Logo

11. Hukuk Dairesi2024/3932 E. 2025/2442 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının tescilli markasına davalı tarafından tecavüz edildiği ve haksız rekabet oluşturulduğu iddiasıyla açılan davada, davacının uzun süre sessiz kalmasının hak kaybına yol açıp açmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının markasına tecavüz ve haksız rekabet iddiasını 17 yıl gibi uzun bir süre sessiz kaldıktan sonra ileri sürmesi ve bu sürenin davalıda haklı bir güven oluşturacak uzunlukta olması, davalının da bu haklı güvenle yatırım yapması gözetilerek davacının hak kaybına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 29, 30, 31, 39, 42, 43 ve 44. sınıflarda kullandığı “...”, “... MUHALLEBİCİSİ” ve “... MUHALLEBİCİLERİ” markaları ile gıda ve hizmet sektöründe faaliyet gösteren köklü bir firma olduğunu, “... MUHALLEBİCİSİ” adlı markasının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tanınmış marka olduğunu, eskiye dayalı kullanımı olduğunu, davalı şirketin üretim merkezinde, servis araçlarında ve ''http://www.sarayyemek.com.tr'' adresinde müvekkiline ait seri markaların kök ibaresi olan “...” ibaresini ön plana çıkararak iltibas yaratacak şekilde kullandığını, markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin sonlandırması için ihtarname çekildiğini belirterek markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni, refi, şimdilik 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 100.000,00 TL tazminatın davalıdan reeskont avans faizi ile birlikte tahsilini ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin “... Yemek + Şekil” ibaresinden oluşan markasını 02.12.2002 tarihinde aktif olarak kullanmaya başladığını, bu kullanımının 24.04.2003 tarihinden itibaren de internet sitesinde kullanılarak aleniyet kazandığını, önceye dayalı üstün hakkı bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "... MUHALLEBİCİSİ" markasının davanın açıldığı tarih ve öncesinde tanınmış marka haline geldiği, bu markanın tescilli kullanımının davalının kullanımından önceye dayanmakta olduğu, "..." ibaresini taşıyan markaların davacı adına tescilli olup bu markalardan en eskisinin 83/... tescil nolu 29 ve 30. gıda emtiası sınıfında tescilli olduğu, davacının 43. hizmet sınıfında tescilli en eski markalarının ise 2001/12166 ve 2001/12167 nolu "... MUHALLEBİCİSİ+şekil" ve "Teşvikiye ... Muhallebicileri+şekil" markaları olduğunu, davalı şirketin ise dosya kapsamı delillere göre "... YEMEK" ibaresini 2002 yılından itibaren marka olarak kullanmaya başladığı, yoğun olarak tanıtımının yapılıp medya aracılığıyla da herkese duyurulduğu, eldeki davanın 2020 yılında açıldığı, buna göre davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet iddiasını 17 yıl gibi çok uzun bir süre sessiz kaldıktan sonra ileri sürdüğü, bu sürenin marka kullanımına karşı çıkılmayacağına dair davalıda haklı bir güven oluşturacak uzunlukta olduğu, davalının markaya uzun yıllar boyunca bu haklı güvenle yatırım yaptığı ve marka kullanımında kötü niyetli olduğunu gösteren sarih bir emarenin-verinin tespit edilemediği, aynı olaya ilişkin İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin 25.04.2019 tarih ve 35/257 K. sayılı kararı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu kararın teknik manada kesin mahkumiyet kararı olmayıp mahkemeyeyi bağlayıcılığı bulunmadığı, ceza mahkemesince de maddi olgunun mahkemelerinin de kabulünde olduğu şekliyle tespit edildiği, ceza dosyasında görevlendirilen bilirkişi raporunda da sessiz kalma yoluyla hak kaybından bahsedildiği, davacının huzurdaki davayı uzun süre sessiz kalma suretiyle hak kaybına uğradıktan sonra açmasının yerleşik Yargıtay İçtihatları gereği hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, markaya tecavüzün durdurulması, men'i, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 15.04.2024 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.