"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacı ...'nun banka havalesi yoluyla davalıdan TL karşılığı döviz ve döviz karşılığı TL alım işlemleri yaptığını, müvekkili tarafından davalıya toplam 640.000,00 TL ve 10.000,00 USD gönderildiğini, davalının müvekkiline yaptığı ödemelerin toplamının ise 50.000,00 TL ve 3.000,00 USD olduğunu, buna göre müvekkilinin davalı firmadan olan alacağının 616.000,00 TL olduğunu, takip çıkışının ise dava tarihi itibari ile 664.596,47 TL olduğunu, yapılan görüşmelere rağmen davalının, takip konusu alacağı ödemediğini, bunun üzerine icra takibi başlatıldığını, icra takibine davalının yaptığı itirazın haksız olduğunu, icra takibinden sonra söz konusu alacağın bir bölümünün temlikname ile diğer davalılara temlik edildiğini ileri sürerek takip dosyasına davalının yaptığı itirazın iptaline, bu miktar üzerinden %20'den aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dayandığı banka dekontlarında paranın borç olarak gönderildiğine dair bir açıklamanın bulunmadığını, davacının havale ettiğini iddia ettiği ve ispat aracı olarak dosyaya ibraz ettiği makbuzların esasında bir ödeme karinesini ortaya koyduğunu, havalenin kural olarak bir ödeme vasıtası olduğunu, aksinin davacı tarafça ispat edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine ve davacı aleyhine asıl alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacının ıslah dilekçesi ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 222/5. hükmü gereğince delil olarak münhasıran davalı tarafın ticari defterlerine dayandığı, davalının ihtaratlı davetiyeye rağmen ticari defterlerin ibrazdan kaçındığı, bu nedenle davacının iddiasını ispat ettiği, davalıdan talep etmiş olduğu miktar kadar alacaklı olduğunun kabul edildiği, alacağın likit olması nedeniyle kabul edilen alacak miktarı üzerinden davacının icra inkâr tazminatı talebinin de kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin 616.000,00 TL üzerinden takip talebindeki şartlarla devamına, kabul edilen miktar üzerinden belirlenen 123.200,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm, davalı tarafça istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı tarafın ıslah dilekçesi vererek münhasıran davalı ticari defterlerine dayandıklarını bildirdiği, ancak karşı tarafın ticari defterlerine münhasıran dayanmanın delillerin mahkemeye sunulması sırasında olması gerektiği, davacının bildirmiş olduğu tüm delilleri toplanıp incelendikten sonra iddiasını ya da savunmasını ispat edemeyeceğini anlayarak tahkikat aşamasında karşı tarafın ticari defterlerini delil olarak kabul edeceğini beyan etmenin bu anlamda münhasıran karşı tarafın ticari defterlerine dayanmak olarak kabul edilemeyeceği, keza her iki tarafın ticari defterlerini delil olarak gösterdikten sonra, kendi ticari defterlerinin kanuna uygun tutulmadığının tespit edilmesinden sonra, karşı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesinden faydalanarak münhasıran karşı tarafın ticari defterlerine dayanamayacağı, eldeki uyuşmazlıkta ispat yükünün davacıda olduğu, davacının dayandığı havale makbuzlarının iddiasını ispatlamaya yeterli olmayan karine gereği borç ödemesi olarak kabul edilen evraklardan sayıldığı, dava değeri dikkate alındığında alacağın senetle ispatlanması gerektiği, bu konuda herhangi bir belgenin dosyaya sunulmadığı, yemin deliline başvurulmayacağının da duruşmada beyan edildiği, sonuç olarak davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmasına, davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
1.İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369/1 hükmü ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davacı tarafın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2.Dava, davacı tarafından döviz ve TL alım işlemleri kapsamında davalıya banka havalesi yoluyla gönderilen paraların tahsili amacıyla başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, iddiasını ispat etmek için delil olarak davalının ticari defterlerine de dayanmış olup; HMK'nın 220. maddesi; "(1) İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir. (2) Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir. (3) Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir." hükmünü haiz olup, aynı Kanun'un 222. maddesinde ise; "(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.23 (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır." hususları düzenlenmiştir.
Somut olayda, her ne kadar İlk Derece Mahkemesince bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilerek rapor alınmış, 17.01.2019 tarihli ara karar kapsamında bilirkişilerce inceleme yapılıp rapor sunulmuş ve raporda davalı şirket yetkilisinin ticari defterleri incelemeye ibraz etmekten kaçındığı belirtilerek davalı ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılamamış ise de, davalının ticari defter ve kayıtlarının da davacının delil listesine göre ve davanın mahiyeti itibariyle incelenmesi gerektiğinden, davalıya ticari defter ve kayıtların ibrazı için HMK'nın 220/3. maddesi uyarınca bu maddede belirtilen husus ihtar edilerek kesin mehil verilmesi, süresi içerisinde defter kayıtlarının ibraz edilmesi halinde davacının iddiaları bakımından davalı defterlerinin bilirkişiye incelettirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
İhtaratlı kesin mehile rağmen, ticari defter ve kayıtların sunulmaması halinde, belirtilen madde hükümlerine göre davanın esası değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2 hükmü uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,15.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.