Logo

11. Hukuk Dairesi2024/35 E. 2024/5892 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, davalıya olan borcun olmadığının tespiti için açılan menfi tespit davasında, kambiyo senedinin geçerliliği ve davacının borçlu olup olmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, davacının senedin geçersizliğini ispatlayamaması ve kambiyo senedine karşı senetle ispat kuralı gereğince yazılı delil sunamaması, ayrıca davalının alacaklı olduğuna dair delillerin bulunması gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)

SAYISI : 2021/658 Esas, 2023/370 Karar

HÜKÜM : Davanın Reddi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen menfi tespit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; Kulu İcra Müdürlüğünün 2019/26 E. sayılı dosyası ile icra konusu senette ödeme günü olmadığını, tanzim tarihinin sonradan kaşe vurulmak suretiyle tamamlandığını(karı koca arasında evlenirken verilen bir teminat senedi olduğunu), yetkili mahkemeler bölümünün boş olduğunu, bu şekilde ihtiyat-i haciz işlemine konu edildiğini, senedin kambiyo senetlerine özgü takip yapılmasının usulsüz olduğunu, müvekkilinin banka hesaplarına haciz konulduğunu, haczedilen paraların usule aykırı olarak ödendiğini, bakiye kalan borç olarak Uyap sistemi üzerinden yapılan ilk kontrolde 14.774,20 TL kaldığının görüldüğüni ileri sürerek, müvekkilinin takip konusu senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile senedin iptaline, dosyaya ödenmiş ve ödenecek miktar açısından istirdat davası olarak devamına, haksız işlem nedeniyle %20 tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın genişletilmesine ve değiştirilmesine muvafakatlerinin olmadığını, ispat yükünün davacıda olduğunu, bu davayı senet borçlularından ...'in ikame ettiğini, diğer borçlu ... ...'e dava açmadığını, senedin düzenlendiği tarihte müvekkilinin diğer borçlu ... ile resmi evliliği olmadığını, o tarihte davacı ...'in henüz kayınbabası olmadığını, senede karşı senetle ispat zorunluluğu olduğundan davacı tarafın tanık dinletmesine muvafakatlerinin olmadığını savunarak, davanın reddi ile dava konusu miktarın %20'den aşağı olmamak üzere müvekkili lehine tazminata karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 14.01.2020 tarihli ve 2019/76 E., 2020/30 K. sayılı kararıyla; arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı gerekçesiyle, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 5/A, 6325 sayılı Kanun'un 18/A-2, 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü maddesinin ikinci fıkrası ve 115 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dava şartı yokluğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 11.03.2020 tarihli ve 2020/543 E., 2020/346 K. sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine ilişkin verilen karar usul ve hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle, davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 27.05.2021 tarih, 2020/6050 E. ve 2021/4519 K. sayılı kararıyla ''.. İlk Derece Mahkemesince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin verilen karara yönelik istinaf başvurusunun, Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmiştir. 7155 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK'ya eklenen dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 5/A maddesinde; "(1) Bu kanunun 4'üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır." düzenlemesi getirilmiştir. Madde metni herhangi bir tereddüde ve yanlış anlamaya yer vermeyecek şekilde açık yazılmıştır. TTK'ya bu maddenin eklenmesini sağlayan 7155 sayılı Kanun'un genel gerekçesinin bu konuyla ilgili kısmı ve madde için özel olarak yazılan gerekçe de bu açık anlamı desteklemektedir. Hal böyle iken, menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK'nın 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan da Yasa Koyucu'nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabulucuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabulucuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı hususu dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesince bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu nazara alınmaksızın istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmediği'..' gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı/alacaklı tarafından Kulu İcra Müdürlüğünün 2019/658 E. sayılı dosyası üzerinden kambiyo senedine dayanılarak davacı/borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, senet lehtarının davalı/alacaklı, senedi tanzim edenin ise davacı / borçlu olduğu, davacı tarafın davalı ile imzalanan senedin Kulu İcra Dairesinde icra işlemine konulduğu, davacı tarafça senette ödeme gününün yazılmadığı, tanzim tarihinin sonradan kaşe vurulmak suretiyle tamamlandığı, yetkili mahkeme bölümünün boş bırakıldığı, müvekkili tarafından isminin altındaki Yazıçayır Mahallesi Kulu adresinin yazılmadığı, sadece imza atıldığı, buna rağmen ihtiyati hacze konu edildiği, karı koca arasında imzalanan bu bononun teminat senedi niteliğinde ve gelenekler gereği alınan bir senet olduğu, herhangi bir karşılığının ve ödemesinin olmadığını, senedin teminat mahiyetinde olduğundan senetten dolayı borçlu olmadığının tespitinin talep edildiği, 31.03.2023 tarihli bilirkişi raporunda, senedin incelendiği, senet üzerinde tanzim tarihinin kaşe basılmak suretiyle belirtilmesinin, tanzim tarihinin sonradan oluşturulduğu anlamına gelmeyeceğini, senette bulunması gereken zorunlu unsurların senedin düzenlendiği an değil tedavüle girdiği anda eksiksiz olduğundan bononun kıymetli evrak niteliği taşıdığına ilişkin görüş bildirildiği, senede ilişkin senetle ispat yükümleri çerçevesinde dosyaya yazılı delil ibraz edilemediği, dosyaya haklılıklarını kanıtlayacak yazılı delil davacı tarafından kazandırılmadığı, yerleşik yargı kararları dikkate alındığında ispat yükü davacıda olduğundan senede karşı senetle ispat kuralı gereğince yazılı belgeyle ispat zorunlu olduğu, ispat yükü üzerine düşen davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine, kötü niyet şartları oluşmadığından davalı tarafın tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalının müvekkilinin hem öz yeğeni aynı zamanda gelini iken, oğlu ... ile evliliği esnasında o yöredeki adet ve gelenekler gereği herkes tarafından verilen güvence senedini kendi isteğiyle evden ayrıldığına dair yazı bırakarak evden ayrılmasına rağmen güvence senedini iade etmediğini, senedi icraya koyduktan sonra müvekkilinin hesaplarına haciz konulduğunu, ancak şikayetleri üzerine yapılan usulsüz işlemler nedeniyle taleplerinin kabul edildiğini ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, haksız ve hukuksuz bir şekilde alınan paraların kesinleşmiş yargı kararına rağmen dosyaya iade edilmediğini, davanın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'na (2004 sayılı Kanun) göre incelenmesi gerekirken 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'na (6102 sayılı Kanun) göre incelenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 203 üncü maddesindeki düzenleme gereğince mahkemece tanıkların dinlenmesine karar verildiğini, tanıkların ifadelerinde de senedin adet üzere yurt dışına evlenip gidenler için eşler arasında sıkça düzenlenen ve güvence oluşturmak için verilen bir senet olduğunun beyan edildiğini, senet alınmasının yörede yerleşik bir teamül olduğunu, senet metninde belirtilmeyen nakten veya malen hukuki ilişkinin ne şekilde oluştuğu sorulmadan ve ispat ilişkisinin kime düşeceği saptanmadan karar verilmesininde hukuka aykırı olduğunu, ortada gerçekten var olmayan bir borç ve geçersiz bir hukuki ilişkinin olduğunu, sırf evliliğin gerçekleşmesi ve erkeğin kızı bırakmaması amacıyla o yörede yerleşmiş teamül gereği verilen bir güvence senedi olduğunu, yeni evlenmiş karı koca arasında 40.000,00 euro tutarında bir borç ilişkisinin olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi davalının bunun nedenini dahi açıklayamadığını, oysa Mahkemece bu hususun sorularak açıklattırılması gerekirken bunu yapmamasının da hukuka aykırı olduğunu, davalı alacaklı ile vekilinini hangi nedenle alacaklı olduğunu açıklamak zorunda olduklarını, davalının dinlenmesi ve yemin teklifi edilmesi gerekirken buna da riayet etmemesi nedeniyle eksik inceleme ve hukuka aykırı olarak karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.