Logo

11. Hukuk Dairesi2024/3846 E. 2025/2298 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı şirketin tescilli markaları ile davalı şirketin marka başvurusu arasında iltibas olup olmadığı ve davalı şirketin marka başvurusunun kötü niyetli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taraf markaları arasında asli unsurlarının aynı olmasından kaynaklı görsel ve işitsel benzerlik bulunduğu, ortalama alıcı nezdinde iltibas tehlikesi yarattığı ve emtia benzerliğinin de mevcut olduğu gözetilerek, yerel mahkemenin davayı kısmen kabulüne ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının "..." ibareli tescilli markalarının bulunduğunu, davalı şirketin "..." ibareli başvurusuna anılan markalarına dayalı olarak yaptığı itirazının dava konusu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa dava konusu başvurunun asli unsurunun müvekkilinin markalarında olduğu gibi "..." ibaresinden oluştuğunu, dava konusu başvurunun müvekkilinin markaları kapsamında yer alan mallarda tescil edilmek istendiği, tarafların markaları arasında iltibas koşullarının oluştuğunu, müvekkilinin markaları tanımış olduğundan 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6/5 hükmündeki şartların da gerçekleştiğini, dava konusu başvurunun kötüniyetli olduğunu ileri sürerek 2019-M-8226 sayılı YİDK kararının iptalini ve dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğünü talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde; taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

2.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; tarafların markaları arasında benzerlik bulunmadığını, markalarda ortak olarak yer alan "..." ibaresinin ayırt ediciliğinin bulunmadığını, dava konusu başvurunun önceki markalarının serisi mahiyetinde bulunduğunu savunmuş ve ıslah dilekçesi ile davacının davaya mesnet markalarını kullanmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar markaları arasında uyuşmazlık konusu bir kısım mal ve hizmetler yönünden emtiasına benzerliği şartı gerçekleşse de marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığı, iltibas koşullarının oluşmadığı, zira dava konusu başvurunun asli unsurunun "... ..." ibaresinden oluştuğu, tarafların markalarında müşterek olarak yer alan "..." ibaresinin ayırt edici gücünün zayıf bulunduğu, bu tür markalar arasındaki iltibas tehlikesinin, yapılacak küçük bir değişiklik ile bertaraf edilebileceği, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin; 26.10.2020 tarih 2020/616 E., 2020/2020/4442 K., 12.10.2020 tarih 2020/119 E., 2020/3987 K., 12.10.2020 tarih 2020/141 E., 2020/4001 K., 10.04.2019 tarih 2018/962 E., 2019/2860 K., 04.02.2019 tarih 2017/3641 E., 2019/818 K., 03.12.2018 tarih 2017/2160 E., 2018/7568 K. sayılı onama kararlarına konu yerel mahkeme kararlarında da "..." ibaresinin gıda emtiaları bakımından ayırt ediciliği düşük bir işaret olduğunun belirtildiği, dava konusu başvuruda yer alan "..." ibaresinin "..." ibaresine nazaran daha küçük punto ile ve "..." ibaresine nazaran nispeten arka planda kalacak şekilde konumlandırıldığı, "..." ibaresinin de davaya konu gıda emtiaları bakımından ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olduğu düşünülse bile umumi intiba olarak bu markanın davacıya ait itiraza mesnet markalardan farklılaştığı, markalar arasında iltibas bulunmadığı, davalı tarafça ıslah ile ileri sürülen kullanmama def'i yönünde inceleme yapılmasına gerek görülmediği, davalı yararına müktesep hak koşulların da oluşmadığı, marka işaretleri benzemediğinden SMK'nın 6/4-5 hükmündeki koşullarının bulunmadığı, dava konusu başvurunun kötüniyetli olduğunun ispat edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafça istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı şirketin 29, 30, 31 ve 35. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerde tescili için 2018/06416 sayılı ve “...” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, davacı şirketin 2016/41861, 2015/79996, 2015/79991, 2015/30381, 2014/21783, 2014/21712, 2014/21704, 2013/41764, 2013/41705, 2006/01243 sayılı markalarına dayalı olarak başvuruya itiraz ettiği, davacının gerek YİDK kararının iptali gerekse de marka hükümsüzlüğü istemi bakımından dikkate alınması gereken markalarının asli unsurunun "..." ibaresinden oluştuğu, başvuruda yer alan "peyman ..." ibaresinin davalı şirketin çatı markası olduğu, dava konusu başvuru ile davacının 2016/41861, 2015/79996, 2015/79991, 2015/30381, 2014/21783, 2014/21712, 2014/21704, 2013/41764, 2013/41705 sayılı marka işaretleri arasında, asli unsurlarının aynı olmasından kaynaklı olarak, SMK'nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel ve işitsel olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 2021/5678 E., 2023/401 K. sayılı ilamında da "... ..." ibareli başvurusunun davacının "..." asıl unsurlu markaları ile benzer olduğunun kabul edildiği, dava konusu başvuru ile davacının 2016/41861, 2015/79996, 2015/79991, 2015/30381, 2014/21783, 2014/21712, 2014/21704, 2013/41764, 2013/41705 sayılı markaları arasında, başvuru kapsamında yer alan 29, 30 sınıf tüm mallar, 31. sınıfta yer alan "İşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri" ve bu malların satışına özgü 35. sınıf hizmetler yönünden emtia benzerliği şartının da gerçekleştiği, buna karşın başvuru kapsamında yer alan diğer mal ve hizmetler yönünden ise böyle bir benzerlik bulunmadığı, marka hükümsüzlüğü istemi yönünden ise, dava konusu markanın tescil edildiği 29. sınıf "Yenilebilir bitkisel yağlar" mallarının, hükümsüzlük istemi bakımından dikkate alınması gereken 2013/41764 sayılı davacı markası kapsamında aynen yer aldığı, 31. sınıf "İşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri" mallarının da davacının hükümsüzlük istemi bakımından dikkate alınması gereken markaları kapsamında 29. ve 30. sınıfta yer alan bir kısım mallarla benzer bulunduğu, dolayısıyla dava konusu markanın tescil edildiği 29. sınıf "Yenilebilir bitkisel yağlar" ve 31. sınıf "İşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri" emtiası yönünden dava konu başvuru ile davacının 2016/41861, 2015/79996, 2015/79991, 2015/30381, 2013/41764 sayılı markaları arasında emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, sayılanlar dışında dava konusu markanın tescil edildiği 31. sınıf mallar yönünden ise böyle bir benzerliğin bulunmadığı, bu nedenle dava konusu markanın anılan mallar yönünden hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar, davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 355. vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369/1 hükmü ve 371. maddesinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı harcın istekleri halinde ilgililere iadesine, 09.04.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.