"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1946 Esas, 2024/560Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 4. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)
SAYISI : 2018/172 E., 2022/556 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ... tarafından davacı aleyhine bonoya dayalı olarak icra takibine girişildiğini, davacının takip alacaklısına böyle bir borcunun bulunmadığını, taraflar arasında 2013 yılı Kasım ayında açık bono düzenlendiğini, bu açık bononun teminat amaçlı verildiğini, senedin mali müşavir ... isimli şahsa yediemin sıfatı ile teslim edildiğini, ...'nın senedi davalıya teslim ederken davalının imzasını taşıyan tutanakta senedin teminat senedi olduğunun sarih bir şekilde izah ettiğini, senet alacaklısı ... ile senette kefil sıfatı ile imzası bulunan ...'nın kardeş olduklarını, yediemin sıfatı ile senedi alıp daha sonra tutanakla senedi ...'e teslim eden ...'nın ise aile dostları olduğunu, yazılı belge ile teminat amaçlı verildiği aşikar olan senede dayanılarak icra takibi başlatılamayacağını ileri sürerek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının haksız ve kötüniyetli takip yapmış olması nedeni ile asıl alacağın %20'sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının Kahramanmaraş İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2015/754 E. ve 2017/305 K. sayılı dosyasında ileri sürdüğü vakıaları birebir eldeki dosyada ileri sürmek suretiyle menfi tespit davası açtığını, bu vakıaların inceleme konusu yapıldığı, karara bağlandığını, temyiz aşamasında olduğunu, davacının açmış olduğu davayı ve iddiaları kabul etmediklerini, davacı tarafa ödeme iddiasının ispat yolunun kaldığını, davacı tarafın her türlü iddiasını yazılı belge ile ispatlaması gerektiğini, sair iddiaların zaten yargılama konusu edildiğini ve karara bağlandığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların kardeş olduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 203/1-(a) hükmü uyarınca düzenlenen yakın hısımlar arasındaki bir hukuki ilişki, işlem senede bağlanmış ise bu senede karşı ileri sürülecek savunmalar tanıkla ispat edilemeyeceğinden davacının tanık dinletme talebinin reddine karar verildiği, takip dayanağı bononun teminat senedi olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın HMK'da belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kambiyo senedine dayalı olarak yapılan icra takibinde borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının ve özellikle Mahkemenin dava konusu senedin teminat amacıyla verildiğinin bonoda böyle bir atfın olmadığı veyahut üzerinde teminat olduğuna ilişkin bir yazının olmadığından bahisle teminat senedi olduğunun kesin delille de ispatlanamadığı gerekçesi yerinde olduğu gibi davalı lehtarın imzasını içeren 23.11.2013 tarihli dosyaya sunulan belgede dava konusu bononun teminat senedi olduğu belirtilmiş ise de davacının dava konusu bononun ön yüzünde aval veren sıfatıyla imzasının bulunduğu ve davacı aval verenin anılan belgede imzasının bulunmadığı gibi 6102 sayılı TTK’nın 702/2. maddesinde, aval veren kişinin teminat altına aldığı borcun, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdünün geçerli olacağı düzenlenmiş olup, davacı aval verenin dava konusu bononun teminat amacıyla verildiğini bonoda böyle bir atfın olmadığından dolayı ileri süremeyeceğinin anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 26.03.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.