"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI :2018/296 Esas, 2024/43 Karar
HÜKÜM :Asıl dava ret, karşı dava kabul
Mahkeme kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle uygulanması gereken 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 3156 sayılı Kanun ile değişik 438 inci maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
1.Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1967 yılından bu yana sarraciye sektöründe faaliyet gösterdiğini ve "..." ibareli çok sayıda markasının olduğunu, markasının çanta, bavul, valiz emtialarını kapsayan sınıfta tescilli olduğunu, davalının tescilli bir markası olmamasına rağmen "..." ibareli çanta emtialarını toptan ve perakende olarak sattığını, bu durumun delil tespiti ile de sabit olduğunu ileri sürerek davalı tarafından tescilli markaya gerçekleştirilen tecavüzün ref'ine ve men'ine, şimdilik 1.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi ve 10.000,00 TL itibar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı vekili karşı dava dilekçesinde; davalının "..." markalı orijinal ve Amerika menşeili ürünlerin yetkili satıcısı olduğunu ve söz konusu markanın gerçek sahibinin de ... Sporting Goods. Co. firması olduğunu, "..." markasının logosunun da davacıya ait olmadığını, davalının 1985 yılından bu yana "..." markasının tenis ürünlerini sattığını, bu ürünler içinde tenis raketleri için özel tasarlanmış çantaların da mevcut olduğunu, davacının dünyaca ünlü ve çok eski yıllardan beri tescilli olan başka bir çok markayı da kendi adına kötü niyetli olarak tescil ettirdiğini, müvekkilinin bir çok bayisi bulunduğunu ve herkes tarafından bilindiğini, davacının bu durumdan 2014 yılına kadar habersiz olduğunun düşünülemeyeceğini ileri sürerek davalının kötüniyeti temelinde bu fiillerinin engellenmesi ve yarattığı muazaranın önlenmesine karar verilmesi talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-karşı davacı vekili cevap dilekçesinde; asıl davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2.Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde; karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III.MAHKEME KARARI
Mahkemece bozma ilamına uyularak, bozma ilamında belirtilen mahkeme kararının kesinleştiği, bu kararla asıl dava davacısı adına tescilli markaların hükümsüz kılınması talebinin reddedildiği, bu karar gereği davacı tarafın dava konusu "..." ana unsurlu markalardan kaynaklı korunan marka haklarının bulunduğu, davacı-karşı davalı tarafın "..." ana unsurlu ilk markasını 1994 yılında tescil ettirdiği, davalı tarafın distribütörü olduğu "..." markalarının ilk tescillerinin ise 1965 yılında gerçekleştiği, davalı-karşı davacının kullanımlarının bu anlamda korunan marka hakkına dayandığı ve markaların öncelikli kullanım hakkına sahip olduğu, davalı-karşı davacı tarafın markayı yurt dışında tescilli olduğu emtialarda kullandığı, bu nedenle davalı-karşı davacı tarafın kullanımlarının, davacı-karşı davalı tarafın tescilli markaları yönünden marka hakkına tecavüz oluşturmayacağı, karşı dava yönünden ise davalı-karşı davacı tarafın satış ve pazarlama fillerinin korunan marka hakkından kaynaklandığı, davacı-karşı davalı tarafın ülkemizde tescilli markalarının tescil tarihinin davalı-karşı davacı tarafın korunan marka haklarından sonraki tarihte tescil edildiği dikkate alındığında davalı-karşı davacı tarafın muarazanın meni talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile "..." markasının karşı davacı tarafından kullanımı yönünden söz konusu markanın karşı davacı tarafından kullanım hakkı bulunduğunun kabulü ile markaları kullanılmasının davacı tarafın tescilli markalarına tecavüz etmediğinin tespiti ile taraflar arasındaki muarazanın bu şekilde önlenmesine karar verilmiş, hüküm, davacı- karşı davalı vekilince temyiz edilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava, davacı markasının, davalının satmış olduğu ürünler üzerinde haksız şekilde kullanıldığı iddiasına dayanan marka hakkına tecavüzün tespiti, meni ile maddi ve manevi tazminat, karşı dava ise davalının kötü niyet temelli olduğu iddia edilen fiillerinin engellenmesi ve yarattığı muarazanın önlenmesi istemlerine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, markaya tecavüz davasında Türkiye'de tescilli olmayan ancak Paris Sözleşmesi kapsamında tanınmış olan marka, savunma olarak ileri sürülemeyecekse de davalı- karşı davacının dava konusu marka kullanımında öncelik(üstün) hak sahibi olmasına göre davacı-karşı davalının bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
V. SONUÇ: Davacı-karşı davalının yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 03.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.