"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2022/62 Esas, 2022/429 Karar
HÜKÜM : Davanın kabulü
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın davalı şirket yönünden kabulüne verilmiştir.
Kararın davalı şirket vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizce yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkeme tarafından Dairemiz ilamına karşı direnilmiştir.
Direnme kararının davalı şirket vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizce bozma kararı yerinde bulunarak direnme kararı incelenmek üzere dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.03.2024 tarihli ve 2023/11-10 Esas 2024/148 Karar sayılı ilâmı ile direnme kararının yerinde olduğuna karar verilerek davalı şirket vekilinin esasa yönelik temyiz itirazları yönünden davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarına ilişkin inceleme yapılmak üzere dosya Dairemize gönderilmiş olmakla Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı şirket arasında 07.06.2004 tarihinde bir yıl süreli akaryakıt bayiilik sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeyi davalı ...’in kefil olarak imzaladığını, 10.12.2004 tarihinde ise davalı şirket ile imzalanan zeyilname gereğince Akaryakıt Bayiilik Sözleşmesinin süresinin 10.12.2004 tarihinden itibaren beş yıl süre ile uzatıldığını, 10.12.2009 tarihinde sona ermesi gereken sözleşmenin davalı şirket tarafından süresinden önce 07.09.2009 tarihinde haksız olarak feshedildiğini, sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle sona erme tarihine kadar geçecek üç ay için müvekkilinin akaryakıt ve madeni yağ satımından elde edeceği kârdan mahrum kaldığını, ayrıca davalı şirketin sözleşme süresinde müvekkilinden almayı taahhüt ettiği miktarın altında alım yapması nedeniyle müvekkilinin cezai şart alacağının olduğu gibi sözleşmeye uyulmaması sebebiyle de cezai şart alacaklarının bulunduğunu ileri sürerek 32.377 USD cezai şart alacağı ile kâr kaybından dolayı şimdilik 5.000,00 TL’nin faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; yargılama sırasında kâr kaybı iddiasına dayalı alacak talebini 24.803,12 TL olarak ıslah etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; yetki ve derdestlik itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A.Mahkemece Verilen ilk Karar
Mahkemece 20.03.2018 tarih, 2009/1035 E. ve 2018/246 K. sayılı kararı ile davacı ile davalı şirket arasında 07.06.2004 tarihli akaryakıt istasyonu işletme sözleşmesi ve protokol imzalandığı, ayrıca bu sözleşme nedeniyle 10.12.2004 tarihli zeyilname akdedildiği, davalı ...’in 10.12.2004 tarihli zeyilname dışındaki sözleşmelere kefil olarak imzaladığı, taraflar arasındaki 07.06.2004 tarihli sözleşme süresinin bir yıl olduğu, ancak daha sonra imzalanan 10.12.2004 tarihli zeyilnamede sözleşme süresinin zeyilname tarihinden itibaren beş yıl olarak uzatıldığı ve 07.06.2004 tarihli sözleşmenin tüm maddelerinin aynen kabul edildiği, ancak davalı şirketin 10.12.2009 tarihinde sona ermesi gereken sözleşmeyi süresinden önce haklı bir neden bildirmeksizin 03.07.2009 tarihli ihtarname ile feshettiği, davalı şirketin bu şekilde sözleşmeyi feshetmesinin haksız olduğu, sözleşmenin davalı tarafından süresinden önce haksız feshinin sözleşmeye aykırılık oluşturduğu ve davacının cezai şart talebinin yerinde olduğu, sözleşmenin 27-1/c maddesi gereğince davacının cezai şart yanında mahrum kaldığı kârı da isteyebileceği, ayrıca 07.06.2004 tarihli protokolde bayiinin alım taahhüdünün düzenlendiği ve tonaj ihlâli nedeniyle ödenecek cezai şartın hüküm altına alındığı, davacının tonaj ihlali nedeniyle istediği cezai şart talebinin yerinde olduğu, davacı alacağının dayanağını 10.12.2004 tarihli zeyilnamenin oluşturduğu ve zeyilnamede ise davalı ...'in imzasının bulunmadığı gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın reddine, diğer davalı yönünden 24.803,12 TL kâr kaybı alacağının ve 32.377 USD cezai şart alacağının faiziyle birlikte davalı şirketten tahsilin karar verilmiş, davalı şirket vekilince temyiz edilmiştir.
B. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı şirket vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 04.07.2019 tarih, 2018/1182 E. ve 2019/948 K. sayılı kararı ile; davacı vekili ile davalı şirket vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun'un 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
D. Bozma Kararı
Dairemizin 07.12.2021 tarih 2020/3094 Esas, 2021/6902 Karar sayılı ilamı ile Rekabet Kurulu’nun 14.07.2002 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti (2002/2) Tebliğinin “Rekabet Etmeme Yükümlülüğü” başlıklı 5/a maddesi kapsamında taraflar arasında imzalanan dava konusu sözleşme, 18.09.2005 tarihinden önce yapılmış olması ve sözleşme beş yıllık süreden sonra feshedilmiş olduğundan sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin kabulü ile buna göre değerlendirme yapılması gereğine işaret edilerek bozulmuştur.
E. Mahkemece Verilen Direnme Kararı
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile önceki gerekçeye ilaveten akaryakıt sektöründe uygulanan dikey anlaşmalara ilişkin olarak 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (4054 sayılı Kanun) ve 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği (2002/2 sayılı Tebliğ) çerçevesinde Rekabet Kurulu ve Danıştay tarafından alınan çok sayıda karar ile sabit olduğu üzere bayiilik sözleşmeleri ile bu sözleşmelerde yer alan rekabet etmeme yükümlülüğünün süresine etki eden intifa sözleşmeleri ve kira sözleşmelerinin tamamının tek bir dikey anlaşma olarak kabul edildiği, söz konusu kararlarda Rekabet Kurulunun 18.09.2005 tarihinden önce yapılmış olan ve süresi beş yılı aşan anlaşmaların “azami hadde indirme” ilkesi gereğince 18.09.2010 tarihine kadar, 18.09.2005 tarihinden sonra yapılmış olan anlaşmaların ise yapıldıkları tarihten itibaren en fazla beş yıl süre ile 2002/2 sayılı Tebliğde düzenlenen grup muafiyetinden yararlanabileceğine ve bu tarihten sonra muafiyet koşullarının ortadan kalkacağına karar verildiği, oysa taraflar arasında imzalanan 07.06.2004 tarihli sözleşmenin süresinin bir yıl olduğu, ancak daha sonra imzalanan 10.12.2004 tarihli zeyilname ile sözleşme süresinin zeyilname tarihinden itibaren beş yıl olarak uzatıldığı, taraflar arasındaki zeyilname ile uzatılmış sözleşmenin 10.12.2009 tarihinde sona ereceği ve her durumda taraflar arasındaki sözleşmenin 18.09.2010 tarihinden önce sona erdiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B.Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; sözleşmenin süresinde feshedildiğini, ayrıca bayiilik sözleşmelerinde yoksun kalınan kâr ve cezai şart taleplerinin bir arada istenemeyeceğini, dolayısıyla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek dilekçelerindeki ve istinaf başvurusundaki nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
C.Dairemizin İnceleme Kararı
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede, Daire kararının yerinde olduğu belirtilerek temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
D.Hukuk Genel Kurulu Kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.03.2024 tarihli ve 2023/11-10 Esas 2024/148 Karar sayılı ilâmı ile taraflar arasında imzalanan dava konusu sözleşme, 18.09.2005 tarihinden önce yapılmış olsa da süresi beş yılı aşmadığından akaryakıt dağıtım sektöründeki dikey anlaşmaların 2002/2 sayılı Tebliğe uygunluğunun belirlenmesine yönelik Rekabet Kurulu kararları kapsamına dahil olmadığı, taraflar arasındaki 07.06.2004 tarihli sözleşme süresinin 10.12.2004 tarihli zeyilname ile beş yıl olarak belirlendiği, bu durumda sözleşmenin 10.12.2009 tarihinde sona ermesi gerektiği, dolayısıyla davalı şirket tarafından süresinden önce 03.07.2005 tarihli ihtarname ile sona erdirildiği nazara alındığında Özel Daire bozma ilâmında belirtilen hususların somut olaya uygulanmasının mümkün olmadığı, dolayısıyla ilk derece mahkemesince verilen direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
E. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; 4054 sayılı Kanun ve 2002/2 sayılı Tebliğ çerçevesinde Rekabet Kurulu kararlarının taraflar arasındaki sözleşmeye uygulanıp uygulanamayacağı, buradan varılacak sonuca göre taraflar arasındaki sözleşmenin hangi tarihte sona ermesi gerektiği noktasında toplanmış olup dava, akaryakıt bayilik sözleşmesinin haksız feshedildiği ve asgari alım taahhüdüne aykırı davranıldığı (tonaj ihlali) iddiasına dayalı cezai şart ve kâr kaybı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4054 sayılı Kanun'un 4 ve 5 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Dava, akaryakıt bayilik sözleşmesinin haksız feshedildiği ve asgari alım taahhüdüne aykırı davranıldığı iddiasına dayalı cezai şart ve kâr kaybı alacağının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı tarafından dava dilekçesinde; 07.06.2004 tarihinde davalı şirket ile Akaryakıt Sözleşmesi, 26.05.2004 tarihinde akaryakıt istasyonları için Ariyet ve Emanet Sözleşmesi ve 07.06.2004 tarihinde Protokol imzalanmış olduğu, 10.12.2004 tarihinde imzalanan Zeyilname ile 07.06.2004 tarihli Akaryakıt İstasyonu İşletme Sözleşmesinin süresinin 10.12.2004 tarihinden itibaren 5 yıl süre ile uzatılmış olduğu ve 10.12.2009 tarihinde sona erecek sözleşmenin süresinden önce haklı bir neden olmaksızın 07.09.2009 tarihi itibari ile davalı şirket tarafından feshedildiği ileri sürülerek "sözleşme ihlalinden kaynaklanan cezai şart, tonaj ihlalinden kaynaklanan cezai şart ve erken fesihten dolayı kar mahrumiyeti" şeklinde üç ayrı alacak kalemi yönünden talepte bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Tonaj ihlalinden kaynaklanan cezai şart talebine yönelik olarak; 07.06.2004 tarihli Protokol'ün 2'nci maddesinde "Bayi, Total'den işbu protokol tarihinden itibaren her yıl 1.000 (bin) m3/yıl akaryakıt, ... 1 (bir) ton/yıl madeni yağ almayı kabul ve taahhüt etmiştir. Bayi, Total'e her eksik ton başına akaryakıtta 20 Dolar/ton, madeni yağda ise 200 Dolar/ton cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir." hükmü mevcuttur. Bu hüküm ile davacının tonaj ihlali nedeniyle ödeyeceği özel cezai şart hüküm altına alınmıştır.
07.06.2004 tarihli Akaryakıt İstasyonu İşletme Sözleşmesinin 27.1/b maddesinde ise; "İşleticinin bu sözleşmede yer alan hususlardan herhangi birisine uymaması halinde Şirket; İşleticiden uyulmayan her husus için 10.000 USD cezai şart talep etmeye yetkilidir." hükmü yer almaktadır.
Somut olaya bakıldığında, davalının tonaj ihlali yapması ve sözleşmeyi süresinden önce haksız feshetmesi sözleşmeye aykırılık halleri olarak gösterilebilir. Mahkemece, hem yukarıda açıklanan Sözleşmesinin 27.1/b maddesinde belirtilen genel cezai şarta, hem de eki olan 07.06.2004 tarihli Protokol'ün 2'nci maddesinde tonaj ihlaline yönelik belirtilen özel cezai şarta yönelik olarak davanın kabulüne karar verilmişse de, birden fazla cezai şart öngörülmesi halinde yalnız bir defa cezai şarta hükmedilmesi gerekirken aynı hususa ilişkin iki ayrı cezai şarta hükmedilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle mahkemece yapılacak iş, talebin cezai şartlardan hangisine yönelik olduğunun açıklattırılması olup, kararın bu yönden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2. Kabule göre de, tonaj ihlalinden doğan cezai şart talebi yönünden mahkemece, 07.06.2004 tarihli Protokol'ün 2'nci maddesi kapsamında Sözleşmenin yürürlüğü süresince ve Protokol'ün başlangıç tarihi olan 2004 yılından 05.09.2009 davalının son mal alım tarihine kadar geçen süre içerisindeki eksik alımlara ilişkin toplam 22.261,76 USD olarak hesaplanan 25.11.2013 tarihli bilirkişi heyet raporuna itibar edilerek hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Ancak, tonaj ihlaline yönelik her yıl için ayrı ayrı ihtirazı kayıt konularak mal teslim edilmiş olması gerekmektedir. Somut olayın dayandığı veriler ışığında davacının tonaj ihlaline yönelik talebi yönünden son 1 yıl için cezai şarta hükmedilmesi gerekirken, tüm sözleşme süresince (2004-2009) cezai şarta hükmedilmesi doğru olmamış, kararın bu yönden de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.