"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
Bölge Adliye Mahkemesi kararı Yargıtayca duruşma istemli olarak davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava konusu meblağ 358.160,00 TL'nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 369/2 hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı müvekkili şirket ile dava dışı ... İnş. Maden ve ... İşletmeleri San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin (... İnşaat) aynı aile yönetiminde bulunan aile şirketi olduklarını, ... İnşaat yetkilisi ...'nin şirketin borcu nedeniyle taşınmaz satışını engellemek ve taşınmazı hacizden kurtarmak amacıyla davacı müvekkili üzerine kayıtlı dava konusu 2 adet bağımsız bölümü davalı şirkete belirli bir meblağ karşılığında devretmek ve aynı meblağı geri ödediğinde taşınmazları tekrar devralmak üzere davalı şirket yetkilisi ile aralarında bir inanç anlaşması yaptığını, ancak davalı şirket ve yetkilisinin anlaşmaya aykırı hareket ettiğini, davacı şirket adına hareket eden ... tarafından işbu meblağın davalı yanlara geri ödenmesi ve tapularının tekrar davacı müvekkili şirkete devredilmesi teklif edilmiş ise de, davalılar tarafından, ne verdikleri paranın geri alınmasına, ne de tapuların tekrar davacı müvekkiline devrine yanaşmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazlar için davalı yana ödenmesi gereken 206.250,00 TL'nin mahkeme veznesine depo edilmesi için kendilerine önel verilmesine, davalı adına kayıtlı tapuların ayrı ayrı iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, mahkeme tarafından tapu iptal ve tescil taleplerinin reddi halinde, davalı şirket üzerine devredilen taşınmazların değerinin bilirkişiler marifetiyle hesaplanarak yasal faiziyle birlikte rayiç bedel üzerinden davalı şirket tarafından ödeme yapılan 199.000,00 TL'nin mahsubu ile kalan bedelden şimdilik 2.000,00 TL'nin davalı şirketten tahsiline karar verilmesi talep etmiştir. Davacı vekili, ikincil talebini 294.624,36 TL olarak ıslah etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; tarafların karşılıklı olarak edimlerini 30.03.2018 tarihinde tapuda ifa ettiklerini, 17.04.2018 tarihinde davacı tarafın taahhüt etmiş olduğu ödeme gerçekleşmediğinden, ... ile imzalanan protokolde yer alan "...17.04.2018 tarihinde nakit olarak ödememiz gereken 238.000,00 TL'yi ödemediğimiz takdirde 2 daire de ... A.Ş.'nin hiçbir hak ve talebi olmayacaktır" hükmü gereği durumun açık olduğunu, taşınmaz devir sözleşmelerinin bozucu yenilik doğuran şarta bağlanamayacağını, davacının daireleri almış oldukları tarihte 12. ayda binayı bitireceklerini söylediklerini ve bitiremezlerse daire başı 1.500,00 TL kira ödeyeceklerini beyan ettiklerini, buna istinaden bu ticareti yaptıklarını, daireleri aldığı tarihten bugüne kadar binada en ufak bir çalışma olmadığını, bahse konu dairelerin tamamlanması için daire başı 50.000,00 TL masraf olduğunu, binanın da ... Belediyesi tarafından mühürlendiğini, bahse konu bu firma ve sahiplerinin bir daireyi usulsüz olarak birçok kişiye satıp insanların mağdur olmasına yol açtıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 30.03.2018 tarihinde, anlaşma konusu 2 adet bağımsız bölümün tapuda davacı şirket tarafından davalı şirkete satış olarak gösterildiği, mülkiyetlerinin davalı şirkete devredildiği, bu devir karşılığında, davalı şirket tarafından davacı şirkete, 230.000,00 TL devir bedeli ödenmesi gerekirken, sadece 199.000,00 TL devir bedeli ödendiği, dolayısıyla da, davalı tarafından 31.000,00 TL eksik ödeme yapıldığı, devir esnasındaki tapu masraflarının ise davalı şirket tarafından karşılandığı, davacı vekilinin davalı tarafın tapu masrafları dahil kendilerine toplamda 206.250,00 TL ödeme yapıldığını beyan ettiği, tapu müdürlüğünden gelen yazı cevabından davalı tarafından 7.237,50 TL masraf yapıldığının görüldüğü, dolayısıyla davalının davacıya toplam da 206.237,50 TL ödeme+masraf yapmış olduğu, taraflar arasındaki anlaşmanın akdedilmesinden sonra, her iki taraf da borcunu ifa etmiş olduğundan artık bu anlaşmanın noterde resmi şekilde akdedilmediğini iddia etmenin hakkın kötüye kullanılması anlamına geleceği, davacı şirketin ödenmiş olan 199.000,00 TL'lik devir bedelini davalı şirkete iade etmeye hazır olduğunu ve bağımsız bölümlerin kendisine geri devredilmesini talep ettiği takdirde, davalı şirketin, söz konusu 2 adet bağımsız bölümün mülkiyetini davacı şirkete iade etmekten kaçınamayacağı, davacının, söz konusu bağımsız bölümlerin kendisine geri devredilmesini 17.04.2018 tarihinden itibaren uygun bir süre içinde istemesi gerektiği, davacının dosyaya böyle bir bildirimde bulunmadığı, dolayısıyla iade talebini iş bu davayı açmakla yapmış sayıldığı, davacının bu iade bildirimini 17.04.2018 tarihinden itibaren uygun bir süre içinde yapmadığı düşünülebilirse de somut olayda davalı şirketin devir bedelini eksik ödemek suretiyle asli borcunu ihlal ettiğinden davalı tarafın iade talebinin zamanında yapılmadığını ileri sürmek suretiyle bağımsız bölümleri davacı şirkete iade etmekten (geri devretmekten) kaçınmasının hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceği, böylece davacı şirketin 199.000,00 TL'lik devir bedeli tutarını davalı şirkete geri ödemesi şartıyla, anlaşma konusu 2 adet bağımsız bölümün tapuda davacı şirket adına tescilini talebe hak kazanabileceği, taraflar arasındaki anlaşma uyarınca davacıya ödenen bedelin 17.04.2018 tarihinden davalı ...'ye ödeneceğinin belirtilmesi nedeniyle davalı tarafından davacıya ödenen 199.000,00 TL devir bedeli ve 7.237,50 TL tapu masrafı olmak üzere toplam 206.237,50 TL'ye 17.04.2018 tarihinden itibaren avans faizi işletmek gerektiği, söz konusu alacağa 17.04.2018 tarihinden depo kararı verilen duruşma tarihi olan 17.11.2020 arası faiz işletildiği, toplam 295.743,16 TL'yi davacının mahkeme veznesine depo ettiği, taşınmazların bilirkişi raporunda belirlenen bedeller üzerinden eksik harcını ikmal ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne tapuların iptali ile davacı adına tesciline, karar kesinleştiğinde depo edilen bedelin davalılara iadesine karar verilmiş, hüküm, davalılar vekilince istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile inançlı işlemin şekle bağlı olmayan yazılı delille ispat edilebileceği gerekçesiyle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, inanç sözleşmesine dayalı olarak tapu iptali ve tescili yahut bedel iadesi istemlerine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine, 22.04.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.