"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1364 Esas, 2024/572 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/122 E., 2022/366 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan ...'nin müvekkilinin otuz yıllık tanıdığı olduğunu, müteahhit olarak iş yapan davalı ...'nin müvekkili ile iş yapmak istediğini, müvekkilini ikna ettiğini, yapacağı proje için ruhsat, izin vs. almak için paraya ihtiyacı olduğunu söylediğini, müvekkilinin sözleşme akdedildiğinde verilmek üzere davaya konu bonoyu zorunlu unsurları eksik bırakmak suretiyle hazırladığını, ancak davalıya teslim etmediğini, davalı ...'nin müvekkilinin evine girip çıktığı sırada müvekkilinin çalışma odasının çekmecesinde duran davaya konu bonoyu izinsiz olarak ele geçirdiğini, müvekkilleri ile davalılar arasında hiç bir ticari ilişkinin bulunmadığını, hile ve doladırıcılık yoluyla ele geçirilen kambiyo vasfı taşımayan senede sonradan adres eklenmek sureti ile tahrifat yapıldığını, keşideci adresinin farklı bir kalem ve el yazısı ile sonradan davaya konu senede eklendiğini ileri sürerek İstanbul 4. İcra Dairesinin 2021/941 E. sayılı dosyası ve bu dosyaya konu 29.07.2020 tarihli 550.000,00 USD bedelli bonoya ilişkin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacının dava konusu bonoya ilişkin borcunun bulunmadığına yönelik iddiasının taraflarınca kesinlikle kabul edilmemekle beraber kabul edilse dahi dava konusu bononun cirolanmış olduğunu, davacının ticaret ilişkisini bilmesinin kendisinden beklenemeyeceğini, imza inkarı yapmayan davacının dava açma hakkı olmadığını belirterek davanın reddini, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkûm edilmesini istemiştir.
2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacının davaya konu senedi "nakden" aldığı borç karşılığı düzenleyip müvekkiline teslim ettiğini, müvekkilinin de senedi diğer davalıya olan borcuna karşılık cirolayıp teslim etmiş olduğunu, davacının iddia ettiğinin aksine ciro işleminin kötüniyet ihtiva etmediğini, ispat yükünün senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu iddia eden davacıda olduğunu, tanık dinletilmesine muvafakatinin olmadığını belirterek davanın reddini ve müvekkili lehine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının takibe konu bono ile ilgili açıklanan iddiasını yazılı bir delil ile ispatlayamadığı, davalıların davacının tanık dinletmesine muvafakat etmediği, davacı tarafından davalılar hakkındaki şikayette bulunulmuşsa da savcılık soruşturmasında şikayetten vazgeçme nedeniyle davalılar hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği, davacının hile ve dolandırıcılık yoluyla ele geçirildiğini iddia etmiş olduğu kambiyo vasfı taşımadığı beyan edilen senede sonradan adres eklenmek suretiyle tahrifat yapıldığı iddiasına dayandığı, davalı ...'nin davacının evinde bulunduğu esnada bonoyu güvene aykırı ele geçirdiği iddiasının aslında taraflar arasında mevcut olduğu anlaşılan bir güven ilişkisinin varlığını ortaya koyduğu, soyut olarak iddia edilen hileden önce taraflar arasında bir güven ilişkisinin varlığının ileri sürüldüğü, savcılık soruşturma dosyasına konu edilen suçun dahi "güveni kötüye kullanma" suçuna ilişkin olduğu, "güvenin kötüye kullanılması"nın bir hile teşkil etmediği, davacının soyut olarak hile olgusuna dayalı vakıanın ileri sürüldüğü gibi bu vakıa ile ilgili ispat yükünün somutlaştırılmadığı, senedin hile ile rızası dışında ele geçirildiğine dair tanık dinlenmesi hususunda davacının dilekçenin verilmesi aşamasında tanık isimlerini somutlaştırmadığı, dinletilmek istenen tek tanığın dinletilmek istendiği hususların tanıkla ispatı, usulen mümkün bulunmadığı gibi dinlenecek tanığın bu noktada davacı lehine beyanda bulunmuş olsa dahi açıklanan gerekçeler karşısında usul hukuku açısından bir geçerliliği dahi olmadığı, davacı tarafından imzaya itiraz edilmediği, yazılı delil ile davacının iddiasını ispatlayamadığı, davalı hamil ... aleyhine açılan davanın kabul şartlarının dahi oluşmadığı dikkate alındığında bu bonoyu ...'den devir alan ve iyiniyetli olmadığı ispatlanamayan üçüncü kişi ... aleyhine açılan davanın kabulünün evleviyetle mümkün olmadığı, davalılar aleyhine açılan dava ret olmuş ise de davalıların alacağını tedbir nedeniyle geç almasını gerektirecek ve infaz edilmiş bir tedbir bulunmadığı, taraf vekilleri dahi bu noktada farklı bir beyanda bulunmadıkları gibi dosya kapsamına göre Mahkememizin dosyasına istinaden bir tedbirin infaz edilmediği, davalıların tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine, davalıların tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu kanıtlamaya elverişli yazılı delil bildirmediği, bononun unsurlarının sonradan doldurulduğu iddiasının tahrifat olarak kabul edilemeyeceği, takibe konu bononun tüm unsurları haiz bir kambiyo senedi niteliğinde olduğu, davacının iddiasının "hile" olarak değil "senedin rıza dışı elden çıkması" şeklinde değerlendirilmesi gerektiği, şikayetten vazgeçildiği gerekçesi ile güveni kötüye kullanma suçu yönünden KYOK kararı verildiği, davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 20.03.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.