Logo

11. Hukuk Dairesi2024/2970 E. 2025/1648 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Marka tecavüzü ve haksız rekabetten kaynaklanan maddi ve manevi tazminat taleplerinin miktarı ve faizin başlangıç tarihi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Haksız fiilin gerçekleştiği tarihin 10.04.2014 olduğu gözetilerek, tazminata hükmedilen faizin başlangıç tarihinin dava tarihi değil, haksız fiilin işlendiği tarih olması gerektiği gerekçesiyle, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI :2022/798 Esas, 2024/471 Karar

KARAR :İstinaf başvurusunun esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ :İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI :2018/316 E., 2021/284 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin "..." ve birçok tanınmış markanın sahibi olduğunu, ürünlerinin her bir ambalaj tasarımında "..." ürün ailesine özgü renk-dokunun yeknesak bir şekilde kullanıldığını, bu ürünlerin şeffaf kutular içerisinde, altın sarısı parlak kâğıda sarih ve altlarında volanlı kâğıt zarflardan oluşan pralinlerden oluştuğunu, söz konusu ambalaj kompozisyonlarının tescilli marka olarak da koruma altında bulunduğunu, davalının müvekkili aleyhine haksız rekabet yarattığının kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla tespit edilmiş olmasına rağmen davalı şirketin "..." ibareli ürün ambalajları ile markaya tecavüzüne ve haksız rekabet yaratmaya devam ettiğinin belirlendiğini, bunun üzerine davalıya karşı 10 Nisan 2014 tarihinde, İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine açılan dava sonucunda mahkemenin 19.02.2015 tarih, 2014/93 E. ve 2015/33 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilerek markaya tecavüz ile haksız rekabet durumlarının açıkça tespit edildiğini, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, kesinleşmiş mahkeme kararına rağmen davalının dava konusu ürünlerinin müvekkili aleyhine tecavüz ve haksız rekabet yarattığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının "..." ibareli fıstıklı ve fındıklı ürünlerine ilişkin olarak tekli, yirmili, yirmi dörtlü, otuzlu, otuz beşli ve diğer çoklu yeşil ve kahverengi ürün ambalajları ile; müvekkili aleyhine yarattığı haksız rekabet sebebiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 56. maddesi ve marka tecavüzü sebebiyle 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 151/2(b) hükmü uyarınca "Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç" üzerinden müvekkilin davalıdan talep ve tahsile hakkı olduğu tazminat miktarının ayrı ayrı hesaplanarak, Mahkemece bu tutara SMK'nın 151/4. maddesi uyarınca makul bir pay da eklenmek suretiyle 100.000,00 TL manevi tazminat ile şimdilik 500.000,00 TL maddi tazminata markaya tecavüzün ve haksız rekabetin işlenmeye başlandığı tarihten itibaren, Merkez Bankasının Türk Lirasına uygulamış olduğu senelik en yüksek mevzuat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava etmiş, 08.04.2021 tarihli talep artırım dilekçesinde, maddi tazminat bakımından taleplerini 20.000.000,00 TL (20 Milyon TL) olarak belirlediklerini, arttırılmış talepleri doğrultusunda 20.000.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiillerin işlenmeye başlandığı tarihten itibaren, Merkez Bankasının Türk Lirasına uygulamış olduğu senelik en yüksek mevzuat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı definde bulunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının eyleminden kaynaklı zararın tespitinin tam olarak mümkün olmadığı ve satılan ürün adedinin tespit edilemediği dikkate alındığında alınan raporlardaki farazi değerlendirmeler (davalı kayıtlarının ayrıştırılmamış olması, aynı ürün gamından davalı savunmaları dikkate alındığında birden fazla ve tecavüze konu ürün çeşidinden fazla/farklı ürün çeşitliliğinin bulunması) içeren hesaplamaların hükme doğrudan esas alınabilecek nitelikte olmadığı, bu sebeple 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50. maddesi kapsamında zararın takdiren belirlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış olup, davalının eylemi yönünden ceza zamanaşımının uygulanması gerektiği dikkate alınarak zamanaşımı savunmalarına itibar olunmaksızın davalının kullanım durumu, işlem hacminin büyüklüğü, tecavüze konu ürün çeşitliliği sunulan deliller hak ve nesafet, izahı yapılan tüm değerlendirmeler kapsamında sübut bulan maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 3.000.000,00 TL maddi tazminatın, davacının manevi tazminat talebinin kabulü ile 100.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, markaya tecavüz ve haksız rekabetten kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

1.Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Dava, markaya tecavüz ve haksız rekabet kaynaklı tazminat istemine ilişkin olup haksız fiil temeline dayandığı, davacı vekilince dava ve bedel artırım dilekçelerinde, faizin açıkça haksız eylemlerin gerçekleştiği tarihten itibaren talep edildiği, dosya kapsamından haksız fiilin 10.04.2014 tarihinde başlayıp devam ettiğinin anlaşıldığı, bu itibarla davacı lehine hükmolunan maddi ve manevi tazminata belirtilen tarihten itibaren faiz işletilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren işletilmesine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK'nın 370. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bent uyarınca temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (1) ve (2). numaralı bentlerinde yer alan “...dava tarihinden” ibarelerinin çıkartılarak her bir bentteki yerlerine “...haksız fiilin gerçekleştiği 10.04.2014 tarihinden” ibarelerinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.