Logo

11. Hukuk Dairesi2024/2940 E. 2024/8911 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Şirketin apel borçlarının ödenmemesi nedeniyle oluşan zarardan davalıların sorumluluğunun kapsamı ve miktarına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalılardan birinin denetim kurulu üyeliği görevinin bir yıl ile sınırlı olması ve davacı tarafından bu davalı yönünden talep edilen miktarın da ıslah dilekçesinde artırılmamış olması gözetilerek, Yargıtay’ın önceki bozma kararına ek olarak, söz konusu davalının sorumluluk miktarının ilk talep edilen tutar ile sınırlı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

HÜKÜM : Açılmamış sayılma, ret, kısmen kabul

Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece bir kısım davalılar yönünden açılmamış sayılmasına, davanın reddine, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı TMSF vekili, davalı ... vekili, davalılar ..., Aziz Sertaş Akyüzol ve ...

tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Davacı TMSF vekili, davalı ... vekili, davalı ...

tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili; yapılan denetimde şirket kasasında açık tespit edildiğini, mevcut açığın fiili olarak şirket kasasına ödenmemekle birlikte fiktif olarak ödenmiş gibi gösterilen apel ödemelerinden kaynaklandığının belirlendiğini, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6762 sayılı Kanun) 306 ncı maddesi uyarınca apel yükümlülüğü yerine getirilmemiş iken getirilmiş gibi gösterilmesi usulsüzlüğüne karışarak yönetimi/denetiminde bulundukları ... Prodüksiyon ve Yayıncılık Tic. A.Ş.'ye karşı kusurlu davranan, Kanun'un kendilerine yüklediği görevleri ihmal eden/yerine getirmeyen, bu eylemleri sonucunda muvazaalı iş ve işlemleri işleyen/işlemlere iştirak eden ve şirketi zarara uğratan, apel ödemesinin yapılmadığını; ancak fiktif olarak yapılmış gibi kayıt tutulduğunu bilen/bilebilecek durumda olan/bilmek yükümlülüğündeki yönetim ve denetim kurulu üyelerinin, resmi kayıtlarda görülmemekle birlikte hakim ortak olan kişilerin şirketin tüm zararından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin tüm hak ve alacakları saklı kalmak üzere 181.000,00 TL’nin faizi,

harç, masraf ve vekâlet ücreti ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 19.09.2006 havale tarihli dilekçesi ile davasını 405.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar ve vekilleri cevap dilekçelerinde; davanın reddini istemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece bozma ilamına uyularak davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında açılan davalar yönünden; davalılardan ..., ..., ...'un davalı şirkette aynı zamanda hissedar olarak bulundukları, bu nedenle apel borçlarından hissedar sıfatıyla da sorumlu oldukları, aynı zamanda bu şahısların yönetim kurulu ve denetim kurulu üyesi sıfatlarının bulunduğu, yani bu şahıslar yönünden hem hissedar sıfatıyla apel borçlarından sorumluluğunun esas olduğu, hem de yönetim ve denetim kurulu üyesi sıfatıyla sorumluluklarının bulunduğu, bunlar dışında kalan ... ve ... ile ...'ın yönetim ve denetim kurulu üyeliği sıfatıyla sorumluluklarının bulunduğu, davacı şirketin 16.10.2000 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi'nde sermayesinin 100.000,00 TL olduğu, sermaye arttırım kararı ile 500.000,00 TL'lik sermaye arttırımı yapıldığı, arttırılan sermayenin 1/4'ünün tescil tarihinden itibaren en geç 3 ay içerisinde kalanın ise 20.09.2003 tarihinde ödeneceğinin düzenlendiği, bu 500.000,00 TL'lik sermaye arttırımında 125.000,00 TL'nin ödendiği, şirketin ödenmemiş sermaye hesabında 31.12.2004 tarihi itibarıyla 150.000,00 TL'lik ödenmemiş sermaye borcunun gözüktüğü, ödenmiş gözüken 350.000,00 TL'lik sermaye borcunun ise 100 kasa hesabı ile kapatıldığı, gerek hissedarlar tarafından gerekse yönetim kurulu ve denetim kurulu üyeleri tarafından kasa hesabı ile kapatılan ödenmemiş sermaye kısımlarına ilişkin herhangi bir makbuz ya da belge ibraz edilemediği, ödenmemiş sermaye toplamının Mahkemece kabul gören bilirkişi raporuna göre de 375.000,00 TL olduğu, bunun 50.000,00 TL'sinin 30.04.2002 tarihine kadar ödenmesi gereken, 175.000,00 TL'sinin 24.07.2003 tarihine kadar ödenmesi gereken kısım olduğu, daha doğrusu bu tarihlerde fiktif şekilde bu kısımlar ödenmiş olarak gösterildiği ayrıca 150.000,00 TL'nin de 20.09.2003 tarihine kadar ödenmesi gerekirken ödenmemiş sermaye bulunduğu, toplam ödenmeyen ya da fiktif olarak ödenen toplam sermaye miktarının 375.000,00 TL olduğu, davalılar 2000-2001-2002 ve 2003 yıllarına ait genel kurullarda ibra edildiklerini ileri sürmüşler ise de açık ibra bulunmadığı, davalıların bir kısmının 1999 yılından davacı şirkete el konulan 13.02.2004 tarihine kadar yönetim ve denetim kurulu üyeleri olarak görev yaptıkları, bir kısmının ise (... 20.06.2003-13.02.2004, ... 20.09.2001-14.02.2004 gibi) yönetim kurulu ve denetim kurulu üyeliği yaptıkları, 1999 yılından 2004 yılına kadar yönetim kurulu ve denetim kurulu üyeliği yapan davalıların 30.04.2002-24.07.2003-20.09.2003 tarihlerine kadar fiktif şekilde ödenmiş ya da hiç ödenmemiş sermaye borçlarından sorumluluğunun bulunduğu, daha sonradan yönetim kurulu üyesi seçilen ... yönünden de her ne kadar söz konusu davalı 20.06.2003 tarihinde yönetim kurulu başkanı sıfatı kazanmış ise de ve bunun döneminde 24.07.2003 tarihindeki fiktif ödeme olan 175.000,00 TL ve 20.09.2003 tarihine kadar ödenmesi gereken 150.000,00 TL'lik ödemeden sorumlu olduğu, yani toplam 325.000,00 TL yönünden sorumlu olduğu yönünde bilirkişi raporunda tespit yer almakta ise de 20.06.2003 tarihinde seçilen yönetim kurulu üyesinin aynı zamanda daha önce ödenmeyen 50.000,00 TL'lik fiktif ödeme yapılan 30.04.2002 tarihli ödemeden de geçmiş döneme ilişkin yapılan ödemelerin gerçeğe uygun olup olmadığı noktasında kontrol yükümlülüğünü yerine getirmemesi sebebiyle bu miktar için de sorumluluğunun bulunduğu anlaşıldığından tüm bu davalılar yönünden fiktif olarak ödenmiş ya da hiç ödenmemiş sermaye borcu olan toplam 375.000,00 TL'nin 50.000,00 TL'sinin 30.04.2002 tarihli fiktif ödeme tarihinden itibaren, 175.000,00 TL'sinin fiktif ödeme tarihi olan 24.07.2003 tarihinden itibaren ve 20.09.2003 tarihine kadar ödenme yükümlülüğü bulunan 150.000,00 TL'den ise bu tarihlerden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bu davalılardan tahsilde tekerrür olmamak şartıyla müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerektiği, davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...'in davacı şirkette çalışmadıkları gibi grup şirketlerin başında bulunan icra kurulu başkanı, icra kurulu üyeleri, muhasebe müdürü, muhasebe şefi, veznedar vs. gibi sıfatlarla yer aldıkları, bunların gerek bulundukları statü, gerek davacı şirkette çalışmamaları, davacı şirkette çalıştığı ileri sürülen bir kısım şahısların ise maaşlı çalışan olduğu, apel borçlarının ödenmesi ya da fiktif ödenmesi sebebiyle herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığı anlaşıldığından haklarındaki davanın reddi gerektiği, davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ...'ın davacı şirkette yönetim kurulu başkanı, vekili, yönetim kurulu üyesi ve denetim kurulu üyesi olmadıkları ayrıca şirket ortağı da olmadıkları bu kapsamda apel borçlarının da bulunmadığı, her ne kadar davacı tarafından bu şahısların grup şirketlerini yöneten perde arkasındaki şahıslar olduğu, bu nedenle davacı şirketin ödenmemiş apel borçlarından ve fiktif yapılan ödemelerden sorumlu olduğu iddia edilmiş ise de bu davalılar yönünden davacı şirketin ortağı, yöneticileri ya da denetim kurulu üyesi olduklarına ilişkin delil ve belgeler sunulmadığından haklarındaki davanın reddi gerektiği kanaatiyle davalı ... yönünden davanın açılmamış sayılmasına, yönetim kurulu başkanı, vekili ve yönetim kurulu üyesi, denetim kurulu üyesi olan davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden davanın kısmen kabulüne, 375.000,00 TL'nin, 50.000,00 TL'sinin 30.04.2002, 175.000,00 TL'sinin 24.07.2003 ve 150.000,00 TL'sinin 20.09.2003 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bu davalılardan tahsilde tekerrür olmamak şartıyla müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısımlar yönünden davanın reddine, haklarında sorumluluk tespit edilemeyen davalılar, ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... yönünden açılan davanın reddine, davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden davanın reddine karar verilmiş, karar davacı TMSF vekili, davalı ... vekili, davalılar ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 07.02.2024 tarihli, 2022/6742 E., 2024/815 K. sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiş, Dairemiz ilamına karşı davacı vekili, davalı ... vekili ve davalı ... tarafından karar düzeltme yoluna başvurulmuştur.

IV. KARAR DÜZELTME İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, fiili olarak şirket kasasına ödenmemesine rağmen fiktif olarak ödenmiş gösterilen apel borcu sebebiyle şirketin uğradığı zararın, zarar sorumlusu bulunan yönetim kurulu üyeleri, denetçiler ve yetkili şirket çalışanlarından tahsili için açılmış sorumluluk davasıdır. Uyuşmazlık ise davacı şirketin zararının bulunup bulunmadığı, zarar var ise davalıların sorumlu olup olmadıklarına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı maddesi, 6762 sayılı Kanun'un 306, 309, 336, 337 ve 338 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin ve davalı ...'nın tüm, davalı ... vekilinin 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen diğer karar düzeltme itirazlarının reddi gerekir.

2.Yargıtay kararının düzeltilmesi 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. Yargıtay, temyiz incelemesi sonucunda bozmuş olduğu bir hükmü, karar düzeltme talebi üzerine değişik gerekçe ile bozabilir.

3. Değerlendirme

1.Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin ve davalı ...'nın tüm, davalı ... vekilinin 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen diğer karar düzeltme itirazlarının reddi gerekir.

2.Yargıtay kararının düzeltilmesi 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. Yargıtay, temyiz incelemesi sonucunda bozmuş olduğu bir hükmü, karar düzeltme talebi üzerine değişik gerekçe ile bozabilir.

3. Mahkemece verilen karar, ilamda yazılı gerekçelerle Dairemizce bozulmuş ise de, davalılardan ...'nin bir yıl süreyle denetim kurulu üyesi seçildiği ve 19.08.1999-31.07.2000 tarihleri arasında görev yaptığı, davacının talebinin de bu davalı yönünden 55.000,00 TL olduğu, ıslah dilekçesi ile talep artırımı yapılmış ise de, bu davalı yönünden hukuki gerekçeleri ve dayanakları gösterilerek bir talep artırımı yapılmadığı, dava dilekçesine dayanak yapılan hem denetçinin raporunda hem de bilirkişi raporunda davalının sorumluluğunun görevde olduğu süre içerisindeki 03.01.2000 tarihli apel borçlarının ödenmesine ilişkin fiktif kayıt nedeniyle olduğu yönündeki tespitler dikkate alındığında, davalı ...'nin sorumluluk miktarının 55.000,00 TL ile sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. O nedenle hükmün bozulması gerekirken yazılı gerekçe ile bozulduğu anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin yukarıda tarih ve sayısı ile belirtilen bozma kararına ek olarak mahkeme kararının açıklanan değişik bu gerekçe ile de davalı ... yararına bozulması gerekmiştir.

V. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalı ...'nın tüm, davalı ... vekilinin diğer karar düzeltme itirazlarının 1086 sayılı Kanun'un 442 nci maddesi gereğince REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile (3) numaralı bendin Dairemizin bozma ilamına (4.) bent olarak eklenmesine, Mahkeme kararının değişik bu gerekçe ile de BOZULMASINA, karar düzeltme harcı peşin ödenmiş olduğundan yeniden alınmasına yer olmadığına ve 3506 sayılı Kanun ile değiştirilen 1086 sayılı Kanun’un 442 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca takdiren 2.505,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyen davalı ...'dan alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine, davacı TMSF harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 3506 sayılı Kanun ile değiştirilen 1086 sayılı kanun'un 442 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca takdiren 2.505,00 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davacı TMSF'den alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde davalı ...'ye iadesine, 11.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.