"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi
HÜKÜM : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/222 E., 2020/286 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline ait 2013/... kodlu “... hünnap” ve 2012/... kodlu “... hünnap” markaları ile aynı şekilde ... ibaresinin davalı tarafından müvekkillerine ait marka haklarına tecavüz eder nitelikte kullanıldığını, davalı tarafından kullanılan “... şifa artless", "... kids", "... E Vital", "...", "... ...” ibareli markaların, müvekkiline ait markalara birebir benzediğini, davalıya ait marka kullanımlarının müvekkilinin faaliyette bulunduğu mal ve hizmet sınıflarında olduğunu, davalının kullanımları ile müvekkili bünyesinde yer alan şirketlerden biri olduğu izlenimini verdiğini, davalıya ait kullanımlar ile müvekkil şirketlerine ait markaların halk tarafından karıştırılmaya açık olduğunu, markanın ilk kez müvekkilleri olan şirket tarafından kullanıldığını, markanın müvekkili tarafından bilinir hale getirildiğini, müvekkilinin marka üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, davalının kullanımlarının marka haklarına tecavüzün yanı sıra haksız rekabet de teşkil ettiğini ve davalının müvekkilinin ticari itibarından haksız şekilde yararlanmaya çalıştığını ileri sürerek, davalıya ait 2015/..., 2015/..., 2014/..., 2014/... ve 2013/... tescil numaralı markaların hükümsüzlüğünü ve davalının müvekkiline ait marka haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespiti ile durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava bakımından yasal hak düşürücü sürenin dolduğunu, davacının müvekkiline ait ürünleri taklit ettiğini ve izinsiz olarak kullandığını, davacının işbu davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığını, müvekkilinin 10 yılı aşkın süredir bitkisel ürünlerin üretim ve pazarlamasını yaptığını, ürünlerin tasarlayıcısı, imalatçısı ve satıcısı olduğunu, davacı ve müvekkili arasında duygusal ilişki bulunduğunu, müvekkili ile davacının belli süreler bu işi birlikte yaptıklarını, daha öncesinde davacının bu işlerden anlamadığını, davacının müvekkilini kandırarak tescilleri sadece kendi adına yaptığını ve müvekkilinin bu durumdan çok sonradan haberi olduğunu, davacı adına usulsüz tescil edilen marka ve ürünlerin tek hak sahibinin müvekkili olduğunu, müvekkilinin tasarımlarının yenilik ve ayırt edicilik özelliklerini haiz olduğunu, müvekkili ürünleri ile tecavüz edildiği iddia edilen ürünler arasında iltibas olmadığını, davacının tasarım tescil belgesi aldığı ürünün yenilik ve ayırt edicilik özelliklerini haiz olmadığını, bu tasarımların kamuya mal olduklarını, pek çok şirket tarafından yıllardır üretildiklerini, davacı tasarımları ile müvekkili ait tasarımları arasında bilgilenmiş tüketici nezdinde belirgin farklılıklar bulunduğunu, müvekkillerine ait markalar ile davalının marka logolarının farklı olduğunu ve 2014/... sayılı "hnpevital" ibareli markanın davacı tarafından müvekkiline devredildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamına göre, davacının davaya mesnet olarak gösterdiği 2013/... kod numaralı markanın tescil işlemlerinin tamamlanmaması nedeni ile geçersiz olduğundan bu markaya dayanılamayacağı, davacının dayandığı 2012/... numaralı markanın tescilli olduğu ve davacı yana koruma sağladığı, davacı yanın 2014/... numaralı (...) esas unsurlu markayı 17.03.2015 tarihinde davalı yana devrettiği anlaşılmakla davacının markaları ile benzer dahi olsa devir ettiği ilgili markanın hükümsüzlüğünü talep edemeyeceği, davalının bu devirde sonra bahse konu markanın serisini yaratabilmek gayesi ile davacı markasına yakınlaşma yasağına riayet ederek, yeni başvurular yapabileceği ve bu yeni başvurular bakımından işbu devir konusu markanın müktesep hak teşkil edebileceği, bu nedenle 2015/... numaralı markanın ve devre konu 2014/... numaralı markaların hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı, dava konusu davalıya ait 2015/... numaralı marka ile davacı yana ait markanın nihai tüketici nezdinde iltibas yaratacak kadar benzer olmadığından hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, her ne kadar bilirkişi raporunda, davalı adına tescilli 2014/... ve 2013/... numaralı markaların davacı yana ait davaya mesnet marka ile nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek kadar benzer olduğu, davacı yana ait markaların tescilli oldukları ve sınıflar göz önünde bulundurulduğunda 2013/... numaralı markanın tümden, 2014/... numaralı markanın ise kısmen hükümsüzlüğünün mümkün olduğu belirtilmiş ise de; davacının aynı esas unsurlu (...) ibaresini taşıyan 2014/... numaralı markayı davalıya devretmiş olması karşısında bir örneği dosyada mevcut Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen Mahkemeleri kararı ve delil olarak dayanılan Bakırköy 9. Aile Mahkemesinin 2018/150 Değişik İş sayılı dosyası içeriğine göre davacı şirket yetkilisi ile davalı gerçek kişi arasında önceye dayalı ilişki bulunduğu gözetildiğinde, sonraki tarihli markayı rızası ile devrettikten sonra önceki tarihli ve aynı esas unsurlu markaların da tescil ve kullanımına rıza gösterildiğinin kabulünün gerekeceği, aradan geçen bunca zamandan sonra markaların hükümsüzlüğünün istenmesinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olacağı, dava konusu tüm markalar yönünden hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, davalının kullanımlarının geçerli marka tescillerine dayalı olup davacının marka haklarını ihlal eder bir eyleminin de ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davalı adına tescilli markaların hükümsüzlüğü ile davalı fiili kullanımının davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile durdurulması talebine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 14.04.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.