple de tüketiciler nezdinde markaların karıştırılabileceğini, davalının asıl tescil ettrimek istediği unsurun müvekkili markalarına ayırt edilemeyecek derecede benzer olan “GELİR” ibaresi olduğunu, davalı yanın daha önce ayırt ediciliği bulunmayan “avantaj”, “fırsat”, “yemek”, “tatil”, “kahve”, “market”, “ürün”, “...” vb. ibarelerle birlikte “GELİR” ve “GELDİ” ibareli marka başvurularında bulunduğunu ve müvekkiline ait markadan haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, söz konusu marka başvurusunun ortalama tüketiciler tarafından müvekkili markalarının serisi gibi algılanacağını, davalı yanın müvekkilinin piyasadaki tanınmışlığından kötüniyetle yararlanmak istediğini ve müvekkili markasının toplumda oluşmuş itibarını istismar ettiğini ileri sürerek 2020-M-5264 sayılı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı Şirket vekili, müvekkili şirketin 1997 yılında kurulduğunu, Türkiye’nin birçok global firmaları ile iş birliği yaparak ürün ve hizmet sunmaya başladığını, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak son derece farklı olduklarını, davacının “...” ibaresini ihtiva eden bir markasının bulunmadığını, müvekkili markasında ortalama tüketicinin ilk olarak dikkatini çekecek olan kısmın “...” ibaresi olacağını ve tüketicinin zihninde “... sipariş edilebilecek platform” anlamını canlandıracağını, iş bu ibarelerin “online sipariş” sektöründe kullanılması zorunlu olan ve yapılan işi, getirilen ürünü tanımlayan kelimeler olduğunu, seri marka şartlarının oluşmadığını, davacının tanınmış olmadığını ve kötüniyetli olduğunu, markalarının korunmasını değil, “online sipariş” sektöründe tekel olmayı ve haksız kazanç sağlamayı amaçladığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 2019/41869 sayılı “... GELİR” ibareli marka başvurusu ile davacının "... ibareli markaları arasında 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6/1 maddesi anlamında “benzerlik” ve “karıştırma ihtimali” bulunmadığı davacının "..." ibareli markasının ülkemizde tanınmış marka olduğu, ancak taraf markaları benzer olmadığından SMK'nın 6/5 maddesinde sayılan koşulların somut olayda gerçekleşmediği, davalı ... başvurusunun kötüniyetle yapıldığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

12.02.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.